Adil Düzenin İç Yüzü-Necmettin Erbakan ve 30 yılın muhasebesi
Süleyman Karagülle
1990 1.Baskı
2957 Okunma
Adil Düzen beşeri ideoloji mi?Arif Ersoy-1993

İLGİLİ EKLER:2

(Adil Düzen beşeri ideoloji mi?-1993)

İslâm Mecmuası okuyucularına

 

Prof. Dr. Arif Ersoy

 

İslâm Mecmuası'nın Nisan 1993 tarih ve 116 sayılı nüshası, sayfa: 47’de sayın Yusuf Saray imzasıyla yayınlanan "Adil Düzen Beşeri İdeoloji mi?" başlığını taşıyan yazı ile ilgili aşağıdaki hususlar "İslâm Mecmuası" okuyucularına arz olunur:

1- Her şeyden önce İslâm Mecmuası yayın hayatımızda ismiyle müsemma bir dergi olarak faaliyetlerini sürdürmekte ve insanımızı kendi inanç ve dünya görüşü hakkında bilgilendirmektedir. Bu bakımdan dergi yöneticilerini ve böyle bir dergiyi destekleyen okuyucularını tebrik eder, başarıların devamını-Cenab-ı Haktan niyaz ederim.

2- Bu yazı yukarıda belirtilen yazarın yazısına cevap vermek amacıyla kaleme alınmadı. Böyle bir yazıyı yazmaya da niyetli değildim. Çünkü;

a) Vaktim çok sınırlı. Elimizde yığınlarla işlerimiz var. Yazarın eleştirdiği konularla ilgili yurt dışında ve yurt içinde sürekli toplantılara katılmaktayız. Dünya görüşümüze yabancı insanlara doğru bildiğimiz gerçekleri anlatmaya çalışmaktayız. Aslında yapmak istediğimiz işler her inanan insanın asli görevidir. Karşılaşılan sorunlara kendi dünya görüşümüz açısından nasıl çözüm getirebiliriz? sorusunu cevaplandırmaya çalışıyoruz. Çözüm getirmeleri gerekenlerin bizi eleştirmelerine karşı kendimizi savunma ihtiyacı duymayız. Mesuliyetlerine müdrik olanlara ne diyebiliriz.

b) Bu konuda yapılan çalışmalarla ilgilenenler, konuyu etraflıca araştırdıktan sonra kendi anlayışlarına göre eleştiride bulunmaktadırlar. Meselâ yazarın otantik kaynak olarak kabul ettiği Ruşen Çakır Bey zaman ayırdı. Bizimle görüştü ve tartıştı. Daha sonra istediği şekilde yorum yaptı. Ona saygı duymaktayız. Yorumu farklı da olsa bir çalışma ve araştırmanın ürünüydü. Vaktimiz elverseydi Ruşen Bey'e cevap verebilirdik. Çünkü onun eleştirileri sınırlı ölçüde de olsa bir araştırmanın ve bir gayretin ürünüydü. Cehd içinde olanlara her zaman saygı duyarız.

c) Bizler araştırma yapmak isteyen herkese vaktimizin sınırlı olmasına rağmen zaman ayırıyoruz. Şayet yazar isterse bu konuda her zaman kendileriyle görüşmeye, tartışmaya ve değerli görüşlerinden yararlanmaya hazırız. Gayemiz doğruya varmak ve "Hakk'ı Hakim kılmaktır."

d) Bu yazı, bizi defalarca telefonla arayan, zaman zaman öfkeli, bazen sakin bir eda ile soru soran çok sevdiğim ve saygı duyduğum "İslâm Mecmuasının" değerli okuyucularına arz etmek istediğim bilgilerdir. İsmiyle müsemma olduğuna inandığım İslâm Mecmuası bizden bu konuda bir röportaj isterse her zaman hazır olduğumu bildirmek isterim.

3- Akevler Kooperatifi mensupları karşılaştıkları sorunlara inandıkları dünya görüşü ve değer ölçülerine göre mevcut sistemin iktisadi ve hukuki çerçeveleri içinde çözüm arayan ve ülkemizde tanınan insanlardır. Bu insanlar, kendilerinin "Müslüman" sıfatıyla her zaman ve her yerde anılmasından mutluluk duymaktadırlar. Zaten yapmak istedikleri bu sıfatın onlara yüklediği bir sorumluluktan öte bir şey değildir. Başkalarının onları başka sıfatlarla anmaları onların meseleleri değildir.

4- Ruşen Çakır'ın işaret ettiği kitabın yazarı farklı bir tanımla "laiklik” kavramını anlatıyor. Adı geçen kitabın yazarı saygıdeğer ve gayretli bir bilim adamıdır. Yazarın kitabını okumadan yazara başka kaynaklardaki yorumlardan hareketle yapılan ithamların gerçekleri ne ölçüde yansıtabileceğini anlatmaya gerek görmüyorum. Bir müsteşrikin İslâm ile ilgili yorumundan İslâm hakkında ne ölçüde doğru fikir üretilebilir?

