Aslında bu yazının başlığı HASBİHAL olacaktı. Evvela nefsimle, sonra kardeşlerimizle hasbihal niyetiyle yazmaya gayret edecektim. Şunu da ifade edeyim, bugüne kadar burada yazdıklarımız asla makale yazısı iddiasında değildir, belki deneme yazısı olabilir. Nefsim makale yazacak bilgi ve tecrübeye sahip değilim.
Yine de, Akevler'den Allah razı olsun. Biz talep ettik yazmayı, düşüncelerimizi paylaşma imkanını bu şekilde bulmuş olduk.
Bu yazımızda belki bir kaç konuya değineceğiz fakat öncelikle, Müslüman Müslümanı incitmemeli, konusuna değinmek istiyorum. ''MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR.'', ''MÜSLÜMAN ZARAR VERİCİ DEĞİLDİR.'', ''MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN DERDİYLE DERTLENİR.'', ''MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI İNCİTMEZ.'' Kur'an ve sünnetten alınan bu vb düsturlar bize İslamı yaşantımız ve ahlakımız yönünde örnek olmakta, kardeşliğimizi hatırlatmakta ve yol göstermektedir.
Peygamber efendimiz: ''Hiç kimse ibadeti ile Cennete giremez.'', Siz de mi ya Resulallah? diye sorulduğunda: ''Evet ben de. Fakat beni Allah'ın rahmeti kuşatmıştır.'' buyurdular. Allah CC: ''HABİBİM SEN ŞÜPHESİZ YÜCE BİR AHLAK ÜZERİNDESİN.'' buyuruyor. Buradan bizim anlayacağımız, ibadetin yanında Peygamber efendimizin ahlakını yaşamaya çalışmamız gerektiğidir. Allah'ın rahmeti olmadan Cennete girilemeyeceğine göre, bu rahmete hak kazanabilmek için ahlakımızı da güzelleştirmeye gayret etmeliyiz. Kamil mümin olmak için çalışmalıyız.
Peygamber efendimiz hayatı boyunca hiç kimseyi incitmemiştir. Peygamber efendimizin örnek hayatından bir örnek yaşantısı da bu değil midir?
''İNCİNME-İNCİTME, KIRMA-KIRILMA.'' Abdurrahim Reyhan hz.
''KİM GÖNÜL YIKARSA, BU KILDIĞI NAMAZ DEĞİL. YETMİŞ İKİ MİLLET DAHİ, ELİN YÜZÜN YUMAZ DEĞİL.'' Yunus Emre hz.
Bu konuda çok Kelam-ı Kibar/Allah dostlarının sözleri var. Biz bu ahlakı yaşamaya gayret etmek yerine, gereksiz konularda bile birbirimizi kırıyoruz, incitiyoruz. Daha çok kesin olarak bilmediğimiz konularda ve siyasi konularda Beyti Celil'i incitiyoruz. Halil'in beyti Kabe, Celilin beyti kalb/gönül, bunu bildiğimiz halde incitiyoruz.
Mesela, bir yazar ağabeyimiz: ''DİN BÜYÜKLERİNİ İLAH EDİNENLER.'' sözünü her defasında yazılarında dile getiriyor. Hak tarikatlarda müritler, mürşitlerini çok severler, sohbetlerini, nasihatlarını dinlerler. Allah ve Rasulü ne emrettiyse onu müritlerine hatırlatan mürşitlerinin emrini dinleyip, yaşantılarına çeki düzen vererek kamil mümin olmak isteyenleri itham ederek incitmiyor mu, sayın yazarın bu sözü.
Bu sözü okuyup, tarikat düşmanlığı yapan yorumları gören ehli tarik kardeşlerimiz de inciniyorlar.
Peygamber efendimizi canından çok sevmek, İMANI KAMİL olmak için gerekli olduğuna göre. Haşa, ashap da Peygamber efendimizi Rab edinmiştir, denilebilir mi?
1993'ten bu yana bazı Allah dostlarını ve ehli tarik Müslümanları tanımak nasip oldu. Bugüne kadar bir kişinin bile şeyhine/mürşidine/meşayihine taptığını, Rab edindiğini duymadım.
Aksine, nefsinin her dediğini yapan nefisperest, dünyaperest insanları da gördüm. Bunlar nefislerini ilah/Rab, dünya malını/makamını/şöhretini ilah edinirlerken, biz onlara yine kin tutmuyoruz, hidayetleri için dua ediyoruz. Fakat bazı Müslüman ve ilmi olan yazar ağabeylerimiz ''DİN BÜYÜKLERİNİ İLAH/RAB EDİNENLER.'' diye yazarak EHL-İ DİLİ incitiyorlar. Dediğim gibi nefisperest-dünyaperest insanlara sözünüz yok mu?
