KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-449/ ADİL DÜZEN DERSLERİ-279İstanbul, 08 Mart 2008
ÜMRANİYE SEMİNERLERİ - 3 Cuma, 29.02.2008
HALK İŞLETMELERİ VE İLKELER
Batı düzeninde “gelişmiş ekonomi” demek, “tekelleşmiş ekonomi” demektir; “gelişmiş ekonomi” demek, “sabit giderleri olan ekonomi” demektir. Sabit giderlerin karşılanması için işletmelerin büyük işletme olması gerekir. Küçük işetmeler sabit giderleri karşılayamazlar. Ayrıca işletmenin markalaşması ve her yerde teşkilatının olması gerekir. Sermaye ne kadar büyükse maliyet o kadar düşmektedir. Sonunda diğer firmalar elenmekte ve tekel oluşmaktadır. Bu aynı zamanda halk için yararlı olmaktadır. Halk işçi olabilmekte ve ucuz bir şekilde mal almaktadır. Adam Smith tarafından savunulan bu görüşlere karşı çıkılmış, bunun ancak devlet tekeli olması hâlinde geçekleşeceği belirtilmiş, böylece Marksizm ortaya çıkmıştır.
Adil (Ekonomik) Düzen ise buna karşı çıkmış, tekel ekonomilerin sömürü düzeni olduğunu, kendi kendilerini yıkacağını ortaya koymuş ve “halk ekonomisi sistemini” getirmiştir. Halk ekonomisi sisteminde Genel Hizmet girdileri ile büyük sermayenin yaptıklarının da yapılacağı görüşünü savunmuştur. Uygulamalarda bulunmuş, Anadolu Holdingleri ile bu görüşteki isabetini ortaya koymuştur. Bazı eksiklikleri nedeniyle siyasi darbeler sonucu “halk ekonomisi” çökertilmek istenmiş ise de başarılamamıştır.
“Halk ekonomisi” demek, bankadan faizle alınan para ile değil de, halkın ortak olması ile işletmenin kurulmasıdır. Bunun ilk uygulaması Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın önderliğinde Gümüş Motor’la olmuştur. Halk ekonomisinin teorik ve pratik olarak uygulama yapıp hâlen yaşayan girişim Akevler Kooperatifi olmuştur.
Halk ekonomisine devlet eliyle geçilememektedir. Çünkü iktidarda olanlar ya bunu uygulamaktan vazgeçiyorlar, ya da bir yıl içinde iktidardan indiriliyorlar. Halk ekonomisinin zaferi ancak halk girişimciliği ile başarılacaktır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler kendi kendilerini idare eder hâle geldikleri zaman tekel ekonomi kendiliğinden kalkacaktır. Bunun için halk ekonomisi girişimlerinin uygulaması gereken ilkeler vardır.
1) Halk işletmeleri kurulurken küçükten başlanmalıdır. İşletme kendisi büyümeli, zamanla büyük olmalıdır. Baştan büyük işletme kurulmamalı, ancak büyümeye müsait işletme kurulmalıdır. Örnek olarak biz önce Yenibosna’da küçük bir marketi Adil Düzene göre işleteceğiz. Sonra İstanbul’da 2000 markete çıkaracağız. Sonra Anadolu’da 100 000 adet küçük marketler kurulacak. Sonra dünyada 1000 bölge marketleri kurulacak. Ne zaman? Onu biz bilemeyiz. Halkın göstereceği teveccühle bunlar olacaktır.
2) Halk işletmelerinde ikinci ilke ise kendi imkanlarının oluşmasıdır. Ortaklıklar kurulacak. Ortakların küçük katkıları ile bir güç oluşturacaklar. Bu güçle kurulup genişleyecek, bir yerden faizsiz de olsa kredi almayacaklardır. Büyük sermayenin iştirakini de istemeyeceklerdir. Kendi yağları ile kavrulacak, ortaklar çoğalacak ve halk iştirakleri artarak büyüyeceklerdir.
3) Halk işletmelerinin dördüncü ilkesi ise sebattır. Bir işe başlandığında çeşitli zorluklarla karşılaşılır, inişli çıkışlı durumlar olur. Onun girişimcisi hiçbir zaman ümidini kaybetmeyecek, sebat edecektir. Bizim Akevler Kooperatifimiz hâlen durmaktadır. Tasfiyesi düşünülmemektedir. Ayrıca İstanbul’da giriştiğimiz ahşap evler ve marketçilik teşebbüslerinden vazgeçmiş değiliz. Çocuklarınız bunlara sahip çıkarlarsa başarıya ulaşırız.
