07.08.2011
Askeri vesayet günlerinde... Ordunun ülke yönetiminde söz sahibi olmasını kendilerine mesele edinenler, durumu Avrupa ülkeleriyle mukayese ederler ve şöyle derlerdi:
Herhangi bir Avrupa ülkesinde genelkurmay başkanını kimse tanımaz. Mesela komşumuz Yunanistan’da genelkurmay başkanının adını bilen yoktur.
- Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının gösteri istifaları...
- Bu istifaların herhangi bir krize yol açmaması...
- Son YAŞ toplantısındaki yeni ‘masa düzeni’...
- Genelkurmay Başkanı’nın Milli Savunma Bakanı’na bağlanacağına dair iktidar kanadından gelen açıklamalar...
Bütün bunlar göstermiştir ki:
Epeydir mevzii kaybeden ‘askeri vesayet sistemi’, bu son yumruklarla birlikte nakavt olmuştur.
Tam demokratik ve özgür bir ülke olacak mıyız, olmayacak mıyız bilmiyorum ama şunu gayet net bir şekilde biliyorum:
Necdet Özel, adını bildiğimiz son Genelkurmay Başkanı olarak kayıtlara geçecektir.
Necdet Özel’den sonrakilerin adını bile bilmeyeceğiz.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Asker topluluk
Dünyada yaşayan 7000'e yakın dil vardır. Bunların büyük çoğunluğu kabile dilidir. Ancak sadece Türkçede ağabey ve abla kelimeleri vardır. Bunun nedeni Türklerin asker millet olmalarıdır. Çocuklarını rütbelendiren başka bir topluluk yoktur. Eğer ağabeyin varsa ona saygı gösterirsin. Adeta ağabey baba gibidir. Sözü dinlenir. Küçük kardeş ağabeye emanet edilir. Özellikle kız kardeşler üzerinde ağabeylerinin büyük bir etkinliği vardır. Ablanın da küçük kız kardeş üzerinde etkinliği vardır, ancak bu erkek kardeşlerinki kadar güçlü değildir. Çünkü asker olan erkeklerdir.
Dünyada hiç bir yerde erkekler askere gönderilirken şölen havası içinde gönderilmez. Hiç bir yerde "en büyük asker bizim asker" denmez.
Dünyada hiç bir yerde "askerlik yapmayana kız vermezler" düşüncesi yoktur.
Dünyada hiç bir yerde askeriyeye "peygamber ocağı" denmez.
Dünyada hiç bir yerde askerlik anıları bizdeki gibi ballandıra ballandıra anlatılmaz.
Dünyada hiç bir yerde "asker arkadaşı" bizdeki kadar önemli değildir.
Bu nedenlerle Ahmet Hakan yanılmaktadır. Her zaman Türkiye'de genel kurmay başkanının kim olduğu bilinecektir. Ordu olmadan bir ülke kurulamadığı gibi yaşatılamaz da. Önemi olmayan bir ordu ile de bir ülke savunulamaz.
Ancak bütün bunlar ordunun üst kademesinin her zaman iyi insanlar olduğunu göstermez. Ordu kendi içindeki kötüleri temizleyen mekanizmalara sahip olmalıdır. Askerlerin sivil yargıda yargılanmaları saçmalığından vazgeçilmelidir. Bu durum askeri iş yapamaz hale getirir ve orduyu zayıflatır. Çünkü asker ile sivil arasındaki en temel fark sivilde sorumluluğun bireysel olmasına karşılık askerde sorumluluğun kolektif olmasıdır. Bir askeri yaptığı bir işten dolayı suçlayamazsınız. Çünkü asker kafasına göre iş yapmaz. Emredileni aynen yapar. Kendisine ne kadar saçma gelirse gelsin bu emri gerçekleştirmek zorundadır. Aksi halde askerlik yürümez. Komutan düşmana sağdan saldır derken askerin mantığına yatmayıp soldan saldırmasının bir facia meydana getireceği çok açıktır. Askerlerin sivil mantık içinde yargılanması işte bu kadar gariptir. Askerler asker mantığı içinde askeri mahkemelerde yargılanmalıdır. Bu kadar çok subayın yargılanması sivil yargının ne kadar çok saçmaladığının bir göstergesidir.
Yaşadıklarımız kötü değildir. Yaşadıklarımız iyidir. Askerin kendini toplaması, içindeki kötüleri atması için bir fırsattır. Bunlar değerlendirilmeli, ancak bundan sonrası için gerekenler en doğru şekilde yapılmalıdır. Ordu zayıflatılmamalı, gereken değeri ve saygıyı görmelidir. Ancak ordu kendini toplumun üstünde bir güç olarak görmemeli, topluluğun hakimi değil, onları koruyan bir hadimi olduğunu bilmelidir.