V13 Mayıs 2012, Pazar
Mahir KAYNAK
Not supported field expression! Not supported field expression!
Siyasette bildiklerimizin çoğu doğru değildir.Çünkü bilinenlerin doğru olmasından çok faydalı olmasına çalışılır. Ancak siyaset, özellikle demokrasi, farklı güç odakları tarafından yönetilir ve herkesin doğrusu ya da faydalısı diğeriyle aynı değildir. Buradan şu sonuç çıkar: Bildiklerimizin yanlış olması doğaldır. Kimsenin doğruyu aramak gibi bir derdi yoktur.
- Siyasette doğru değil çıkar aranır. Bildiklerimizin çoğu yanlıştır.
- Savaş çıkar çatışmasına, barış çıkar berberliğine dayanır. Kimi siyaseti çatışma kabul eder, kimi beraberlik olarak kabul eder.
Son günlerde Suriye’de bir intihar bombacısı birçok kişinin ölmesine neden oldu, bunların arasında çok sayıda okul çocuğu da vardı. Esad çevresi bunu muhaliflere yükledi ve muhalefeti desteklediği için Başbakanımızı da sorumlu saydı. Şu soruya cevap arayalım. Patlamayı gerçekleştirenler çok sayıda çocuğun ölmesini de istemişler miydi? Amaçları muhalefeti ve onu destekleyenleri insanlık dışı davranmakla suçlamak mıydı? Soruyu daha genişletebiliriz. İç çatışmalarda hedef karşı güce bağlı militanları yok etmekten çok topluma mesaj vermek midir ve bu nedenle masum insanlar yok edilebilir mi?
- Suriye’de bombalı intihar oldu. Muhalefet mi, yoksa iktidar mı yaptı belli değil.
- İktidar zalim de olsa halkın muhalefeti meşru değildir. Ne muhalefet yaptı, ne iktidar. Dışarıdan yapıldı.
***
Ülkemizden de bir misal verebiliriz. PKK’nın bölücü olduğu ve liderinin bebek katili olduğu söylenince bu cümlede bir mantıksızlık olduğunu söyledim. Bölücü bir güç halka karşı hasım gibi davranmaz, aksine onları kendi etrafında toplamak için, merhametli davranır. Bölücülük kendi yandaşları olacaklara karşı dostça davranmayı gerektirir. Eğer halka karşı bir şiddet uygulanıyorsa bu bölgedeki halk arasında farklılık olduğu ve çatışmanın bunlar arasında olduğu anlamına gelir.
-PKK Kürtçü ise Kürt çocuklarını neden öldürüyor?
- Halk kendi güvenliğini bir güçlüye teslim eder. Çocukları güçlü olduğunu göstermek için öldürür. Devlet gücünü göstermezse o toprakları kaybeder.
Geçmişte de böyle çelişkileri çok yaşadık. Ülkemizdeki solcular genellikle daha müreffeh kesimlerden geliyordu, sağcılar fakir fukara takımındandı. Eğer doğru dürüst bir analiz yapsalardı kapitalistlerin sola daha yakın olduğunu görürlerdi. ABD’nin ülkemizi sömürdüğü söylenirdi ama onlarla dış ticaretimiz SSCB’den daha azdı. Ayrıca sol eğilimlerin SSCB’ye yakınlık duymasını engellemek için birçok fraksiyon yaratıldı ama içlerinde AB’ye karşı çıkan ve Avrupalıları suçlayan yoktu.
-Solcular Sovyetlerle daha çok alışveriş yapıyorlardı. ABD veya AB’ye karşı olanlar yoktu.
- Solcu ve sağcı dinsizlikte beraberdi. Aralarında çatışma vardı ve sermaye dediğini yaptırıyordu.
Amacım herhangi bir siyasetçiyi ya da akımı suçlamak değildir. Ancak yaşadığımız tutarsızlıklar canımı yakıyor. Mesela günümüzde muhalif olmak çok kolaydır. Yetenekli bir sekreter tutarsınız, bu kişi iktidarın yaptıklarıyla değil sözleriyle ilgilenir. Zaten yaptığı şey ne olursa olsun yanlıştır. Sekreter sözlere cevap hazırlayacaktır ve bu cevabın halk tarafından beğenilmesi sağlanacaktır. Medyaya baktığımda belli bir olayın birbirinden çok farklı biçimde verildiğini ya da farklı biçimde yani tarafların isteğine göre yorumlanmasını sağlayacak biçimde verildiğini görüyorum. Oysa her olay olduğu biçimde aktarılmalı ve buna karşı alınacak tedbirler ya da olayın siyasi niteliği tartışılmalıdır.
-Olaylar farklı şekilde aktarılıyor, yorum farklı yapılıyor. Oysa çözüm aranmalıdır.
