Adil Düzenin İç Yüzü-Necmettin Erbakan ve 30 yılın muhasebesi
Süleyman Karagülle
1990 1.Baskı
1123 Okunma
Mesut Akgül-El-Aziz-2

Mesut Akgül-El-Aziz-2 
26.1.2013 
2578 Okunma, 0 Yorum

 

El-AZİZ - Süleyman Karagülle’nin cevabi yazısında iki önemli tespiti var.

Süleyman KARAGÜLLE - Merak edenlere görüşümü anlattım. Kimse ile tartışmıyorum, kendimi savunma ile de meşgule değilim, ben günahlarım için Allah’a istiğfar ediyorum…

 

El-AZİZ - Birincisi O. Asiltürk’ün MİT mensubu olması.

Süleyman KARAGÜLLE - MİT devletin istihbarat örgütüdür. Vatandaşlardan haberdar olması kadar tabii ne vardır. MİT’in hataları:

a) Düşman istihbarat örgütler ile iç içe olması, onlar adına başbakanı bile dinlemesi.

b) Devlete her türlü haberi götürmesi gerekirken, sadece vatandaş aleyhindeki haberleri toplaması, çoğunun da yanlış olması.

c) MİT sadece istihbaratla görevli iken provokasyonlar yapması.

d) Vatandaşlar aleyhine onlardan gizli dosyalar tutması.

Asiltürk’ün bu kötülüklere karıştığına dair bir bilgimiz yoktur. Evet, Erbakan’a talimatlar getiriyordu. Erbakan kabul ettiyse, bu Oğuzhan’ın değil Erbakan’ın eksiği olur.

 

El-AZİZ - İkincisi ise Bülent Arınç’ın iyi bir Erbakan muhalifi olduğu gerçeği.

Süleyman KARAGÜLLE - Bülent Arınç Erbakan’ın yaptıklarına onun dostu ve destekçisi olarak uyarıda bulunuyordu. Bu onun çıkarcı olmadığını gösterir. Biz bu sebeple onun bu yaptıklarını hoş karşılıyorduk. Biz derken ben ve Erbakan’ı kastediyorum.

 

El-AZİZ - Sayın Karagülle, hem Asiltürk’ün bir MİT mensubu olarak partiye konulduğunu söylüyor; hem de samimi bir Müslüman, iyi insan, bizden karşı tarafa yalan haberler götürmeyen, Millî Görüş aleyhinde asla çalışmayan biri olduğunu belirtiyor! / Dış bir mihrak tarafından MİT mensubu olarak partiye sokulduğunu bildiğiniz insan hakkında bu kadar hüsnü niyet beslemek de neyin nesidir anlamak mümkün değil.

Süleyman KARAGÜLLE - Oğuzhan dış mihraklar tarafından değil Türk devleti tarafından görevli idi. Milli Görüşü böylece koruyordu. Sıradan istihbaratçılardan haber almıyordu.

 

El-AZİZ - Sayın Karagülle Asiltürk’ten ne yapmasını bekliyordu ki?

Süleyman KARAGÜLLE – Ben Asiltürk’ten bir şey beklemiyordum. Erabakan’ın dikkatli olması gerekirdi. Ben İzmir’de MİTin talimatlarına kulak vermezdim. Erbakan’ın yanında olsaydım, B. Arınç gibi ben de onu uyarırdım. O zaman yanında olmadığım için Erbakan’ın yaptıkları hakkında bir şey söylemiyorum. Kendi içtihadıdır. Hata etse de onun için doğru olan o idi.

 

El-AZİZ - Ben MİT ajanıyım diye açıklama yaparak bağırmasını mı?

Süleyman KARAGÜLLE – MİT’ten haber getirip götürdüğüne göre zaten bunu gizlemiyordu. CHP ile koalisyon MİT ve Oğuzhan aracılığı sağlandı, çok da iyi oldu.

 

El-AZİZ - Kaldı ki, ülkemizde düne kadar MİT’in kurum olarak İsrail ve MOSSAD’a angaje olduğunu bilmeyen yok. Yoksa MİT, Erbakan ve Mili Görüşün iyiliğini istediği için Asiltürk’ü tamamen samimi bir niyetle Milli Görüşe hizmet etsin diye mi aramıza gönderdi?