4) Halk işletmelerinde dördüncü ilke ise küçük işetmelerin bağımsız kalarak entegre olmalarıdır. Her işletme kendisi ayrı bir işletme olacak, ancak diğer işletmelerle birlikte onlarla uyumlu çalışacaktır. Bunu başardığımızda artık tekel sermayeyi devre dışı bırakmışız demektir.
Bu uyumun sağlanması için neler yapmalıyız?
a) Her şeyden önce ortak muhasebemizi kurmalıyız. İşletmeler ve ortakları için hesaplar açılacak ve bu ortak hesaplarda işletmeler arası aktarmalar işlenecektir. Bilgisayarın tuşuna bastığımızda işletmeler birliğinin ve ortaklarının hesapları hemen çıkacaktır. Herkes borcunu, alacağını, nerelerde ne malların bulunduğunu, kimlerle ne anlaşmalar yaptığını ve taşınmazların kimlerin elinde olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Ortak muhasebe işletmeler arasında beraberliği sağlar.
b) Aramızdaki sorunları hakemler yoluyla çözmeliyiz. Hakemler kurulumuz olacaktır. Ortaklara hakemleri seçtirmeliyiz. Ondan sonra davacı bir hakemi, davalı başka bir hakemi seçecek, o iki hakem baş hakemi seçecek ve bunların kararları kesin olacaktır. Bunların verdiği kararlara uymayanları ortaklıklarımızdan çıkarmalıyız, işletmelerimizle hiçbir iş yapamamalıdırlar.
c) Dayanışma ortaklıkları kurmalıyız. Bu aidatsız sigorta demektir. Birimize beklenmedik bir âfet gelirse bunu beraber karşılamalıyız. Birbirimize kefil olmalıyız. Kişiye garantili ehliyet vermeliyiz. Aidatsız sigortalı olmalıyız.
d) İşletme senetleri çıkararak aramızdaki ekonomik ilişkileri dışarıya karşı bağımsız hâle getirmeliyiz. Biz İstanbul’da yüz ortaklı bir ortaklık kuruyoruz. Herkes ayda 100’er YTL verecek ve 40 gram altınla ortak olacaktır. Dergi, market, ahşap ev ve dinlenme yerleri teşebbüslerinde bulunacağız. Bu hususta Ümraniye’de Anadolu Gençlik Derneği Ümraniye Şubesi binasında her Cuma günü saat 19.00’da bu konuları konuşuyoruz...
İŞLETME NASIL OLMALIDIR?
1- İşletme küçükten kurulmalıdır.
a) Her işin acemiliği vardır. Acemilikleri kısa zamanda giderirsiniz.
b) Her iş bir çevrede yapılır. Çevre edinmek için zamana ihtiyacınız vardır.
c) İş yapacak elemanlar arasında uyum sağlanmalıdır. Bu zamanla mümkün olur.
d) İlk dönemi en az zararla kapatır ve kâra geçersiniz.
2- Kendi imkanlarınızla işe başlamalısınız.
a) Bir yerden kredi alarak işe başlamamalısınız; kredi almamalısınız.
b) Büyük sermayenin sermayesi ile işe başlamamalısınız; almamalısınız.
c) Başkasına değil kendinize güvenerek işe başlamalısınız.
d) Başlangıçta işletmeden geçinmeyi düşünmemelisiniz.
3) Yaptığınız işte sebat etmelisiniz.
a) Dünyada kârlı olmayan iş yoktur. Kârlı olmazsa kimse o işi yapmaz.
b) Her işin kriz dönemleri vardır. Zarar kârın kardeşidir. Sebat edersek krizi mutlaka atlatırsınız.
c) Kriz sebat edenler için kârlıdır. Dayanabildiniz mi piyasa açılınca siz rakipsiz olursunuz.
d) Sebat ettiğiniz işte çevre edinirsiniz, bilgi sahibi olursunuz, ekipleşirsiniz. Zararınız yeni iş kurma kadar olmaz.
