KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-489/ADİL DÜZEN DERSLERİ-319 İstanbul, 20 Aralık 2008
YİNE İŞSİZLİK MESELESİ VE ÇÖZÜMÜ
Herkes karnını bir şekilde doyurmaktadır. Bunun için ortalama 2000 ile 4000 kalori almaktadır. Karın doyurmak için alınan ucuz besinler daha sağlıklıdır. Mesela baklava yerine domates daha sağlıklıdır ve çok ucuzdur. Dolayısıyla burada zenginlerle fakirler arasında bir adaletsizlik söz konusu değildir. Yoksullar ise karınlarını zor doyururlar ama onlarda şeker hastalığı yoktur.
İnsanların yaptığı ikinci iş de çalışmadır, üretmedir, üretimdir. İnsanlar ya yapıcı olurlar, ya da yıkıcı olurlar. Mesela tütün eken insanlığı zehirlemektedir, patates eken ise insanlığı beslemektedir. O halde bizim yapacağımız iş önce insanları zararlı işler yapmaktan uzak tutmaktır. Bir başka konu da işsiz bırakmamadır. Çünkü insan boş kaldıkça yalnız kendisine değil, aynı zamanda insanlığa da zararlı olmaktadır. Çünkü çalışmayan da yemektedir, yani üretmemekte ama tüketmektedir. Çalışıp üretmediğine göre, o zaman başkalarının hakkını yemektedir demektir.
Bu durumda demek ki bir devletin yapacağı iki işi vardır:
Birincisi, vatandaşlarının zararlı işler yapmalarını önlemek,
İkincisi ve diğeri de kimseyi işsiz bırakmamaktır.
Ondan sonra diyelim ki Yahudilerin dediği oldu, tüm dünya tek devlet oldu ve dünyayı onlar idare ediyor. Eğer insanlar zararlı iş yapmıyorsa, boşta kalmıyor üretime herkes katılıyorsa, Amerika’daki iki yüz Yahudi iki yüz kişilik yer ve de durumları bizimkinden farklı olmaz.
O halde biz ekonomide sorunlar çözülmüş müdür, değil midir, ona bakarız. İşsizlik var mıdır, yok mudur, ona bakarız. Herkesin karnı doyuyor mu, doymuyor mu, ona bakarız.
Bugün yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada zararlı işler yapılıyor.
Terör olayları zarardır... Anarşi zarardır... Haksız savaşlar zarardır...
Bütün bunların yanında ve hepsinden daha önemlisi, her yerde işsizlik olmaktadır. Sermaye bu işi başaramıyor. Biz onun için onlara muhalifiz, yoksa biz kendi işimize bakarız. Neden onlarla uğraşalım. Ne halleri varsa görsünler der geçeriz.
1969 yılında bağımsız adaylığımızı koyduğumuzda anlattığımız tek şey vardı:
FAİZ EKONOMİYİ ÇÖKERTMEKTEDİR…
Çare ve çözüm de:
ÜRETİMDİR, FAİZSİZ KREDİLEŞMEDİR...
Bunlar Mehmed Şevket Eygi’nin o zamanki Bugün gazetesinde yayımlandı.
Sonra Tek Yol dergisini çıkardık, orada da daha geniş detaylarıyla yer aldı.
Necmettin Erbakan “Adil Düzen’de, Adil Ekonomik Düzen’de anlattı.
Süleyman Karagülle ve çalışma arkadaşları Faizsizlik kitabını yazdı.
Bir devlet işsizliği çok kolay ve hemen önleyebilir.
Bunları kırk yıldır anlatıyoruz.
Tekrar edelim.
Bir patron hizmetçisinden şikayet ediyor, ‘Hizmetçim her gün benden para istiyor’ diyormuş. Arkadaşı sormuş; ‘Hizmetçi verdiğin parayı ne yapıyor?’ demiş. ‘Hiç vermiyorum ki ne yaptığını bileyim!’ diye cevap vermiş.
Biz kırk senedir aynı şeyleri söylüyoruz ama hiç duyan oldu mu?
Her şeye rağmen söylemeye devam edeceğiz.
- İşçilere faizsiz kredi verilecek. Ama bu faizsiz kredi onların eline verilmeyecek. ‘Git önce bir işverenin yanında çalış, sonra gel parayı al.’ İşletme borçlu olsun.
- İşletme ham madde satın alacak, parasını devlet ödeyecek. Sonra mal satılınca devlet alacağını tahsil edecektir.
- Faiz fiyatları durmadan artırmaktadır. Faizsiz sistemde ise fiyatlar zamanla artmaz. Dolayısıyla ürün üretilecek, böylece mallar stok edilecek, pahalılık olmayacaktır. İşletmeler işçi arayacaklar, sermaye aramayacaklar.
- Krediler icrasız olacaktır. Sadece ürün ortak ambarlara konacak ve satıldıkça bedeli bölüşülecektir. Kamu kredisini itfa edecektir.
Bu sistemde neler olur?
- Bu sistemde tam istihdam sağlanır.
- Üretim serbest piyasa üzerinden işler.
- Sermaye sömürüsü ortadan kalkar, sermaye hizmeti ortaya çıkar.
- Diğer bütün sorunlar çözülmüş olur. Enflasyon olmaz, açık bütçe olmaz, dış borç olmaz, işsizlik olmaz, açlık olmaz.
Bize itiraz ediliyor...
Yakında belediye seçimi var. Bir belediyeyi Akevler Adil Düzen Ekibi’ne versinler. Sorunların nasıl çözüldüğünü görsünler.
Şunu da hatırlatmak isterim ki, sizden para istemeyeceğiz. Biz bunu belediye imkanları ile çözeceğiz. Hattâ belediye bütçesine de dokunmayacağız. Halkımız bu sorunları birlikte çözecektir.
Nasıl çözecektir?
Tüm halka bize günde saat çalışmasını ve parasını şimdilik istememesini önereceğiz. İşletmelere gidecekler, çalışacaklar, bedellerini dört ay sonra alacaklar. Üreticilerden de ham madde vermelerini isteyeceğiz, onlar da paralarını dört ay sonra alacaklar. Böylece dört aylık üretim olacaktır.
İstanbul’da 6 milyon işçi var. Günde iki saat, ayda 60*6=360 milyon saat eder. Dört ayda bir buçuk milyon saat eder. 2 milyar kadar bir malımız olmuş olur. İşte bu para ile işletmelerde çalışan işçilere kredi açmış oluruz. Kredi almak isteyen bu parayı şimdi çekmekten vazgeçer. Böylece sistemi kurmuş oluruz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92