Süleyman KARAGÜLLE - MİT’in ne istediğini bilmiyorum ama ordu bizimle C. Halk Partisi’nin koalisyonunu istiyordu. Ordu daima yanımızda olmuştur. Sermeye kendisi yapıyor, orduya yüklüyordu. Erbakan ve Ben bunu bildiğimiz için biz daima orduya güven duyduk. Kıbrıs’ı onlarla fethettik.

 

El-AZİZ - Süleyman Karagülle, Asiltürk için “Kendi içtihatlarına göre doğru olanı yapmıştır” diyerek, Milli Görüş lideri Erbakan hakkında yaptığı “Davanın mallarını çocuklarının zimmetine geçirdi” iftira ve hezeyanlarını aklama gayreti içerisine girdiğinin farkında mı?

Süleyman KARAGÜLLE - Sermaye önleyemediği harekete katılır, aracılarla onu malen destekler. Sonunda onu tasfiye eder. Sermaye Erbakan’a Suud kanalı ile destek verdi. Şimdi tasfiye etmek istiyor. MİT de eski talimatları uyguluyor. Oğuzhan da onların emriyle meşru olmayan yolla Milli Görüş lideri oldu. Böyle bir makam ne şeriatta ne de kanunda vardır. O sırf Erbakan için konmuş bir kuruluştu. Artık görevi Saadet Partisi’ni baygın tutmaktır.

 

El-AZİZ - Madem Asiltürk içtihatlarında isabetli davranmıştır o takdirde Fatih Erbakan’a yapılan taciz, hakaret ve tahrikleri neden saygısızlık olarak niteliyorsunuz?

Süleyman KARAGÜLLE - Mesut Akgül Bey işin aslını anlamamış görünüyor. İçtihatta isabet etmemiştir. İçtihatta hata etmiştir. Onun için ben ona muhalifin. İçtihadına göre hareket ettiği için aduvvu değilim. Kendisinin indimde yeri yücedir. Ben kendisine değil içtihadına muhalifim. Ben benim içtihadımla amel ederim.

 

El-AZİZ - Fatih Erbakan’a yapılanlara “Fatih Erbakan’ı susturmaya çalışmak, konuşturmamak cinayettir.” Diyerek neden karşı çıkıyorsunuz?

Süleyman KARAGÜLLE - Her konu içtihat konusu değildir. Fatih Erbakan’a muhalefet içtihat sınırları dışındadır. Hata yapıyor, yetkisini aşıyor, onun için karşı çıkıyorum.

 

El-AZİZ - Çünkü bu uygulamaların altında içtihatlarında isabet ettiğini belirttiğiniz O. Asiltürk’ün imzası var.

Süleyman KARAGÜLLE - Çünkü siz İslâmiyet’in basit bir esasını bile bilmiyorsunuz. İçtihada göre hareket etme başkadır, içtihatta isabet etme başkadır. Oğuzhan’ın liderliği içtihat değil icma meselesidir. Kamalak’tan sonra ortaya çıktığı için onun liderliğini benimseyen tüm Saadetçiler dalalettedirler. Muaviye de bunun için haksızdır. Tüm müminleri uyarıyorum; Oğuzhan’ın yanında yer almasınlar. Bununla Oğuzhan’ın daha önce yaptığı iyi niyetli çalışmaları inkâr etmem. Liderlikten vazgeçerse bizim kardeşimizdir. O zaman beni de kabul ederlerse partide yer alırım.

 

El-AZİZ - Asiltürk samimi bir Müslüman ve iyi bir insan ise o zaman neden onun liderliğini kabul etmediğinizi belirtiyorsunuz?

Süleyman KARAGÜLLE - İyi insandır ama hata yapıyor, günah işliyor. Biz kişilere değil işlere ortak oluruz. Kur’an iyilikte yardımlaşın diyor, iyilerle yardımlaşın demiyor.

