Evren'i sorgulayan savcılara tek soru
1120 Okunma, 1 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

11.06.2011

HADİ darbe sayesinde “cumhurbaşkanı” olmuş zatı, darbe suçundan sorgularken “Sayın cumhurbaşkanım” demenizi unutalım ve “Bu nasıl darbe sorgusu?” demeyelim.
Ama lütfen söyler misiniz?
Yapılmamış darbe için hemen tutuklama kararlarının çıktığı bir memlekette, yapılmış bir darbe için 8 ay sonra sorgu yapılmasını nereye koyacağız?
Referandumun üzerinden 8 ay geçmiş.
Neden bir ay sonra değil, iki ay sonra değil ya da dokuz ay sonra değil, on ay sonra değil de 8 ay sonra?
Ve neden seçimden altı gün önce
Tanık mı dinledinizDelil mi topladınızİnceleme / araştırma mı yaptınız?
Lütfen aydınlatır mısınız hepimizi...
Neden 8 ay sonra yaptınız bu sorgulamayı?

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Darbe

Henüz ilkokuldayım. Sınıf arkadaşım bana soruyor: "Baban hangi gazeteyi alıyor?" Cevap veriyorum: ''Tercüman." Arkadaş etiketi yapıştırıyor: "O zaman siz Demirel'cisiniz."

12 Eylül darbesi öncesinde ilkokul öğrencisiydim. İlkokulu bitirdiğim sene darbe oldu. O yıllarda ilkokul çocukları bile kamplaştırılmıştı. Liselerdeki üniversitelerdeki gibi değildi elbette ama ilkokulda bile anlamının ne olduğu tam olarak kavranılmasa bile tıpkı bir takım tutar gibi sağcı solcu tartışması olurdu.

Evin önündeki sokakta ve yakın çevrede sürekli olarak karşıt görüşlü iki grubun karşılaşmalarına, taşlı-sopalı kavgalarına şahit olurdum. Bir türlü anlam veremezdim kavga etmelerine. Babam her akşam eve sıkıntı ile gelir, sürekli tedirginlik yaşardı. Akşamları bir yere misafirliğe gidilmekten çekinilirdi, korkulurdu.

Bu şartlar altında 12 Eylül darbesi oldu. Babam dahil neredeyse bütün akrabalarım çok sevinmişti. Çünkü insanlar kavgadan bıkmıştı. Bir günde kavga bıçak gibi kesilmişti.

Elbette bunda da sorgulanacak çok şey var. Diyebiliriz ki madem bu kadar kolaydı, darbe yapmadan sükunet sağlansaydı. Madem bu kadar kolaydı, o kadar insan birbirini yemeden, okullar eğitim yeri olmaktan çok savaş alanı olmadan sükunet sağlansaydı. Bu sorular çoğaltılabilir.

Sonuçta darbe yapanlar tamamen haklıdırlar diyemeyiz ancak bir gerçek unutulmamalıdır ki darbe yapanlar sükunet sağlandıktan sonra yönetimi sivillere bırakmasını bilmişlerdir. Sadece şahsi menfaatleri için darbe yapanların örnekleri çevremizde bulunan Arap ülkelerinde yeterince mevcut. Bunların en temel özellikleri darbe yaptıktan sonra diktatör haline gelmeleridir. 12 Eylül darbesinden sonra 3 sene gibi kısa bir süre sonra ülkemizde seçimler yapılmış ve Turgut Özal'ın ANAP'ı, Kenan Evren'in Turgut Sunalp'ın MDP'sini açıkça desteklemesine rağmen tek başına iktidara gelmiştir. Eğer isteseydi Kenan Evren öyle şartlar sağlardı ki emekli asker olan Turgut Sunalp hükümeti kurardı. Daha sonra Turgut Özal başbakanken Kenan Evren onunla hiç bir uyumsuzluk yaşamamış, Turgut Özal'ın yaptığı reformları asla veto etmemiştir. Yakın zamanda Ahmet Necdet Sezer örneği ile karşılaştırırsanız aradaki farkı çok net görebilirsiniz.

