18 MAYIS 2012
Siyaset ve futbol... İki ayrı, iki bambaşka dünya... Lakin bunlar Türkiye'de iç içe girmiş vaziyette... Böyle bir karışım iyi midir, kötü mü?.. Kötü değildir, çok kötüdür.
Futbol oyunları oynanır, halk yığınları buna merak eder, takımlar tutulur... Bunları anlarım da, futbol yüzünden kırmaları, yakıp yıkmaları, polis otomobillerini kaplumbağa gibi ters çevirmeleri, çeşitli tahribat yapmayı, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmeyi anlamam ve kabul etmem mümkün değildir.
Futbol ve siyaset... Bitmedi, onun yanında din ve futbolu birbirine karıştırmak isteyenler varmış. Mış diyorum, çünkü bunlara aklım ermediği için sorup öğreniyorum.
Siyaset, futbol ve din... Patlayıcı bir karışım.
Bendeniz tv seyretmem, gazete alıp okumam. Sadece internet haberlerine bakarım biraz. Futbol çılgınlıklarının fotoğraflarını gördüm. Aklım başımdan gitti. Alevler göklere yükseliyor, bir kısım polisler canlarını kurtarmak için tabana kuvvet kaçıyor, holiganlar sanki çıldırmış.
Birkaç ay önce Mısır'da futbol yüzünden kaç kişi ölmüştü, hatırlıyor musunuz? Büyük tehlike atlattık...
Alınacak tedbirler şunlardır:
1. Futbol ile siyaset birbirinden kesin olarak ayrılsın.
2. Futbol bir "sektör" olmaktan çıkartılsın. Futbol mafyacılığı önlensin.
3. Şikelere mikelere imkan ve fırsat verilmesin.
Hangi takımın taraftarı daha çok?.. Onları kazanırsak, onların oylarını alırsak seçimi kazanmamız kolay olur... Vah bu siyasete, vah Türkiye'ye...
Dünyada yan yana gelmeyecek iki şey varsa onlar da, öncelikle din ve futboldur.
Din her şeyin üzerinde tutulmalıdır.
Öncelikle siyasetin üzerinde.
Din siyasete alet edilemez.
Siyasete alet edilemez dedimse, din ile siyaset birbirinden tamamen kopuktur demedim. Siyaset dine alet edilebilir. Kimler edebilir? Gerçek dindar, yüksek ahlaklı, yüksek karakterli, faziletli, bilge, temiz, tertemiz kişiler.
Din ulvîdir, siyaset süflî.
Yüce olan dini şahsî menfaatine, şahsî nüfuz ve prestijine alet etmek büyük bir alçaklıktır.
Norveç, İsveç, İsviçre, Avusturya gibi medenî ülkelerde de futbol çılgınlıkları vardır ama bizdeki gibi değil.
Mısır gibi büyük ve köklü bir İslam ülkesinde futbol yüzünden yüze yakın insanın ölmesi ne büyük bir ayıp ve yüz karasıdır.
Bu işlerin, bu çılgınlıkların pek düzeleceğini sanmıyorum.
Allah vere de daha büyük çılgınlıklar yapılmaya...
Yazının devamı için; http://www.milligazete.com.tr/makale/futbol-cilginliklari-239388.htm
Yorum:
E, bebeğim eee eee, eee...
Türkiye'de siyaset ve futbol iç içe girmiş olduğunu düşünmüyorum. Eğer öyle olsaydı başbakanımız da Fenerbahçe takımını tutuyor. O bu olayları kınadı ve bu yapılanları terörle eş değer gördü. Çünkü yapılanlar devletimize maddi yönden çok zarar verdiğini gördük. Bir çok insan gibi ben de bu olaylara çok üzüldüm. Böyle bir spor ülkemize bu kadar zarar verdiğini düşünürsek bu spordan çıkmış oluyor.Üstelik halkımızı bununla uyutuyorlar.
Her sene aynı terane. Bir sene o şampiyon olur, diğer sene bu şampiyon olur. Bir gün biri yener, bir gün diğeri yener. Maç biter bir hafta herkes bu maçı konuşur. Televizyonlarda koskoca adamlar 90 dakikalık maçı 5 saat tartışırlar. Görüntüleri dondururlar biri ofsayt var der, diğeri ise yok der. Biri hakem haklı der, diğeri ise hatalı der. Şöyle yapsaydı o yenerdi, böyle yapsaydı bu yenerdi. Hakan Şükür milletvekili olur. Televizyonda top nereye gitti demek için, sudan bir meseleyi tartışmak için başbakandan izin alır. Ayda 100.000 lirayı cebe indirerek çok güzel bir milletvekilliği yapar. Çünkü asil olan milletin yaptığı tek şeyle vekili de uğraşmak zorunda kalır.
Böylece millete söylenen ninni değişmemektedir.
E, bebeğim eee eee, eee..
Gol oldu, avut oldu.
Uyusun da uyusun.