 

El-AZİZ - Süleyman Bey yazısında Bülent Arınç’ın her toplantıda Erbakan’a muhalefet ettiğini söyledikten sonra bize dönerek “Bülent Arınç’ın Saadet Partisine yeniden katılmasına neden karşı çıkıyorsunuz” şeklinde bir soru sorması son derece abesle iştigal.

Süleyman KARAGÜLLE - İsyan başkadır. Muhalefet başkadır. Muhalefet hakkı tavsiyedir. İsyan ise şirktir. Tabii siz Erbakan’ı hata yapmaz kabul ettiğiniz, Karagülle’yi de isabet etmez kabul ettiğiniz için Bülent Arınç’ın muhalefetini İslâmî kabul etmiyorsunuz. Muhalefet farzdır. Herkes kendi içtihadı ile amel edecektir. Bülent Arınç AK Parti’nin içinde yer almakla kendisini harcamıştır. Ben ona Adil Düzen partisini kuralım, parti içinde muhalefet yapma dedim. Devam edeceğim dedi. Sonra sermayenin dolaylı emrine uyarak başkanlığı A. Gül’e bıraktı. A. Gül de ordunun isteklerine uyarak Erdoğan’a bıraktı.

 

El-AZİZ – Erbakan düşmanlığı noktasında oldukça maharetli olduğunu yekinen bildiğimiz Arınç’ın Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi’nde ne işi var?

Süleyman KARAGÜLLE - Bülent Arınç’ta düşmanlık yoktur. Düşmanlık sizde var. Ben bana göre yanlış olduğunu gördüğüm her şeyi beyan ederim. Sahabeler bile Hazreti Muhammed’e muhalefet etmediler mi?  

 

El-AZİZ - Saadet Partisi Erbakan ve Milli Görüş düşmanları için bir yolgeçen hanı mı?

Süleyman KARAGÜLLE - Siz bizi düşman kabul ettiğiniz için size bırakıyoruz. Biz cephe savaşı yaparız, kardeşler arası tefrika yapmayız. Tefrikaya düşmemek için de uzak dururuz. Ama hak yoldaki yolculuğunuzu canı gönülden destekleriz. Biz sizi hak yolda olmak istediğiniz için seviyoruz; siz bizi sevmeseniz de biz sizi seviyoruz. Kur’an bize böyle söylüyor; tuhibbunehüm ve lâ yuhibbûneküm.

 

El-AZİZ - Karagülle yazısında “Oğuzhan’ın liderliği devam ettiği, Mustafa Kamalak da Oğuzhan’ın emrinde olduğu müddetçe o parti eriyip gider. Gücünüz varsa Mustafa Kamalak’ı Oğuzhan’ın esaretinden kurtarın” tespitini yaptığı için o zaman bizde kendisine şu soruyu soruyoruz: / El-aziz gazetesi olarak bizim bu hususta gösterdiğimiz gayret ve çaba ortadadır.

Süleyman KARAGÜLLE - Düşmanlıkla bir yere varamazsınız. Oğuzhan kardeşimizdir, dostumuzdur. Liderlik iddiası onu küfre ve şirke götürüyor. Uyarıyoruz. Asıl uyarılacak olan Mustafa Kamalak’tır. Mektup yazıyorum, cevap vermiyor; önertide bulunuyorum, susuyor! Bizim yapacağımız iş siyaset yerine ilim veya ekonomi yapmaktır. Ümidimizi kestiğimiz zaman Adil Düzen partisini kurmaktır, kimseye saldırmak değildir.

 

El-AZİZ - Siz bu hususta yani partiyi Asiltürk’ün vesayetinden kurtarmak konusunda ne yapıyorsunuz?

Süleyman KARAGÜLLE - Ölüleri diriltmek bizim elimizde değildir. Yazı yazmakla bir şey olmaz. Adil Düzen Partisi’ni kuralım. Seçimde onlarla ittifak edelim. Onları listelerin başına koyalım. Var mısınız? Partiyi Oğuzhan’ın emrinden ancak o zaman kurtarabiliriz.

