kafalarımızın içindeki kilit
1053 Okunma, 1 Yorum
Zülfü Livaneli - Vatan
Ali Bülent Dilek

 

19.05.2011

 “Memleketimin çamurunu bile özledim!” diyerek Paris’teki kurulu düzenini bozup Türkiye’ye dönmüş bir arkadaşınızım ama ülkemin hep çamurlu kalmasını istemem elbette.

Başından beri Türkiye’ye yakıştıramadığım şey, dünyanın sorunlu ülkeleri arasında bulunmasıdır.

İmparatorluk varisi cumhuriyet başka bir noktaya ulaşmalıydı; yapamadık.

Bunun sebebi sorun çözme yeteneğine sahip olmamamız.

O kadar çok kavga ediyor ve birbirimizi suçluyoruz ki sorun çözmek için gerekli olan soğukkanlı, özenli ortamı bir türlü sağlayamıyoruz.

***



Son günlerde memleketimle ilgili bir rüyaya kaptırdım kendimi.

Rüyamdaki Türkiye, içindeki Kürt kökenli yurttaşlarına sahip çıkarak, yıllardır kanayan yarayı sağaltıyor.

PKK’yı etkisiz hale getirerek dağıtıyor.

Amerikalıların boşalttığı Kuzey Irak’ı himayesine alıyor, o bölgeye bir nevi ağabeylik yapıyor.

Bu iyi ilişkilerin sonucu olarak da Musul petrollerinden pay alıyor. Kuzey Irak’ın yeniden imar edilmesine katkıda bulunuyor.

Türk üniversiteleri açılıyor, Türk bankaları, Türk şirketleri çalışıyor oralarda.

Ne terör kalıyor, ne acı, ne gözyaşı döken analar, ne bölünme tehlikesi.

Modern, demokrat, güçlü Türkiye Cumhuriyeti her yurttaşına şefkatle yaklaşarak zenginleşiyor, dünya liginde tepelere oynamaya başlıyor.

Başına musallat edilmiş belalardan ustalıkla sıyrılmasını biliyor.

Avrupa Birliği’nin onurlu üyelerinden birisi oluyor.

Batıyla yakın ilişkiler kurarak Atatürk’ün evrenselleşme idealini gerçekleştiriyor.

Bunun sonucu olarak da Cumhuriyet’in “şeyhler, tarikatlar, mollalar” eline geçmesi engelleniyor.

Sol parti; barışı, demokratikleşmeyi, reformları, insan haklarını ve kültürü savunuyor.

Kısacası Türkiye, mutlu, barışsever, akıllı, uygar insanların ülkesi oluyor.

***



Bazılarınızın olmaz dediğini duyar gibiyim.

Ama inanın bana rüyası bile

güzel.

Hem hiç de gerçekleşmeyecek bir rüya değil bu.

İş kafalarımızın içinde.

Bir kilit açılsa ve daha kapsamlı düşünebilsek bunları yapmamız işten bile değil.

Bunun yerine kör dövüşü, küfür ve hırgür içinde yuvarlanıp gidiyoruz.

Yazık değil mi?

***



DİPLOMAT YAZAR

Yazarlarların, şairlerin büyükelçi olarak atandıklarını biliyoruz ama meslekten bir diplomatın roman yazmasına ilk kez rastlanıyor herhalde. Diplomatlar anı, inceleme, tarih alanında eserler verdiler ama roman yazmadılar. Düsseldorf Başkonsolosu Fırat Sunel’in “Salkım Söğütlerin Gölgesinde” adını taşıyan enfes romanını okurken bunu düşündüm. İlk diplomat romancımız.

Fırat Sunel, yakın tarihin acı bir olayını anlatıyor. Yüz bin Ahıskalı bir gece aniden tren vagonlarına doldurulup Orta Asya sürgününe yollanıyorlar. Otuz binden fazla insan yolculuk sırasında ölüyor.

Bu cümleyi okuduğumuz zaman sayı ve olaylar öne çıkıyor. Fazla etkilemiyor bizi.

Ama romanı elimize alıp Ömer’le Nika’nın dostluklarını ve politikanın bu hayatları nasıl kararttığını okuduğumuz zaman, trajedinin kişisel boyutu bizi sarsıyor.

Zaten anlatı sanatlarının asli görevi de bu galiba. İnsanı insana anlatmak.

Fırat Sunel, edebiyat dünyasına hoşgeldin!

* Fırat Sunel, Salkım Söğütlerin Gölgesinde, Profil Yayınları

 

YORUM:

KAFASI KİLİTLİ MÜSLÜMANLAR.

Kur’an’la birlikte insanlar yüzyıllardır kilitli kafalarını açmanın yolunu

Öğrendiler.Ve herkese de kafalarının kilitlerini açma yolunu öğretmek için

Canlarını vermeyi en yüce bir amel olarak gördüler.Gerçekte kalplerin fethi

Buydu işte.Beyinlerin açılıp insanların problemlerini çözmek.Yani en iyi

İnsan insanlara en faydalı olandır düsturu.Ama yine yüzyıllar geçti ben müslümanım

Deyip cennete sadece ben gideceğim diyenler başkalarını bırak kendi sorunlarını dahi

Çözemez hale geldiler.bende 25 yıl önce en iyi insan olmayı çok istiyor ama olamıyordum.

Ta ki AKEVLER EKİBİNİ tanıyıncaya kadar.İki ana zıt gurup vardı biri İCTİHADA gerek

Yok cihat lazımdır diyenler biride CİHADA gerek yoktur ictihad yeter diyenler.

Ama doğrusu ve vasat olanı bence hem ictihat hem cihad diyenlerdi.Ve arkasından

ADİL DÜZEN ve medeniyeti ortaya çıktı.Şimdi sırada en zoru O’nu kurmak var.

Haydin İCTİHADA haydin CİHADA….

 

Ali Bülent Dilek


YorumcuYorum
Mete Firidin
27.05.2011
11:53

İctihat zaten cihat değil mi?





Sayı: 101 | Tarih: 22.05.2011
Ahmet Taşgetiren
Bahçeli'nin resti yetmezdi, yetmedi
Tek Eşlilik Baskısı
2061 Okunma
13 Yorum
Zübeyir Erol
Ruşen Çakır
Şantajla yaşamayı öğrenmek
Kuran'la yaşamayı öğrenmek
1259 Okunma
3 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Kazurat ve Sidik Savaşları
İyilik-Kötülük
1184 Okunma
4 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Yolsuzluk yapan bakanlar meselesi
Kişiler ve sistemler
1121 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Kasetli siyaset
Kuklaların siyaseti
1064 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
kafalarımızın içindeki kilit
kafası kilitli müslimanlar
1053 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ruhat Mengi
Öcalan'ın amacı ne?
Güneydoğu
1052 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma


© 2024 - Akevler