5- Akevler Kooperatifinin ortakları ve yöneticileri farklı alanlarda çalışan ve farklı bilim dallarında uzman olan kişilerdir.Elbette geçmişte ve mevcut bütün sistemleri ve düşünce akımlarını inceleyeceklerdir. Onların bu tür çalışma ve araştır-

maları, inceledikleri herhangi bir dünya görüşünün etkisinde kaldıkları ileri sürmeye yeterli bir neden olabilir mi? "Hangi alanlarda Mazdek'ten etkilenildiğini" acaba yazar ispat edebilir mi? Böyle iddialara ne diyebilirsiniz? Önce yazar yapılan çalışmalarımızı incelemeli ve bizimle tartışmalı ki daha sonra oturup bu tür ithamlarda bulunabilsin. Bunları yapmayanların ithamının neyi ifade ettiğini anlatmaya gerek görmüyorum.

6- Milli Gazete'deki "Yeni Bir Dünya" köşesinin koordinatörlüğünü uzun süre yaptım. O köşe her çeşit tartışma ve görüşe açık bir köşeydi. Orada uzun süre kamuoyunda makes bulan yazılar yayınlandı. Bu yazılarla dünyaya barış ve huzuru getirebilecek Yeni Bir Düzeni ancak müslümanların kurabileceği savunuldu. Henüz dünyada emperyalist devletlerin şu anda empoze etmek istedikleri Yeni Bir Dünya Düzeni gündeme gelmemişti. Bir süre yurt dışına gitmek zorunda olduğum için daha sonra devam ettirilemedi. Orada farklı düşünen bilim adamlarının bazı kavramlara farklı tanım getirmeleri yadırganacak bir şey değildi. Baskıcı ve dindarlığı sınırlayıcı, dinsizliği destekleyici bir "laiklik" anlayışına hangi müslüman, hatta düşünen hangi insan Kur'an ile bağdaştırma gayretleri içinde olabilir? Bu tanımı yapan insanları 20 yıldan beri tanıyorum. Onlar yazarın anladığı anlamda bir tanım yapmadılar ve yapmıyorlar. Önyargılarımızla başkalarını yargılamak "laiklik" kavramını istismar edenlerin belirgin özelliği değil midir?

7- Yazarın "Adil Düzen” ile ilgili yorumlarına şu anda cevap vermek istemiyorum. Çünkü "Adil Düzen"i siyasi literatürümüze kazandıran Parti güçlü bir partidir. Bu partinin yöneticileri kendileri, gerek görürlerse bu ithamları cevaplandıracaklardır. Siyasi bir partinin programı hakkında yapılan eleştirileri cevaplandırmaya kendimi yetkili göremiyorum.

Bir bilim adamı olarak ve "Adil Düzenin” dayandığı dünya görüşü ve değer ölçülerini benimseyen bir Müslüman olarak siyasi literatürümüze bu modeli kazandıranları tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. Bilgim ve imkânlarım ölçüsünde bu nizamı anlamaya çalışıyorum. Bu nizamı anlamak için hem günümüz ilimlerine, hem "Fıkıh Metodolojisine", hem de "İslâm Hukukuna" vakıf olmak gerekmektedir. Bu model, sömürge haline getirilen ve Kur'an'ın ortaya koyduğu hakikatleri çağımızın idrakine sunmada aciz kalan ve bırakılan; kendi hevalarına göre İslâm'ı yorumlama çelişkileri içinde bulunan İslâm âleminin yeniden Hak'ka dönmesine ve "yer yüzünde Hak'kı hakim kılma ve mazlumu zulümden kurtarma" amacına yönelik ciddi bir model olarak görüyorum. Bu modeli yetersiz görenler, bilgi ve gayretlerini birleştirerek daha da geliştireceklerine, yeni alternatifler üreteceklerine vakitlerini eleştiriyle geçirmeleri onların adına üzücü bir durumdur.

8- Kur'an ilâhi kelamdır. Ancak bizim Kur'an'dan anladıklarımız kendi görüşlerimizdir. Beşeri görüşlerdir. Daha önce Müslüman alimlerin Kur'an'a dayanarak ileri sürdükleri bütün sözler ve görüşler de beşeri görüşlerdir. İslâm'a inananların karşılaşılan sorunları çözmek amacıyla kendi inanç ve dünya görüşlerine göre geliştirdikleri "Adil Düzen"in beşeri oluşu eleştirilecek yönünden çok takdir edilmesi gereken bir yönü değil midir?

9- Yukarıda belirtilen hususlar, İslâm Mecmuasının okuyucularının ısrarı üzerine kaleme alınmıştır. Bir yazıyı eleştirmeye veya ithamları cevaplandırmaya yönelik değildir. İyi niyetle yapılan eleştirileri bir ikaz kabul eder, eleştiricilere şükranlarımızı arz ederiz. Aksini gösteren kesin delile sahip olmadıkça herkesi iyi niyetli kabul ederiz.

Bu vesile ile İslâm Mecmuası yönetici ve okuyucularına selâm ve saygılarımı arz eder, hizmetlerinde başarılar dilerim.

Not: Bu yazının bir nüshası İslâm Mecmuası Yazı İşleri Müdürlüğü'ne gönderilmiştir.

 

 

 



© 2024 - Akevler