İslam'ın Sol Yorumu İle Dünyevileşme Arasında
1346 Okunma, 2 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

İSLAM'IN SOL YORUMU İLE DÜNYEVİLEŞME ARASINDA

 

(Hemen baştan bir noktayı belirteyim: İslam'ın "sol" veya "kapitalist" yorumu diye bir şey olamaz. İslam ancak "kendisi" olarak vardır. Başka bir şeye eklemlendiğinde kendisi olmaktan çıkar ve eklemlendiği şeye dönüşür. Bu ise "tahrif"ten başka bir şey değildir. Aşağıda yazacaklarım bu çerçevede okunmalıdır.)

İslam'ın, Yahudilik ve Hristiyanlıkla itikadî alanda ittifak halinde bulunduğunun söylendiği bir zaman diliminde, sol ideolojilerle veya kapitalizmle şu veya bu biçimde irtibatlandırılması da şaşırtıcı gelmiyor doğrusu. Modern insanın bir biçimde "üzerinde düşünmeye değer" bulduğu herhangi bir sistem veya ideolojinin İslam'a "meşruiyet" devşirmede işe yarar bir dayanak noktası teşkil ettiği düşüncesi enikonu yaygınlık kazanmış durumda…

Kur'an ve Sünnet naslarının zühde, istiğnaya, paylaşma ve infaka yaptığı vurgu, İslam'ın sol yorumunun biricik dayanağını oluşturuyor. Özellikle dünyanın hali hazırında ülkeler ve halklar arasındaki veya aynı ülkenin vatandaşlarının oluşturduğu değişik kesimler arasındaki ekonomik seviye farkı –ki buna "uçurum" demek daha doğru–, kesinlikle kabul edilebilecek, onaylanabilecek gibi değil. Bu manzaraya bir de özellikle son çeyrek yüzyılda ivme kazanan "dünyevileşme" olgusu eklendiğinde ortaya kapitalist eğilimli Müslüman tipinin çıktığı bir hakikat. Rekabetçi, kazanmaya kilitlenmiş, üretim ve tüketim konularına bakışı hayli değişmiş olan bu tip, İslam'ı yeni edindiği hayat tarzı ve alışkanlıklar doğrultusunda yorumlamaktan ayrı bar haz alıyor; "tutucu (!) yorumları aşmış" ve "değişimi yakalamış" olmanın sağladığı "rahatlık"la dünyayla bütünleşme yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Tabiatıyla bu yeni Müslüman tipinin, İslam'ın dünya hayat hakkındaki tahkir muhtevalı nazarını, zühdü, isarı ve istiğnayı görmezden gelmesine, olmazsa birtakım yorum/tevil oyunlarıyla dünyasının dışına çıkarmasına şaşırmamak gerekir.

Bu işin bir yönü. Madalyonun diğer yüzünde ise İslam'ın sol yorumu yer alıyor.

Dünyanın üzerinde yürüyegeldiği dengesizliklerden hareket eden solcu İslam anlayışı hakkında ilk söylenmesi gereken şey, onun da diğeri gibi "seküler/dünyevi" karakterli olmasıdır. "Sol İslam" söylemini dillendirenlerin, kapitalist İslam anlayışının İslam'ı dünyevileştirdiği gibi bir tesbitte bulunduklarını göremeyişimizin sebebi budur. Modernite ile Postmodernite arasındaki bağlantı gibi bir şey yani…

Efendimiz (s.a.v) vefat ettiğinde geriye dinar-dirhem cinsinden (dünyalık) bir şey bırakmamıştır. Bu doğru. Kur'an ve Sünnet, Ümmet'i infaka, paylaşmaya, fakir-fukarayı gözetmeye teşvik etmiştir. Bu da doğru. Ama bu noktalardan hareket ederek, Kur'an'ın ve Efendimiz (s.a.v)'in meşru yollardan çalışıp kazanmayı yasakladığı gibi uçuk bir neticeye varmak, en hafif tabiriyle nassları kendi heva ve heveslerimiz istikametinde konuşturmakla mümkün olabilir ancak.

Kur'an'ın en selahiyetli müfessir ve mübeyyini olarak Efendimiz (s.a.v)'in, Sahabe-i Kiram'ın zenginlerini devamlı surette infak ve tasadduka teşvik ettiği ne kadar hakikat ise, zenginlerin elinde avucunda ne varsa alıp fakirlere dağıtmak gibi bir uygulamaya hiçbir zaman gitmediği de o kadar hakikattir. Zühd, istiğna, dünyaya ve dünyalığa iltifat etmemek ile zenginliği "lanetlenmesi gereken bir durum" olarak görmek birbirinden tamamen farklı iki durumdur.

Bu itibarla İslam'ın –biri ifrat, öbürü tefrit olan– kapitalist yorumu da sol yorumu da tahriftir.

Son bir not: Efendimiz (s.a.v)'in, Sahabe'nin ileri gelen zenginlerinden Abdurrahman b. Avf'ın cennete sürünerek girdiğini söylediği sabit değildir. Evet, böyle bir rivayet vardır, ancak İmam Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere Hadis imamları bu rivayetin "uydurma" olduğunu açık bir şekilde belirtmişlerdir.[1]

[1] Bkz. İbnu'l-Cevzî, el-Mevdû'âtu'l-Kübrâ, II, 13 vd. İbnu'l-Cevzî belirttiğim yerde İslam'ın servete bakışını oldukça güzel özetlemiştir.

