İyiliği Desteklemez, Kötülüğü Kösteklemezsek İşin Sonu Böyle Olur
06 HAZİRAN 2011
İnternette başlığını okudum, iğrendim, metni okumadım. Bir kadınla bir erkek herkesin ortasında sevişmeye başlamışlar, polis müdahale etmiş...
Polis herkesin arasında sevişmeyi engelledi ya, ne kadar çağdaş, ilerici, uygar varsa feryadı basacak: Özgürlükler engelleniyor!..
Bu hadise hakkında söylenecek çok söz var. Bir ikisini arz edeyim:
Önce Müslümanlara hitap ediyorum: Memleketi pislik götürüyor ve bunun baş sorumlusu Sünni Müslümanlardır. Yasal sınırlar içinde emr-i maruf ve nehy-i münker yapmadıkları için lağımlar taştı ve her yeri necaset götürüyor.
Kimse "Müslümanlar ne yapsın" demesin. Biz artık 1940'lardaki tek parti diktatörlüğünün pençesinde değiliz. Yüzde yüz olmasa bile memlekette insan hakları var, demokrasi var, özgür medya var, söylemek konuşmak var; günlük gazetelerimiz, dergilerimiz, televizyonlarımız, güçlü sivil kuruluşlarımız, baskı gruplarımız var. Biz bugünkü hürriyetten, imkânlardan, fırsatlardan yararlanarak dinimizin temel farzlarından biri olan emr-i maruf ve nehy-i münker vazifemizi yapıyor muyuz?
Bolu'da bir devlet hastanesinde hizmet gören iç hastalıkları uzmanı Dr. Zeliha Hanım, başı eşarplı olduğu için kovuldu. Kaç Müslüman bunu protesto etti?
Yeni Ceza Kanunu'nda zina suç sayılmıyor. Bizim milli kültürümüze, milli hukukumuza, milli ahlakımıza, örf ve adetlerimize ters düşen, zinanın suç olmaktan çıkartılışını yeteri kadar protesto ettik, siyasi iktidar üzerinde baskı yaptık mı?
Küçük çocuklara özel din ve Kur'an dersi vermek yasak, biz bunu gereği gibi protesto ediyor muyuz?
Evet, memleket bir meyhaneye dönmüştür, Müslümanlar seyrine bakıyor.
Çıplaklık, müstehcenlik, ahlaksızlık, fuhşun her çeşidi sokaklara taştı, Müslümanlarda ses yok.
Devlet, üzerinde TC başlığı bulunan resmi o.... vesikası vererek yasal fuhuş yaptırıyor, bundan KDV ve gelir vergisi alıyor. Biz Müslümanlar ne yapıyoruz? Seyrine bakıyoruz.
Rüşvet, haram rant, haram riba, haram gelirler çok yaygınlaştı, Müslümanların umurunda değil.
İşte yaz geldi, ahlaksızlıklar ve iffetsizlikler bir kat daha artacak.
Turistik bölgelerde durum rezalet.
Döviz gelsin de, ne olursa olsun.
Hiç mübalağa etmiyorum, vatanımızın bir bölümü ahlaksızlıkta, fuhşiyyatta, seks azgınlıklarında eski Sodom Gomore'yi geçmiştir.
Ülkemizde büyük dini cemaatler vardır.
Büyük tarikatlar vardır.
Doların milyarlarıyla oynayan güçlü İslam lobileri vardır.
On milyonlarca Müslüman vardır.
Onlara rağmen ahlaksızlık böylesine yaygın ve yoğun hale gelmişse elbette bunun bir suçlusu ve kabahatlisi vardır, o da öncelikle Müslümanlardır.
Peygamber efendimiz (salat ve selam olsun ona) emr-i maruf ve nehy-i münker farizasını dosdoğru yerine getirmeyen bir İslam toplumunun üzerine azap ineceğini haber vermiştir.
Ne yapabiliriz?
1. Bilgisayarda, çok düzgün bir üslupla, devlet büyüklerine (hürmette kusur etmeksizin) enerjik bir dilekçe, protesto mektubu yazarsınız, postahaneye gider, iadeli taahhütlü olarak gönderirsiniz. (Sizden kimlik isteyecekler, ayrıca gizli kamerayla fotoğrafınızı çekeceklerdir. Önce Allah'tan korkan bir Müslüman bunlardan korkmaz...)
2. Aynı metni e-mail olarak gönderebilirsiniz. Bu, taahhütlü mektup kadar güvenilir ve güçlü olmaz. Duyduğuma göre bazı kurumlarda bunları gelir gelmez silen çeteler varmış.
3. Bu gibi protesto metinlerinin birkaç yüz veya birkaç bin kişi tarafından gönderilmesi ile amaca ulaşılmaz. Yetmiş iki milyonluk bir halkız, önemli konularda en az bir milyon adet çok ciddi, çok vasıflı, ipe sapa gelir protesto dilekçesi gönderilmelidir.
4. Mektuplara, dilekçelere, e-maillere açık isim, soyadı, adres ve telefon numarası konulmalıdır.
5. Tekrar ediyorum, kesinlikle saldırgan, terbiyesiz, küstah, hakaretamiz bir üslup kullanılmamalıdır. Ters teper, aksi tesir yapar.
Bu yazdıklarımı medeni fertlerden (bireylerden) oluşan medeni bir Müslüman toplum yapabilir. Bedevi toplumlar böyle yapamaz.
Vazifesini yapmayan bütün İslami kuruluşları kınıyorum, protesto ediyorum, yapıcı şekilde eleştiriyorum.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
İşin başı televizyonlar
Bu anlatılanlar bir toplumsal sorundur. Şu zamanda bu kadar çok sık rastlanan ve yaygınlaşan bu tür olayların başının televizyon olduğunu düşünüyorum. Çünkü anlatılan olayları, çocukluğumda hiç rastlamaz ya da çok az olarak görürdük. Şimdi bu tür olaylar çok yaygınlaştı.
Eskiden bu kadar çok televizyon kanalları yoktu. Olan kanalda denetimsiz yayın yapmazdı. Çocukken hatırlıyorum da yılbaşında Nesrin Topkapı’nın dansöz gösterisini TRT kanalında saat 12 de gösterildiğini hatırlıyorum. Annemler onun gösterisini beklerlerdi. Şimdilerde her zaman her an bu tür gösterilere yer veriliyor.
Üstelik sanatçılar sadece şarkı söylerlerdi. Oysa şimdi klipsiz şarkı söyleyenler o kadar az ve gençler klipsiz şarkı dinlememektedirler. Yapılan klipler de çok müstehcen şeylere yer veriliyor. Böyle klipler gençler tarafından tercih ediliyor. Böyle olunca da gençlere her şey normal gelmeye başlıyor. İnsan uzun bir zaman tv izlemeyip sonra birden izlerse bu gerçekleri çok iyi görüyor.
Ayrıca insanların çok yoğun çalışma şartlarından dolayı anne babalar çocuklarını denetleyememektedirler. Böyle olunca da çocuklar televizyonda önüne geleni ister istemez izlemekte kalıyorlar. İyiyi kötüyü ayırt edemeyen çocuklara bu tür manzaralar normal gelmeye başlıyor ve örnek oluyor. Televizyon gibi internette başlı başına bir sorun. Gençlerin çok tercih ettikleri bu gibi yerlere mutlaka bir denetimin konulması gerekir diye düşünüyorum.