Sayın Ahmet bey, ortada bir iktidar var ve bu iktidarın yaklaşık 15 yıllık bir icraatı var...tabi ki de muhalefet yanlışları gösterecek, uyarısını yapacak...

Ne sizin beyan ettiğiniz gibi bu işi yumuşak, kardeşlerimizi uyaralım şeklinde olmaz. Ne de edep sınırlarını aşıp eleştiri yapacağım diye işi mecrasından çıkarıp belden aşağı hareketlere, saldırılara getirmekte olmaz...işin ırbını iyi ayarlamak Müslümana yakışandır..Ak parti içinde de sasğa sola salya akıtan az fanatik bir grup yok değil bunu da belirtmekte yarar var. En ufak eleştiriyi vatan hainliği olarak görenlerde az değil. Ha bunun yanında çok efendi olanlarda var. Yani üstadım;

FERDİ OLARAK HER CAMİADA DENSİZLER VARDIR LAKİN BUNU GENELE YAYMAK DOĞRU DEĞİLDİR..SAADET PARTİSİ BİR MUHALEFET PARTİSİDİR..MUHALEFETLİĞİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR...saygılar/sevgiler

Sayın Güveloğlu bey kardeşim,

Yazımda iki konu üzerinde durdum. 

Birincisi Sayın Asiltürk'e yazılan mektup. Bu mektupta Yüksek İstişare Kurulu üye sayısı Erbakan hocamız döneminde 8 iken, sayın Asiltürk tarafından 6 Mart 2011'de 12'ye çıkarıldığı ve sayın Asiltürk'ün kendisini YİK başkanı seçtirdiği gibi, emirlik vazifesini de aldığı, dile getirilmiş, sayın Asiltürk'ün kendisine biat edilmesini istediği belirtilmiştir. 

Mektubu İmzalayan büyüklerim : Recai Kutan, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Şevket Kazan ve Temel Karamollaoğlu, sayın Asiltürk'ten yaptığı bu yanlışlardan dönmesini istemişlerdir. Fakat hiç bir şey değişmemiştir. 

Yaşım 51, 2002'ye kadar Erbakan hocamıza, 2002'den bu yana oyumu Sayın Erdoğan'a veriyorum. Saadet Partisini, söylediklerini ve Milli Gazeteyi önemsiyorum, takip ediyorum. Bazı SP li kardeşlerimizin Ak Partiye oy verdiğimiz için bizi tekfir etmelerine, münafıka varan ithamlarına muhatap olup tartıştığım için, onlara kızıp MG aboneliğimi bir kaç defa iptal ettim. Kudüs ile ilgili konu gündeme geldiğinde yeniden Milli Gazeteye abone oldum. 

Sevgili Güveloğlu kardeşim,

İkinci konu,

Elbette Saadet Partisi de muhalefet partisidir, iktidarın yanlışlarında uyaracaktır. Gerek Ak Partili gerekse Saadet Partili bir kısım seçmen, kardeşliği yıkacak şekilde, tekfir derecesinde ithamlarda bulunmaktadırlar. Saadet Partili teşkilatta görevli bir kardeşimiz, Ak Partiye destek veren herkes münafıktır, diyebiliyor. Bir ilçe başkanı, Akit gazetesi, siyonistlerin gazetesidir, diyebiliyor. Parti yönetiminin bunları eğitmesi, özellikle teşkilatta görevli ve yönetici konumunda olanların eğitilmesi gerekmez mi? Bu tür söylemler ile tebliğ yapıyoruz, zannedenler, bizi dahada partiden soğutmakta, uzaklaştırmakta ve ayrıştırmaktadır. 

Bu tür söylemler iki parti tabanı arasında da olmakla birlikte, ÖNCE AHLAK VE MANEVİYATI savunuyoruz, diyenlere hiç yakışmıyor. Bu yüzden SP li bir kısım seçmenin bu tür konuşmalar yapmasını, bilhassa teşkilatta görevli olanların yapmasını hiç doğru bulmuyorum. Kardeşlik bu değil. Ak Partiye oy verirsem Cehennemlik, Saadet Partisine oy verirsem, Cennetliğim. Bunlar söylenebiliyor maalesef. 

''Siyonist uşakları, siyonist, yahudi, kafir ve münafık'' gibi ithamlar bu bir kısım seçmen arasında söylenebiliyor. Ayrıştırmacı söylemler kardeşliği zedeliyor, öldürüyor, kin, nefret ve buğzu artırıyor. 

Ak Parti olsun, Saadet Partisi olsun bu şekilde konuşan seçmeni eğitebilmeli, bunun yanlışlığını parti tabanlarına anlatabilmelidir. 

Milli Gazete sitesinde Nihat Genç ne diyor, ''HİÇ UTANMIYOR MUSUNUZ, SİZİN ERBAKAN HOCAYI ANACAK YÜZÜNÜZ MÜ VAR? diyerek yazı yazıyor. Erbakan hocamızın Ak Partiye, ''SİYONİST UŞAKLARI'' dediğini yazıyor. Halbu ki, aynı Erbakan hocamız, ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK VAZİFEMİZ'' diyordu. 

Erbakan hocamızın Allah dostu bir lider olduğunu biliyoruz. ''SİYONİST UŞAKLARI''sözünü dilden, ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK VAZİFEMİZ'' sözünü gönülden söylemiştir'' Yazarı da ayrıştırır sa geriye kim kalır? 

Kıymetli kardeşim Güveloğlu, bu konuları önemsiyorum. Bu yüzden uzatmış olabilirim, hakkınızı helal ediniz, selamlar. 

Ak Parti kurulurken, bir müddet onların dediğini yaparız, sonra gereğini yaparız, denilerek kuruldu. Ve gereği yapılmaya başlandı. Güçlü devlet olma yolunda ilerlemeler sağlandı, sağlanmaya devam ediliyor. Yukarıdaki mektubu sorunuz sayın Temel Karamollaoğlu hocamıza, gereği yapılabilmiş mi? Bugün emir hâlâ sayın Asiltürk mü? Milli Görüş SP tekelinde mi? Önce Ahlak ve Maneviyat ilkesini savunmak için illa SP ne mi oy vermem gerekiyor? Meclise girmek gibi düşüncesi olmayan partiye niye oy vereyim? Bu SP, Erbakan hocamızın partisi değil. Sadece sayın Asiltürk'ün dediği oluyor. Sayın Kamalak hoca, ''ELLERİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYACAĞIZ.'' diyordu, o da olmadı.

Erbakan hocamız, meclise girilmesine önem veriyordu, bugün SP meclise girilmemesine önem veriyor. Erbakan hocamız, Allah dostları ile istişareye önem veriyordu, bugün ise tekrar edeyim sadece Asiltürk ne derse o oluyor.

Size göre SP ye oy verirsen Milli Görüşçüsün, Ak Partiye oy verirsen Milli Görüşçü değilsin. 

Kendimi kandırıyorsam, bu yazdıklarımın yanlışlığını ispat etmeniz gerekiyor, o zaman size hak vereyim, kendimi kandırmışım, diyeyim msezai kardeşim. Selamlar.