Özellikle son yıllarda her alanda şiddetin zirve yaptığını gördük, siyasi parti temsilcilerinin bile bugüne kadar görülmemiş şekilde birbirlerine en ağır hakaretleri ettiğini, hatta toplu kavgalara giriştiğini gördük.. Ama “bir başbakanın Meclis’teki kapısının önünde bir parti genel başkanının, milletvekillerinin eylem yaptığını” görmemiştik. Bir parti genel başkanının “Türkiye artık bölünmüştür” dediğini görmemiştik, bir bunlar eksikti o da tamamlandı.
BÖLÜCÜLÜK İÇİN FIRSAT
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Uludere’de 35 kişinin hayatını kaybettiği olay duyulduğu andan itibaren, daha “nasıl bir hata yapıldığı, olayın nasıl geliştiği” açıklanmadan önce “bunun kasıtlı bir operasyon olduğunu” söylemeye ve olayı “Türk-Kürt ayırımına” çekmeye başlamıştı bile..
Bunun arkasından Kaymakam’a yapılan ve onun yaralandığı saldırı geldi.. Ve BDP’liler Uludere olayını “ordunun Kürtlere kasıtlı katliamı” olarak vurgulamayı, dünyaya da bunu böyle duyurmayı sürdürdüler. Oysa bir deprem anında Türk-Kürt ayırımı yapmadan her vatandaşı kurtarmak için canla başla çalışan da aynı ordudur.. O ordunun içinde Kürt gençler de askerlik yapmaktadır, böyle anlamsız ve haksız suçlama olur mu?
BİRKAÇ OY İÇİN!
Bir ana muhalefet partisi “bu kadar ciddi bir hatayı sorgulama ve her türlü soruyu yöneltme” hakkına sahiptir. Öyle sahiptir ki yapmadığı takdirde eleştirilir. Ve bütün yaptıkları buydu, herkesin merak ettiği soruları ve “Başbakan’ın neden 24 saat hiçbir açıklama yapmadığını” sordular. Bunun karşılığı ise böyle suçlanmak değildir.
Aynı “BDP-PKK ile görüşlerinin örtüşmesi” suçlaması referandum ve seçim öncesinde yine haksızca yapıldı, iktidar partisi de BDP’ye söyledikleri gibi “birkaç oy için” etik değerlerden sapmamaya dikkat etmelidir.
Yorum:
Uludere
Yüzyıllardan beri o bölgede bölge halkı kaçakçılık yapıyor. Yazarın dediği gibi yeni kullanılan riskli bir bölge değil yani.
Daha önceki yazılarımdan birinde Van depremi hakkında bazı televizyonlarda spikerlerin verdikleri ‘’ırkçı’’ demeçleri yazmıştım. Yazarın bahsettiği tamamen ‘’ayırımsız kardeşlik’’ safsataları hikaye.
Uludere olayı kasti bir olay mıdır bilmiyorum ama, hem Van depremi hem de Uludere olayı bize gösteriyor ki, birileri Kürt-Türk halklarının bir kısmının içine nefreti aşılamayı başarmış gibi…
Siyasi Partilerimizin bu konudaki tavır ve davranışları da görülmeye değer bir hezeyan. 35 tane gencecik insan öldürülüyor ve siyasilerimiz laf sokma ve ganimet oy peşinde. BDP cenazeleri sahipleniyor… CHP iktidara çıkışıyor… İktidar olayın vehametini kavramamış gibi günler sonra yuvarlak açıklamalar yapıyor…
Umarım siyasi kavgalar ve oy hesapları biter de 35 kişinin yakınlarının yüreğine su serpilir… Umarım Kürt-Türk düşmanlığından açılmış yaraya akbabaların tuz basma eylemi-katliamı değildir… Umarım gerçekten hata yapılmıştır ve tekrarlanmaması için gerekli bütün çalışmalar bir an önce yapılır…
Sonuç olarak aynı gemideyiz. Allah’tan dileğim, içinde küçücük de olsa menfi duygular besleyen hiç kimse başarıya ulaşmasın. Hesaplar ırklar üzerinden değil insan üzerinden yapılsın. Beyazın siyaha, siyahın da beyaza üstünlüğünün olmadığı ilkesi ile hareket edilsin. Büyüklenmenin yalnızca Allah’a mahsus bir durum olduğu kavransın. Hiçbir insanın, topluluğun ya da halkın hakları çiğnenmesin. Allah hepimizi hidayete erdirsin…
Saygılar