 

El-AZİZ - Hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Süleyman KARAGÜLLE - Biz arkadaşlarla her gün Kur’an’a dayanarak günümüzün meselelerini çözmeye çalışıyoruz.

a) MU’CEMU’L-MÜFEHRES’i bilgisayara geçirdik... Sarfı bilgisayarlaştırdık… Nahvi bilgisayarlaştırdık... Bütün tefsir ve lügatleri koyduk... Çalışmaya devam ediyoruz...

b) “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”na Kur’an’dan deliller buluyor ve yerleştiriyoruz, yanlışlarımızı düzeltiyoruz...

c) Ortaklık muhasebesini uygulanacak hâle getiriyoruz...

d) Son olarak “ARAŞTIRMACI MÜÇTEHİT YETİŞME/YETİŞTİRME ORTAKLIĞI”nı kuruyoruz...

Bizim başkalarının yanlışlarını veya kötülüklerini düzeltme işimiz yoktur. Kendimiz doğru yol arıyoruz. İslâmiyet bâtılı gönderme dini/düzeni değildir, Hakkı getirme dini/düzenidir. Hak gelince bâtıl gider.

 

El-AZİZ - AKEVLER olarak Asiltürk’ün vesayetçi yönetimine karşı çalışma stratejiniz, plan ve programınız var mı?

Süleyman KARAGÜLLE – Akevler’in savaşacağı Asiltürk’ten önce pek çok şeyler ve kimseler vardır. En büyük düşmanımız cehalettir. Emin olunuz ki bugün insanlığın en büyük düşmanı Amerika’daki 200 sermayedardır. Ama onun on misli daha büyük düşmanımız var, o da cehalettir.

 

El-AZİZ - Dışarıdan başkalarına aklı vermek kolay da; başkalarına tavsiye ettiğini uygulamak inancımızda çok daha önemli bir konudur.

Süleyman KARAGÜLLE - Biz akıl vermiyoruz. Kırk yılda yetiştirdiğimiz ağacın bu durumda olmasından üzüntü duyuyoruz. Bizden fetva soranlar için beyanda bulunuyoruz. Yoksa Asiltürk’ün emrine giren Kamalak’tan bana ne, Saadet’ten bana ne, irtidat edenlerin peşinden mi koşacağım? Bana göre Saadetçiler Adil Düzen’den vazgeçince, onda çalışmaktan vazgeçince, Adil Düzen çalışanlarını dışlayınca irtidat etmişlerdir. Erbakan da on sene fetret devrini geçirdi, sonra tekrar Adil Düzen’e döndü. Fatih Erbakan hâlâ uzaklarda dolaşıyor. Ben onun için zaman mı harcayacağım? Babası bizimle yıllarca çalıştı, Adil Düzen öyle meydana geldi. Fatih’le görüştürmek isteyen arkadaşların baskısı ile beni bir saat kadar dinledi. Ben 85 yaşındayım. Kur’an’ı ne zaman okumayı öğrendiğimi hatırlamıyorum, o zamandan beri Kur’an üzerinde çalışıyorum. Ben Fatih’e karşı değilim ama Fatih benim başkanımdır demedim.

 

El-AZİZ - AK Parti ile ilgili değerlendirmelerine gelince Süleyman Karagülle’ye naçizane tavsiyemiz, El-aziz gazetesini takip ederek okuması ve anlamaya çalışmasıdır.

Süleyman KARAGÜLLE - “Tavsiye” değil “tevasav” vardır. Biz sizinle birr ve takvada beraber olmaya her zaman hazırız. Siz birr ve takvada bizimle beraber olmaya var mısınız? Öneriyorum:

Bir haftalık bir zaman ayıralım, çekilelim, bir yerde çalışıp ortak program hazırlayalım. Önce bizim yaptıklarımızda birr ve takva olmayan varsa, hakemlere gidelim, hakemler hükmederse bırakmaya hazırız. Sizinki için de biz aynı şeyi yapacağız. Ondan sonra bizim birr ve takvanıza siz katılın, sizin birr ve takvanıza biz katılalım. Katkınız kadar katkınızı isteriz. Ama siz katılamazsınız, çünkü bana göre siz bağımsız değilsiniz. Kamalak hastalığına duçarsınız. Oğuzhan’ınızı ise bilmiyorum.

http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/1135/SonEk/10053/Suleyman-Karagulle/Mesut-Akgul-El-Aziz-2