-Medya halkın gözü kulağı olmalıdır. Yöneticilerin danışmanı olmalıdır. Sermaye tekelindeki basın onun gözü kulağı ve onun icra organı şeklinde faaliyet göstermektedir.
Oysa ülkemizde olaylar her dönemde farklı ele alındı ve tartışıldı. Önce kriterimiz resmi ideoloji ve karşıtlık, sonra sağcılık solculuk, daha sonra bölücülük ve vatanseverlik, şimdi ise demokrasi ve vesayetçiliktir.
- Her dönem bir şeyler icat edilip tartışılır.
- Hedef şaşırtması sağlanır.
Kürt siyasetçilerin hedefi belirsizdir. Sadece kimlikle ilgili talepleri olduğunu ve bölgeyi kendilerinin yönetmek istediğini söylüyorlar. Bölgenin ekonomik durumu ve bunun nasıl değiştirilmesi gerektiği konusunda, eğitimde ve de Türkiye’nin dünya üzerindeki konumu hakkında hiçbir şey söylemiyorlar. Kendileri bölgeyi yönetirse neden daha iyi olsun. Türkiye’de milletin tarifi insanlık kriterine göre yapılırsa iyi yönetici olmak yeterli olur.
- Kürtlerin kimlik sorunu ve kendilerini yönetme istekleri vardır. Kendileri yönetirse neden iyi olsun?
- İnsanlar, uluslar, boylar ve obalar şeklinde yaratılmıştır. Alt kimlikleri vardır. Kişinin adı olmazsa yaşayamaz. Alt kimlikleri olmayanlar yığın olurlar. Yerinden yönetim merkezi yönetimden iyidir. Her yerin özelliği ayrıdır. Eyalet değil illerin alt kimlikleri ve yerel yönetimleri olmalıdır.
Yorum:
Alt kimlik ve yerel yönetim
Yeryüzündeki canlıların çoğu birlikte yaşarlar topluluk oluştururlar. Sosyal hayatları vardır. Karıncalar ve arılar tipik örneklerdir. Milyonlarcası bir araya gelip bir yuva oluştururlar. Bunların birer başkanları vardır ve tek kademe topluluklarıdır. Bir kovanın arıları başka kovanda misafir bile edilmezler.
İnsanlar ise kişiliklerini koruyarak topluluk oluştururlar. Ocaklarda küçük topluluk oldukları gibi ocaklar birleşerek bucaklarda bir üst topluluk oluştururlar. Bucaklar birleşerek üst il oluştururlar. Onlar birleşip üst ülke topluluğu oluştururlar. Nihayet ülkeler birleşerek tüm yeryüzünde bir insanlık topluluğu oluştururlar.
Bu kadar büyük topluluk ancak alt kimliklerle ve yerel yönetimlerle varlıklarını sürdürürler. Kişi kendi özgürlüğünü korur. Kendi özgürlüğünü kendi başına yapamadığı için topluluğa katılır ve o topluluk içinde özgürlüğünü yaşar. Seyahat özgürlüğüne sahip biri tek başına bu özgürlüğü yaşayamaz. Bir ocağa katılırsa o ocakta özgürlüğünü yaşar. Ortak merdivenle alt kattan üst kata çıkar. Bucak içinde özgürlüğünü yaşar bucağında sağladığı güvenlik ve imkânlarla bucak içinde her yerde dolaşma ve iş yapma özgürlüğüne ulaşır. İle katılır, il içinde özgürlüğünü yaşar. Ülkesine tabi olur, ülke içinde özgürlüğünü yaşar. Nihayet insan olarak insanlık içinde topluluk sayesinde özgür yaşayabilir.
Demek ki insan özgürce yaşayabilmek için topluluğa katılacaktır. Kimliğini unutması için değil, kimliğini koruması için topluluğa katılmalıdır. Yönetimde asıl olan kişinin kendisini yönetmesidir. Yönetmediği zaman kademe kademe ocak, bucak, il, ülke ve insanlık içinde yönetim oluştururlar. Yerinde çözülemeyen sorunlar merkezde çözülür.
Bununla beraber bölünmenin olmaması için bölünmelerin sayısı yüz civarında olmalıdır. Yüzde biden az olanlar birlik oluşturamazlar yahut gruplanırlar savaşla bölünürler. Bu sebepledir ki yeryüzünde yüz civarında devlet vardır. Her devlette yüz civarında il vardır. Her ilde yüz civarında belde vardır. Her beldede yüz civarında apartman vardır.
Beden sağlam olursa mikroplar etki edemezler. Beden hasta olursa mikroplardan korunamaz. Hedef mikropları yok etmek olmamalıdır.
Ülkemizi dört komalık durumdan kurtarmalıyız. Dış borçları dengelemeliyiz. İşsizliği önlemeliyiz. Yargıyı bağımsız, medyayı ise yansız, saygın ve etkin hale getirmeliyiz.