 

Yorum:

 

Arayış İçinde Olmak

 

Bu kadar zenginliğin olduğu bir dünyada yaşamamıza rağmen neden bu kadar yoksulluk, bu kadar işsizlik , bu kadar sefalet ve ahlaksızlık. Bunların sonucunda ortaya çıkan daha birçok sorunlar ve kötülükler.

 

Tüm bu sorunları çözmek için dünyada yapılanlara baktığımızda sorunlar tartışılıyormuş gibi yapılarak üstü örtülüyor, çözülecekmiş gibi yapılıp geçiştiriliyor. Genelde sonuçlar üzerinden yapılan tartışmalar çözümden çok çözümsüzlüğe hizmet etmekteler.

 

İslami camiadan da bir kesim bu işte bir terslik olduğunun farkında ve bu farkındalık ister istemez birtakım  arayışlara sürüklemekte bu insanları. Sıkıntı İslam’ın düzen olarak düşünülememesi ya da bir bütünlük kurulamamasında. Bu da doğal olarak İslam’ın sosyal hayatla ilgili düsturlarının kişisel olarak uygulanacak emirler yasaklar olarak görülmesine sebep olmaktadır.  Bu arada mevcut düzenin yukarıda saydığımız vahşi yapısı ve çözümsüzlükleri göz önüne alınınca İslam’ın kişisel olarak görülen dengeli ve ahlaki prensiplerine yakın görülen düşünceler , kurumlar farklı ideolojilerden gelse de İslam ile uyumlu görülmekte ve İslam ile beraber anılarak aslında İslamla alakası olmayan bambaşka şeyler ortaya çıkmaktadır. İslami Sol, Sosyalist İslam, İslam Kapitalizmi vs. gibi terkibler İslamı kamil manada bir bütün olarak düşünememekten kaynaklanmaktadır.

 

Arayış içinde olunması en azından kapitalizmi kendine rehber edinip bu batıl düzenin bir neferi olanların tavrından daha olumlu ve iyi niyetli bir yaklaşımdır. Bu kadar zenginliğin olduğu bir dünyada bu zenginliklerin adaletli şekilde tüm insanlığa yayılabilmesini sağlamak için aslında uzağa gitmeye gerek yok İslama başka eklemeler yapmaya gerek yok. İslam zaten bu zenginliğin tümünü içinde barındırıyor.

 

 

 

Zafer Kafkas


YorumcuYorum
Ali Bülent Dilek
20.09.2011
16:19

bu şekilde ifrat ve tefrit tahlili yapan hocalar(genelde gazete yazarı-özelde milli görüşçüleri)nedense 40 yıldır yaşlısı genci

ne akevler çalışmalarından neden karagülleden hiç bahsetmiyorlar.acaba yazı ve konuşmalarına şeytan mı müdahil oluyorda akevler ve karagülle ismini makaslıyor.

anlayamıyorum.

haberdar olmamaları mümkün değil.

o zaman bilinçli bir perdeleme ve örtme var.

ondan sonra da çok dertli ve üzgünmüş gibi ağlayıp sızlıyorlar.

ahiretteki okuyucu ve takipçileriyle olan hallerini düşünüp allah basiret ve firaset nasibetsin dememek mümkün değil.

ister istemez kur'an'daki atalar dini ve mensupları akla geliyor.

milligörüşforum.biz sitesine girinde görün ne mücadeleler veriliyor.

akevler ve karagülleden paylaşım yapan bir iki kişi yüzünden sitenin sistemi bile aksatılıyor...

kimbilir belkide değiştiriliyor.

Reşat Nuri Erol
21.09.2011
07:05

Hem

Zafer Kafkas

, hem

Ali Bülent

ne kadar da önemli htırlatmalarda bulunuyorlar...

Şu ayeti hatırladım:

FEZEKKİR, İNNE'Z-ZİKRA TENFEU'L-MÜ'MİNİİİN...

MÜSLİMLER

çok da, hatırlatacağımız

MÜ'MİNLER nerede?!.

Bütün mesele, bütün sorun bu...

MÜ'MİNLER nerede???

MÜ'MİNLER...!!!

*

Allah yar ve yardımcımız olsun...





Sayı: 118 | Tarih: 18.09.2011
Zülfü Livaneli
akevler adil düzeni şemalar
erbakan hocamın adil düzeni şemalarla
2256 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Erdoğan’ın laiklik tavsiyesine güzelleme
Laiklik ve demokrasi çelişkisi
2216 Okunma
15 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Paradigmanın iflası
Arkası Yarın
1394 Okunma
Tayibet Erzen
Ebubekir Sifil
İslam'ın Sol Yorumu İle Dünyevileşme Arasında
Arayış İçinde Olmak
1346 Okunma
2 Yorum
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
11 Eylül eylemi
Sömürüden Kurtulma
1208 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Taha Kıvanç
Sizler de gülüp eğlenesiniz diye...
Bir Titanik masalı: Medyamız
1205 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Şevket Eygi
Biz Müslümanlar Adam olur muyuz?
Tebliğ Edilirse Neden Olmasın!
1145 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler