17 Eylül 2011 Cumartesi
tkivanc@stargazete.com
Dün çok satan gazetelerin birinde gördüğüm küçük bir özür duyurusu müthiş güldürdü beni. Meğer bir gün önce ekonomi sayfalarında okuduğum bir yazı, üzerinde adı ve fotoğrafı bulunan yazara değil, aynı sayfanın farklı günde yazan bir başka yazarına aitmiş...
Gazete bu yanlışlıktan dolayı okurlardan özür diliyordu.
Bu tür yanlışlar genellikle çalışanı az, herkesin her işe koştuğu küçük bütçeli gazetelerde olur; yazı gelir kaybolur; yazı başka yazar adıyla yayınlanır; bir gün önce çıkan yazıyı ertesi gün bir daha aynı sütunda görürsün... Güler geçersin...
Hayır, Ali’nin yazısını Veli’nin imzasıyla yayınlayan öyle küçücük biri değil; yakın zamanlara kadar kendini ‘Amiral gemisi’ olarak tanımlayan gazete...
Yayın yönetmenleri Başbakan Tayyip Erdoğan’la ‘Arap Baharı’ sonrası havayı koklama gezisinde; demek geride kalan 3999 gazete çalışanı arasından, iki yazarın üslup farkından hatayı anlayıp düzeltme yoluna giden tek bir Allah’ın kulu çıkmamış...
Aslında diğer bazı yazarları hakkında aynı şeyi söylemem, ama yazıları birbirine karıştırılan iki ekonomi yazarı arasında bayağı bir üslup farkı var; hatanın vahametini benim gözümde çok daha büyüten bir durum bu.
Gazeteler değişse de siyaset yazarları son zamanlarda birbirine olağanüstü benzeyen yazılara imza atıyorlar. Her sabah birbiri ardına elime aldığım için biliyorum; gazeteler giderek tıpkısının aynısı oldular.
Kendileri dışındakileri ‘yandaş’ diye adlandırıyorlar ya, ben de mecburen elime aldığım o tür gazeteleri üstüste koyduğumda gördüğüm manzaradan hareketle onlara yeni bir isim buldum: ‘Benzeş’... ‘Benzeş gazeteler’ diye andıklarımdan her
hangi birini açın, haberlerini okuyun, köşelerine göz atın, diğerlerine bakmanıza hiç lüzum yok... Tek yumurta ikizleri gibi birbirlerine benziyorlar.
Neredeyse tek farkı olan ‘Radikal’ aralarında; o da son zamanlarda uğradığı kan kaybı yüzünden ha gitti ha gidecek...
Radikal, yaklaşımı veya eğilimi açısından değilse de farkedilme çabası yüzünden, Ak Parti’yi andırıyor bana... Halkın önüne çıkıp oy isteyen diğerleri de siyasi parti, onların da genel başkanı, kadrosu, programı var; ancak Ak Parti her bakımdan farklılığını gösteriyor...
‘Benzeş basın’ içinde Radikal öyle: Biçimi, yazarları, konuları ele alışı diğer gazetelerden farklı...
“Amiral gemisinden daha iyi” veya “Falanca gazeteden daha okunur” demiyorum; farklı olmak daha iyi olma potansiyelini içinde barındırmaktır ve o anlamda farklı bir gazete ‘Radikal’... Keşke biraz daha radikal bir anlayış hâkim olsa... Çizgisini daha iyi belirlese... Bağlı olduğu grup içerisinde bir tür ‘mızıkçı gazete’ konumunu benimsese ve diğerlerine baktığımızda “İşte bu farklı, hiç benzeş değil” dedirtecek hale gelse...
Sabahları yabancı gazetelere de göz atıyorum ya, dün sabah İngiliz basınının ‘Radikal’ boyutunda çıkanlarına “Birbirinden farklılıklarını nasıl belli ediyorlar?” sorusuna cevap arayarak baktım. İngiliz ‘Guardian’ gazetesi haberi işleme tarzıyla diğerlerinden hemen bir adım öne çıktı: Gana asıllı Kweku Adoboli adlı 31 yaşında biri, Londra’nın bankalar bölgesi City’de, çalıştığı İsviçre’nin uluslararası işlemler yapan UBS bankasında, bankayı 2 milyar dolar zarar ettiren ‘kuşkulu’ yatırımlara karıştığı için, sabahın 3.30’unda evi basılarak tutuklanmış...
Haber bu. Ancak Guardian, bu haberi, sadece mali boyutuyla değil, o noktaya nasıl gelindiğini anlamamıza yardımcı olacak biçimde dört koldan incelemiş... Neredeyse bir muhabir ordusu salmış olayın üzerine... Bir muhabiri soğuk tavırlı bir haber yazarken, kişi üzerinde duran öykü tadında bir anlatım kaleme almış bir diğeri...
Neyse...
Yaa, işte böyle; bir yazarının yazısını bir başka yazarın adı ve logosuyla yayınladı çok satan gazete...
Yorum:
Türk medyasından kimin bir beklentisi var ki?
Reyting ve tiraj uğruna şiddet ve cinsellik sarmalında yayınlar yapılıyor.
Köşeler patronaj ilişkilerinin güdümünde mesleği her konuda laf etmek olan yazarlara teslim.
Bir kriz ortamında ilk olarak emekçiler işten çıkarılıyor.
İster amiral gemisi olsun ister Titanik, mesele bir yazının yanlış köşede yayınlanması mı?
Yeni bir medya nasıl oluşur, onu tartışmak gerek. Yoksa mevcut düzenin yozluğu zaten malum.