Evet, olan oldu:
MHP ile ilgili son kaset çıkışında ismi geçenlerden Genel Başkan Yardımcıları Osman Çakır, Ümit Şafak, Deniz Bölükbaşı, Mehmet Ekici, Genel Sekreter Cihan Paçacı ile MHP Başkanlık Divanı üyesi Mehmet Taytak hem görevlerinden hem de milletvekili adaylıklarından çekildi. Bahçeli'nin siper olması yetmedi.
"Farklı ülkücülük" internet sitesinde, "Maalesef bize başka bir çıkar yol bırakmayan, MHP'ye ve davamıza gelecek zararı umursamayan ve tek dertleri menfaat temin ettikleri koltuklarını korumak olan bu işgal çetesinin ve elebaşının inadı yüzünden yayınlarımıza devam ediyoruz" denildi. Kaset yayınına başlandı. İlk kaset ilk tırpanı vurdu.
Demek ki ne oldu?
Bahçeli'nin siper olması, rest çekmesi, Kılıçdaroğlu'nun ve medyanın bir bölümünün "kasetler kahrolsun" yaklaşımı bu işin kapanmasına yetmedi.
Bahçeli, "Bütün sorumluluğu üstleniyorum" deyince iş kapanır zannedenler yanıldı. Neyin önüne siper olmuştu ki Bahçeli? Neden siper olmuştu ki? Tamam, kaset çekimi şu bu yanlıştı ama ortaya çıkmış bir ahlaki zaaf varsa, ona siper olmak nedendi?
Toplumda ahlak kriteri böyle işlemiyordu.
Hep hatırlatıyorum, İsrail'de Moşe Katsav, Amerika'da Bill Clinton ve son olarak IMF Başkanı Kahn bedel ödediler.
Siz istediğiniz kadar "Bel altı vuruş" deyin, New York Times gibi bir gazete, IMF Başkanlığı'na adaylığından söz edilen Kemal Derviş'in BM'de görev yaparken evli bir kadınla ilişki yaşadığını yazdı ve Derviş'i biçti.
Bu iş böyle.
Baykal, keyfinden bırakmadı CHP gibi bir partinin genel başkanlığını... CHP kitlesi, bütün "modernite" hazmına rağmen, taşıyamazdı o ithamlarla Baykal'ı... Bana göre Baykal'ın, halen politika yapabiliyor olması bile zaid. Neden Nesrin Baytok politika yapamıyor?
"Bu iş sadece aileleri ilgilendirir"miş!
Hayır efendim, öyle değil.
Milletin vekilliğine soyunan adamın, başka nerelerde soyunduğu da ilgilendirir milleti...
Zannediliyor ki, milletin midesi bu işleri hazmedecek kadar genişledi...
Değil efendim, adam kendisi kirin pasın içinde olsa bile, sahnede bulunan adamın pislik içinde yüzmesini kabul etmiyor.
Bir toplumda hem iyi aile babası olmak prim yapacak hem de aile kurumunu sarsan tavırlara göz yumulacak, böyle şey olur mu?
Bahçeli, 6 kişiye kendisini zırh ederek, yiğitlik yaptığını, bu tavrın ülkücülerin yiğitlik duygularına hitap edeceğini sandı, yanıldı.
Sormaz mı ülkücü genç:
-Ben neyi savunuyorum yahu? Hangi adamın hangi işine kalkan oluyorum? Hem niye? Başka adam kalmadı mı bu koca ülkücü dünyada? Nereden geldi bu adamlar? Nasıl hepsi de en tepede böyle bir kirlenmenin içine yuvarlandılar? Ne var o yukarılarda ki, böyle işler olabiliyor ve ne var oralarda ki, bu insanlar birbirinin önüne kalkan oluyorlar, neden bugüne kadar bir tek kişi çıkıp da, "liderlik böyle olmaz" demedi?
Şöyle bir duygu geçmez mi ülkücü gencin gönlünden:
-Ben tepedeki kadrolardan namusum kadar eminim diyebilenler öne çıksın?
MHP'de, benim de tanıdığım temiz, vasıflı insanlar var. Mesela Meral Akşener üzerine toz kondurmam ben. Ama bu yaralı görüntü, onlara zarar vermeyecek mi?
Bahçeli'nin siper olduğu 6 kişi istifa etti.
Ne anlama gelecek şimdi bu?
Bahçeli'nin bu isimlere neden siper olması sorgulanmayacak mı?
Ben, MHP'nin şu anda yaşadığı durumu, gerçekten çok dramatik buluyorum.
MHP'ye sempati ile bakan toplum kesimlerinin tam bir duygu karmaşası içine itildiği muhakkak.