Bütün bunlardan daha önemlisi eğer darbe yapanı yargılarım derseniz bunun meali şudur: ''Ey darbeci, eğer darbe yaparsan asla o koltuğu bırakma, diktatör ol. Eğer bırakırsan seni yargılayıp ceza vereceğim." Zaten darbeye kalkışıp başarısız olanların sonunun ne olduğu malumdur: darağacı. Darbe yapıp başarılı olan ise kendi isteği ile koltuğu bırakmazsa nasıl indireceksin? Seni yargılarım dersen, emin ol ki asla ve asla oradan inmeyecektir.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
13.06.2011
12:08

İnternet önemli, sosyal medya önemli, dolayısıyla

www.akevler.org sitemiz

önemli...

616 haftadır hazırlamakta olduğum "ADİL DÜNYA DÜZENİ DERGİSİ" yeni sitemizde maalesef eski ve hazırladığım haliyle giremiyor, be hazırladığım dergiyi yeni sitemizde daha da geliştirerek koyabilmeyi düşünüyorken, maalesef eski haliyle bile koyamıyoruz: Bu eksiklik inşaallah en kısa zamanda giderilir...

İnternet ve sosyal medyanın önemi ile ilgili kısa bir değerlendirme aşağıdadır:

Sosyal medya seçimde başroldeydi

CÜNEYT ÖZDEMİR 13/06/2011 Bu seçimlerde tartışma televizyonda değil sosyal medyadaydı. 2011 seçimleri sosyal medyada ‘patladı’ desek az demiş oluruz. Bu seçimlerde asıl başrolde olan internet ve sosyal medyaydı. Günün sürprizi google’ın da bu seçimlerde ‘topa girmiş’ olmasıydı. Güne google’ın seçim 2011 için hazırladığı doodle ile uyandık. Seçim Yasakları kalktıktan sonra Google ilçe bazına kadar gösteren detaylı bir harita ile sonuçları ve arama trendlerini yayımlamaya başladı. Daha seçimler bitmeden kimi gazeteciler köylerden gelen seçim oranlarını yasaklara aldırmadan Twitter’dan heyecanla paylaşmaya başladı. Tartışma da zaten o andan itibaren başladı. Tivibu ve dipnot.tv saat 18.00’den itibaren internette özel bir yayına başladılar. ttnet’in desteği ile sadece internet için yapılan bu özel yayın bir ilkti… 42 büyük haber sitesi yayını canlı olarak kendi sitelerine koydu. Tivibu ve dipnot.tv yayınında onlarca konuk sonuçları yorumladı, canlı bağlantılarla televizyonlarla rekabet ilginçti.. Bu ortak yayın sırasında internet siteleri kendi arayüzleri ve özel haber yorumlarıyla seçimi duyurdular. Youtube bu seçimlerde bir ilke daha imza atarak hem Ntv hem de tivibu’nun yayınlarını canlı olarak yayımladı. Seçimlerle ilgili Twitter’da yapılan yorumlar #secim2011 başlığında tartışıldı. Bu seçimlerde tartışma televizyon stüdyolarında değil sosyal medyada yaşandı...





Sayı: 104 | Tarih: 12.06.2011
Mahir Kaynak
Ne vaat etmeli?
Sermaye ile hesaplaşmak!
1791 Okunma
14 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Evren'i sorgulayan savcılara tek soru
Darbe
1120 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Taşgetiren
O şarkının iktidarı
Aynı Dağın Dikeniyiz
1077 Okunma
6 Yorum
Zübeyir Erol
Ruhat Mengi
‘Ekmeğin karneyle alındığı’ dönem de vardı!
Basında taraf
1045 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Şevket Eygi
İyiliği Desteklemez, Kötülüğü Kösteklemezsek İşin
İşin başı televizyonlar
1033 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Ağrı’dan AKP’ye, Erdoğan’a ve Kürt sorununa bakış
Asıl Galip: Bağımsızlar!
1016 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Zülfü Livaneli
ilk notlar
seçimden sonra tufan mı?
1016 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler