11 OCAK 2012
Bazı çok terbiyeli, çok edepli, çok kibar, çok nazik, çok ahlaklı ve faziletli, çok efendi Müslümanlar isimlerini vermeden hüviyetlerini açıklamadan bendenize yaşlı olduğum için saldırıyor, hakaret ediyorlar.
Şu veya bu tarihte doğmak, genç veya yaşlı olmak kimsenin elinde değildir.
Kader Filancayı şu tarihte, Falancayı bu tarihte dünyaya getirir.
Bugün genç olanlar, yarın ihtiyar olur.
Sonra herkesin vadesi dolar, ölür, başka bir aleme, Dar-ı Cezaya göçer.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) şöyle buyuruyor:
"Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize merhamet ve şefkat beslemeyen bizden değildir."
Buradaki büyük iki manaya gelebilir:
İlim, irfan, ibadet, taqva, hizmet, hayr u hasenat bakımından derecesi ve rütbesi yüksek olanlar.
İkinci mâna: Yaşça büyük olan Müslümanlar.
Bendeniz hiçbir zaman kendimi birinci büyükler sınıfında görmemişim. Böyle bir şeyden hayâ ederim. Böyle bir küstahlığı yapmam.
Lakin yaşım ilerlemiştir, sadece bu bakımdan büyük sayılırım. Binaenaleyh fikirlerimi, görüşlerimi, tenkit ve temennilerimi kabul etmeyen Müslümanların kibarca, edep ve terbiye sınırları içinde efendice cevap vermelerini beklerim.
Onlar benden genç ise, ben onlardan yaşlı isem bunda bizim dahlimiz yoktur.
Elhamdülillah aklım çalışmaktadır.
Yaşlandıkça bazı meseleleri ve konuları daha berrak görüyorum.
Bu da Allah'ın bir fazlıdır.
Yanlışlarım varsa, İslamî terbiye ve mantık dairesinde elbette bildirilir, uyarılır.
Şu veya bu cemaati tutmuyorum, yanlış gördüğüm hususları yazıyorum diye hakaret etmek, kimseye şeref ve itibar kazandırmaz.
Böyle hakaretlerden, terbiyesizliklerden yılacak da değilim.
İşin kuralı şudur:
Açık isim ve adres verilir, kabilse telefon numarası eklenir ve beğenilmeyen fikirler gerekçeli olarak tenkit edilir. Kelamdan önce de mutlaka selam verilir.
Sen bizim teşkilatı tutmuyorsun, sen yaşlısın, sen bunaksın, sen alçaksın gibi yermeler sahibine aittir.
Kem söz, kem akçe sahibine...
İsim adres telefon versin, kısa bir yazı göndersin, bu sütunlarda aynen yayınlayayım.
Şu husus da unutulmamalıdır: Bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Ehl-i Sünneti desteklerim, ona aykırı görüşleri eleştiririm.
Şiîler Şiîlliği, Mutezile mezhebine bağlı olanlar o mezhebi, mezhepsizler mezhepsizliği, Vehhabiler Vehhabiliği destekler, ben de Ehl-i sünneti.
Her hal ü kârda, isim vermeden, hüviyet bildirmeden seviyesizce, bayağı bir üslupla saldırmak, hakaret etmek İslam ahlak ve terbiyesine sığmaz.
Burada yayınlanan bütün yazılarım imzam ile yayınlanmaktadır.
Muarızlarımız da açık olsunlar. Ta ki, saldıranların casus, ajan, provokatör, münafık olmadığı anlaşılsın.
Şu hususu da beyan edeyim: İmanlı olan ve namaz kılanlara, bana sövüp saymalarından dolayı hakkımı helal ediyorum.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Hiçbir Emek Boşa Gitmez
Büyüklere saygı duymak gerekir. Bu saygı ve sevgi hiçbir şey olmasa da en azından büyüklüğüne olmalı diye düşünüyorum. Ayrıca büyüklere saygısı olmayanların kendileri de büyük olduğu zaman saygı duyulmaz. “Ne ekersen onu biçersin” atasözünü unutmamak gerekir. Rahmetli teyzemin bir sözü aklıma geldi. “Sen yaşlıya yardım edersen, sen de yaşlanınca Allah da sana yardım edecek birisini mutlaka gönderir” derdi. Ben bu söze inanıyorum. Çocukları olan kişilerin yaşlanınca çocukları tarafından bakılacağının bir garantisi yoktur. Bunun örneklerini çevremizde çok sık rastlamaktayız.
Geçtiğimiz Cuma günü kuzenim Özge’yi İstanbul Gayrettepe de bulunan Sürmeli otele bir bankanın sınavı için götürdüm. Orada dikkatimi çeken ve beni çok üzen olayı paylaşmak istedim. Orada yabancı bir yerde olduğumu hissettim. Özge’yi bıraktığım zaman akşam namazı olmuştu. Ben de abdestliydim. Özge’ye “arabayı park edip, otelde namazımı kılarım” dedim. Otele gittim. Kapıdaki görevliye namaz kılınacak yerin olup olmadığını sordum. Görevlinin bana cevabı erkekler için yerin olduğunu bayanlara ait bir yerin olmadığını söyledi. Dışarı çıktım ve çevreyi iyi bilmediğim için biraz çevreye bakındım, hiç cami göremedim. Sonra arabama gittim ve araba da namazımı kıldım. Sanki namaz sadece erkeklere farzdı. Allah namazı sadece erkeklere farz kılmamıştı. Camilerde kadınlara yer ayrılmasını yazarım hemen hemen her yazısında eleştirmektedir. Bence eleştirmesin ve camilerde olduğu gibi bu tür yerlerde de yer verilmesini desteklesin.