Tepedeki dört kişi, ilk salvoda gitti. İpi Bahçeli çekti. Neden? "MHP tabanı taşımaz bu kirli yapıyı" diye...
Peki 6 kişi ile ilgili kaset iddiası çıkınca Bahçeli neden siper olma gereği duydu? MHP tabanı o kirli yapıyı taşır hale mi gelmişti, yoksa Bahçeli, tepeye yönelik ithamların içinin boş olduğuna mı ikna olmuştu? İkna olmuş ise nasıl olmuştu? Henüz yayınlanmamış kasetlerin içine vakıf olarak mı ikna olmuştu, olmadan mı?
Bahçeli öyle bir risk almıştı ki, dizlerinin dermanı yetmezdi bu yükü taşımaya...
Yarın diyelim söz konusu kişiler Meclis'e girseydi... Engin Alan'dan daha zor değil miydi bu yükü taşımak? 13 Haziran günü o kasetler devreye sokulduğunda ne olacaktı?
Şu anda en zor durum hiç kuşkusuz Bahçeli'nin durumudur.
Yorum: Tek Eşlilik Baskısı
Son zamanlarda ortaya çıkan MHP ve CHP yöneticilerinin kasetlerinin siyasi hayata etkisinden ziyade içine düşülen durumun psikolojik ve sosyolojik tahlilini yapmak gerektiğini düşünüyorum. Evli olan ve bu derece üst düzey makamları işgal eden insanlar hangi sebepten dolayı böyle zor durumlara düşüyorlar? Kendilerinin ve toplumun bu olaylardaki yanlışlık ve eksiklikleri nelerdir?
Öncelikle erkekler çok eşliliğe uygun bir şekilde yaratılmıştır. Bu fıtratlarında var olan bir durumdur ve bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Siz kabul etseniz de etmeseniz de evli olan bir erkek (meşru ölçüler çerçevesinde) diğer kadınlara ilgi duyması normaldir.
Diğer konuysa Türkiye’de çok eşlilik müessesesine yaklaşımla ilgilidir. Türkler İslamiyet’i kabul etmeden önce de tek eşli bir yaşam tarzı benimsemişlerdir. Bu sebepten ötürü Müslümanlığı kabul ettikten sonra da çok eşliliği benimseyememişlerdir.
Karşılaştırma yapmak gerekirse Araplar tam tersine İslamiyet’i kabul etmeden önce de çok eşliliğe uygun yaşıyorlardı. Bu yüzden Araplar çok eşli hayata devam etmiş ve bir uyum sorunu yaşamamışlardır. Dolayısıyla Türkiye’de çok eşliliğe toplumsal bir direnç gösterilmektedir. İkinci evliliği yapanlar toplumdan soyutlanarak cezalandırılmaktadır. Bunun sonucunda ikinci eş arayışına giren erkekler eşleri tarafından “Dışarıda ne yaparsan yap ama eve ikinci bir kadın getirme” yaklaşımıyla karşılaşmaktadır. Bizzat eşleri tarafından sırf toplum baskısı yüzünden gizli ilişkiye itilmektedir. Erkekler de toplumsal baskıya boyun eğerek aynı hataya düşmekte ve helal olan bir ilişki yaşayacaklarına gizli ilişkilerle hem toplum düzenini hem de aile yaşantısını bozmaktadır.
Çok eşlilik müessesesinin bir takım zorlukları olduğunu kabul etmek gerekir. İkinci evliliği yapmak maddi güçle ve eşler arası adaleti temin etmekle mümkündür. Fakat bilhassa adil olma konusu kişinin kendisinin karar vereceği vicdani bir husustur. Kimse maddi durumu yerinde olan evli bir erkeğe “Sen eşlerin arasında adil davranamazsın” deme hakkına sahip değildir.
Şimdi MHP ve CHP’nin yaşadığı duruma yukarıda anlatılanlar çerçevesinden bakınca kanaatimce bu insanlara kurulan tezgah bir bakıma toplum baskısının sonuçlarındandır. Elbette bu sadece MHP ve CHP için geçerli değildir. Geçmişte muhafazakar denilen partilerde de benzer olaylar yaşanmıştır. Her ne şekilde olursa olsun Allah’ın helal ettiğini haram, haram ettiğini helal yapmak çok acı sonuçlar doğurmaktadır.
Ey İnananlar! Allah’ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez. [Maide 87]
Sapıtmak için hürmetli ayların yerlerini değiştirip geciktirmek, küfürde gerçekten ileri gitmekdir. İnkar edenler Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uydurmak için, onu bir yıl haram, bir yıl helal sayıyor, böylece Allah’ın haram kıldığını helal kılıyorlar. Kötü işleri kendilerine güzel göründü. Allah inkar eden toplumu doğru yola eriştirmez. [Tevbe 37]