11.06.2011
HADİ darbe sayesinde “cumhurbaşkanı” olmuş zatı, darbe suçundan sorgularken “Sayın cumhurbaşkanım” demenizi unutalım ve “Bu nasıl darbe sorgusu?” demeyelim.
Ama lütfen söyler misiniz?
Yapılmamış darbe için hemen tutuklama kararlarının çıktığı bir memlekette, yapılmış bir darbe için 8 ay sonra sorgu yapılmasını nereye koyacağız?
Referandumun üzerinden 8 ay geçmiş.
Neden bir ay sonra değil, iki ay sonra değil ya da dokuz ay sonra değil, on ay sonra değil de 8 ay sonra?
Ve neden seçimden altı gün önce
Tanık mı dinledinizDelil mi topladınızİnceleme / araştırma mı yaptınız?
Lütfen aydınlatır mısınız hepimizi...
Neden 8 ay sonra yaptınız bu sorgulamayı?
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Darbe
Henüz ilkokuldayım. Sınıf arkadaşım bana soruyor: "Baban hangi gazeteyi alıyor?" Cevap veriyorum: ''Tercüman." Arkadaş etiketi yapıştırıyor: "O zaman siz Demirel'cisiniz."
12 Eylül darbesi öncesinde ilkokul öğrencisiydim. İlkokulu bitirdiğim sene darbe oldu. O yıllarda ilkokul çocukları bile kamplaştırılmıştı. Liselerdeki üniversitelerdeki gibi değildi elbette ama ilkokulda bile anlamının ne olduğu tam olarak kavranılmasa bile tıpkı bir takım tutar gibi sağcı solcu tartışması olurdu.
Evin önündeki sokakta ve yakın çevrede sürekli olarak karşıt görüşlü iki grubun karşılaşmalarına, taşlı-sopalı kavgalarına şahit olurdum. Bir türlü anlam veremezdim kavga etmelerine. Babam her akşam eve sıkıntı ile gelir, sürekli tedirginlik yaşardı. Akşamları bir yere misafirliğe gidilmekten çekinilirdi, korkulurdu.
Bu şartlar altında 12 Eylül darbesi oldu. Babam dahil neredeyse bütün akrabalarım çok sevinmişti. Çünkü insanlar kavgadan bıkmıştı. Bir günde kavga bıçak gibi kesilmişti.
Elbette bunda da sorgulanacak çok şey var. Diyebiliriz ki madem bu kadar kolaydı, darbe yapmadan sükunet sağlansaydı. Madem bu kadar kolaydı, o kadar insan birbirini yemeden, okullar eğitim yeri olmaktan çok savaş alanı olmadan sükunet sağlansaydı. Bu sorular çoğaltılabilir.
Sonuçta darbe yapanlar tamamen haklıdırlar diyemeyiz ancak bir gerçek unutulmamalıdır ki darbe yapanlar sükunet sağlandıktan sonra yönetimi sivillere bırakmasını bilmişlerdir. Sadece şahsi menfaatleri için darbe yapanların örnekleri çevremizde bulunan Arap ülkelerinde yeterince mevcut. Bunların en temel özellikleri darbe yaptıktan sonra diktatör haline gelmeleridir. 12 Eylül darbesinden sonra 3 sene gibi kısa bir süre sonra ülkemizde seçimler yapılmış ve Turgut Özal'ın ANAP'ı, Kenan Evren'in Turgut Sunalp'ın MDP'sini açıkça desteklemesine rağmen tek başına iktidara gelmiştir. Eğer isteseydi Kenan Evren öyle şartlar sağlardı ki emekli asker olan Turgut Sunalp hükümeti kurardı. Daha sonra Turgut Özal başbakanken Kenan Evren onunla hiç bir uyumsuzluk yaşamamış, Turgut Özal'ın yaptığı reformları asla veto etmemiştir. Yakın zamanda Ahmet Necdet Sezer örneği ile karşılaştırırsanız aradaki farkı çok net görebilirsiniz.
Bütün bunlardan daha önemlisi eğer darbe yapanı yargılarım derseniz bunun meali şudur: ''Ey darbeci, eğer darbe yaparsan asla o koltuğu bırakma, diktatör ol. Eğer bırakırsan seni yargılayıp ceza vereceğim." Zaten darbeye kalkışıp başarısız olanların sonunun ne olduğu malumdur: darağacı. Darbe yapıp başarılı olan ise kendi isteği ile koltuğu bırakmazsa nasıl indireceksin? Seni yargılarım dersen, emin ol ki asla ve asla oradan inmeyecektir.