Çözüm bulunmuş; evlenmesinler!
Yeni evli, bebekli veya hamile eşini arkada bırakıp şehit olan genç askerleri üzüntü içinde her okuyuşumda ‘terör nedeniyle hayatlarını kaybedebileceklerini düşünerek bir an önce sevdiklerine kavuşmak veya evliliği yaşamak için acele evlendiklerini’ düşünmüşümdür. Yoksa normal olarak askerlik bitince evlenmek daha akılcı gelir insana değil mi? Nitekim aynı durumdaki kayıplar devam ettikçe bu düşüncenin haklılığını görüyorum. Geride kalan eşlere, bebeklere de büyük haksızlık oluyor ama o şehitlerin de kısacık ömürlerinde “aşk ve aile” mutluluğu tatma hakları ve onların karşılaştığı haksız durumun yanında söyleyecek fazla birşey yok.
“Haksız durum” çünkü; vatan toprağını korumak askerin görevidir ama terör örgütüyle görüşmeler yapıldığına, onlar da “verilen sözlerin gerçekleşmesini” beklediğine, bunu çabuklaştırmak için “katliamlarına hız verdiklerine” göre artık durum eskisi gibi değil ve tüm sorumluluk zaman kaybeden, çözüm üretmek yerine lafla-kavgayla gün tüketen siyasetçilere aittir, nitekim şehit aileleri de şehitlerini eskisi gibi “vatana helal” etmiyorlar.
KORUYUN ASKERLERİNİZİ!
Yine terör artıp da gencecik, yeni evli, kundakta veya anne karnında bebekli askerler arka arkaya katledilmeye başlanınca TSK Güneydoğu’da görev yapan askerlere “bekar iseler evlenmemelerini, evli iseler ailelerini gönderip garnizonda kalmalarını” bildirmiş.
Onların hayatını korumak için her önlem alınmalıdır doğru ama bu gibi önlemlerin pek başarılı olmayacağı da ortada. Zira o zaman da askeri araçların geçeceği yollara mayın döşüyor ya da askerlere ateş açıyor. İşleri kolay değil, haksızlık yapmak istemem ama koskoca ordunun, ülke toprakları içinde o mayınların döşenememesini sağlamak, araçlarının veya askerlerinin bulunduğu alanlarda güvenliğin tam olduğunu önceden bilmek” gibi bir görevi yok mudur? Bunun için gerekli elektronik donanıma sahip değiller mi? Olmaları için karakol baskınları bile yeterli değil miydi?
GÜNDEME GİREMEYEN TERÖR
Bari Amerikan filmlerini izlesinler, orada ABD’den “bir başka ülkedeki teröristlerin hareketlerini” bile adım adım izleyen son teknolojik buluşların kullanıldığını görmek mümkün. Ayrıca şu anda acilen yapılması gereken şey; “bugüne kadar terör örgütü lideriyle yapılan anlaşmaların, verilen sözlerin neler olduğunu halka açıklamak, Meclis’te tartışmak ve ‘eğer kabulü mümkünse’ bunları yerine getirmek, değilse yeni bir terör çözümü üretmek”tir.
Herhalde “açılım”a çok kendinden emin şekilde başlanırken bugünlerin hesabı da yapılmıştır. Bu nedenle artık “yemin krizi, o dedi, ben dedim” tartışmalarına devam hakları yoktur. Gencecik insanlar hayatını yitirirken millet onların çekişmelerini izlemeye katlanmak zorunda değil. “Hakkında kesinleşmiş bir suç hükmü olmayan seçilmiş milletvekilleri” sorununa adil çözüm acilen bulunmalı, hemen arkasından terör konusu gündeme girmelidir. Her gün bir yenisinin haberi çıkan “terör olaylarını hiç görmüyor, duymuyor gibi davranmaları” ve tek bir söz etmemeleri nasıl açıklanabilir acaba?
Dün Anayasa Mahkemesi de “hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan ve bu nedenle milletvekilliği YSK tarafından düşürülen” Hatip Dicle’nin başvurusunu reddetmiş. Şu andan itibaren yeni terör olayları beklenebilir, TBMM en kısa zamanda radikal çözüm önerilerini ortaya koymak zorundadır!