4) Diğer işletmelerle uyumlu hâle gelmelisiniz.
a) ORTAK MUHASEBE SİSTEMİNİ kurmalısınız.
b) HAKEMLİK SİSTEMİNİ kurmalısınız.
c) DAYANIŞMA ORTAKLIKLARINI kurmalısınız.
d) İŞLETME SENEDİ çıkarmalısınız.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92
ÜMRANİYE SEMİNERLERİ - 2 Cuma, 22.02.2008
- Kooperatif kasaya dört çeşit belge bırakır; makbuz, işletme senedi, mal senedi ve sipariş senedi. Kasa bunları satar.
- Ortaklar kasaya para yatırarak isteyen “ortaklık senedi”ni alır, isteyen “makbuz” alır, isteyen “senet” alır, isteyen de “sipariş senedi”ni alır.
- Makbuz alanlar sonra kasaya giderek onunla paralarını çekerler. Kullandırdıkları para kadar parayı kullanma hakkını kazanırlar.
- Ortaklık senedi alanlar, sermaye ortağı olarak tenzilatı istihkak ederler. Şöyle ki, o gün rafta ve ambarda bulunan “mal” ve kasada ve bankada bulunan “nakit” günlük sermayeyi oluşturur. Borç ve alacaklar hesaba katılmaz. Taşınmazlar ve satılmayan mallar hesaba katılmaz. O gün satılan sermaye payına da “günlük kazanç” denir. Bundan cari masraflar düşüldükten sonra kalan miktar sermayeye bölünerek birim sermayeye düşen o günkü “tenzilat payı” elde edilir.
- Senet alanlar işetmeye giderek mamul mal alırlar.
- İsteyen de sipariş senedini alır. Sonra işletmeye giderek sipariş ettiği malı alır.
Sipariş senedinin parasını tüccarlar alırlar ve sipariş edilen malı teslim ederler.
- Kooperatif tüccara işletme senedini kredi olarak açar. Tüccar bankaya giderek işletme senedi kredisi karşılığı parayı çeker ve bununla mal satın alır. Malı işletmeye teslim ederek kredisini kapatır.
- İşletme satın alırken mal verdiği senetten daha çoğunu alır. Böylece işletmeye daha çok mal girer. Kooperatif o mallara karşılık olan senetleri müstahaklara dağıtır.
- İşletmede çalışanların çalışma payı.
- Sermaye tenzilat payı. Bununla işletmenin günlük giderleri de karşılanır.
- İletmedeki tesislerin kira payı.
- Kooperatifin genel hizmet payı.
Ekonomide şu sorunlarla karşılaşırsınız:
- İşletmede hareket eden tüm malların standartları belli olmalıdır. Bunların hangi yerde bulunacağı tesbit edilmelidir.
- İşletmedeki tüm anlaşmaların tip sözleşmeleri belli olmalıdır. Bu sözleşmelere göre muamele yapanların hareketleri muhasebeye geçmelidir.
- Fiyat, ücret, kira ve genel hizmet payları günlük olarak kesin bilinmelidir.
- Bütün bunlar serbest arz ve talep kanunlarına göre pazarlık veya bilgisayar hesapları ile sabit olmalıdır. Asla müdahale edilmemelidir.
Bunu sağlayan mekanizmaya “Adil Düzen İşletmesi” diyoruz.
Şimdi bir işletmenin paylaşım düzenini anlatmaya çalışalım.
- Fiyatlar işletme senedi cinsinden oluşacağı için dışarıdaki dalgalanmalar içteki dalgalanmalara etki etmez.
- Bir malın fiyatını kolayca yükseltip diğer malları kolayca ucuzlatabiliriz. Bir malın fiyatını kolayca düşürüp diğer mallarla sübvansiyon yapabiliriz.
- Sermaye payı ile satılmayan mallar kendiliğinden ucuzlar ve satılır hâle gelir.
- Tüm giderler işletme senedi cinsinden ödendiği için işletme senedinin pahalanması ile herkes kâr etmiş olur, işletme senedinin ucuzlaması ile herkes zarar etmiş olur. Böylece herkes ortaklığın kâr ve zararına katılmış olur.
- İşletme senedine “sermaye tenzilat payı” yükleneceği için ay başında bize maaşlarını yatıracaklardır. Böylece kasamızda para birikecektir. Bu biriken para artık işletmenin sermayesi olacaktır. Baştan kurucu olarak yatıran kimseler paralarını çekeceklerdir. İşletme sermayesiz çalışacaktır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE Yayına Hazırlayan: REŞAT NURİ EROL