Eğer yine de yazarın dediği gibi şeyhine tapan varsa şüphesiz şirke girer. Şeriat den, tarikattan uzaktır.
''Şeriatsız tarikat zındıklıktır. Şeriatten kıl payı eksikliği olan mürşit, gökte uçsa yine itibar etmeyiniz.'' Abdurrahim Reyhan hz.
Müslümanlar çoğunlukla Kur'an'ı sadece sevap için okuyorlar. Anlamak ve yaşamak için okuyanlar azdan az. Kur'an'ı anlamak ve yaşamak için okuyanlar, Kur'an'daki Allah dostları ile ilgili ayetleri (Yunus 62-63-64, Tevbe 119 vb. bir çok ayeti) okumuşlardır. Allah dostu Hızır as ile Allah'ın peygamberi Musa as'ın kıssalarını okumuşlardır. Musa as'a vahiyle Tevrat inmiştir, Hızır as ise vahiy inmemiş, Allah ilham yolu ile Hızır as'a bilgiler vermiştir, o anda Musa as'ın bu ilimden haberi olmamış, Hızır as'a itiraz etmiştir.
Allah dostlarının kıymeti anlaşılması dileğiyle ayet ve hadis eklemek istiyorum. Şüphesiz Kur'an'ı anlamak için okuyanlar konu ile ilgili diğer ayetleri de okuyacaklardır. Konu ile ilgili daha çok hadis okumak isteyen kardeşlerimiz yine sahih hadis kitaplarında bulabilirler.
Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın velîleri için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. Yûnus 62
Ey o bütün iyman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun. Tevbe 119
"Benim veli kuluma düşmanlık edene ben harp ilan ederim. Kulum Bana, üzerine farz kıldığım şeylerden daha sevimli hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum farzlardan sonra nafilelerle yaklaşmaya devam ederse ben onu severim. Ben onu sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, düşünen aklı ve konuşan dili olurum." (Buhari Rikak 38)
Kudsi hadis
Benim ümmetimin velileri, Ben-i İsrail peygamberleri derecesindedir. Hadis-i şerif
Her asırda benim ümmetimden sabikun (önde gelenler) vardır ki, bunlara büdela ve sıddıkun ıtlak olunur (söylenir). Haklarındaki inayet ve merhameti ilahiye o kadar boldur ki, sizler o sayede yer ve içersiniz. Yer yüzü halkı için vukuu tasavvur olunan bela ve musibetler onlarla kaldırılır. Hadis-i Şerif
''EVLİYAULLAH O KİMSELERDİR Kİ, GÖRÜLDÜKLERİ ZAMAN ALLAH HATIRLANIR.'' HADİS-İ ŞERİF (NESAİ)
Bir de siyasi konularda Müslümanın Müslümanı incitmesi var. Herkesin çevre, yetişme tarzı,yaşam tarzı, bilgi, görgü ve siyasi beklentileri farklı olabilmektedir. Siyasi görüşleri de farklı olabilmektedir. Herkes kendi görüşünü doğru kabul edebilir. Fakat tartışma ortamında birbirlerine hakaret, itham ve tekfirler asla doğru değildir.
Bazı Saadet Partili tabanın hatta bazı teşkilat mensuplarının eleştiride ileri giderek eli kanlı, siyonist, Yahudi, Kafir, münafık ithamları hiç doğru olmamıştır. Ak Partiliden SPne karşı hakaret varsa elbette o da doğru değildir. Bu davranışlar Müslümanın Müslümanı incitmesine, kardeşliğin bozulmasına hatta birbirine karşı nefrete yol açar. Saadet Partisi teşkilatlarını ve tabanını bu konuda eğitmeli. Türkiye’deki Müslümanların birliğini sağlayamadan İslam Birliğini sağlayacakları iddiasında bulunmamalı.
Herkes niyeti doğrultusunda oyunu kullanmalı, yanlışta gördüğü kardeşinin hidayeti için dua etmelidir. Takdir, sonuç Allah'ındır. Uzayı, tüm kainatı, dünyayı idare eden Allah Türkiye'yi idare etmiyor mu? Bir yaprak Allah'tan izinsiz kıpırdamıyor, bir sinek Allah'tan izinsiz kanadını kıpırdatmıyorsa. Ak Partiye oy verdim diye bana münafık diyen kardeşim, sana da vahiy mi geliyor? Allah sana da münafıkların listesini mi verdi? Hidayetim için dua etmek varken bu düşmanlık niye?
Ben SP oy vermedim diye mi bunlar oluyor? Ezelde alnına şehitlik yazılmış olanlar ben SP'ne oy verseydim, şehit olmayacaklar mıydı?
Allah'ın Habibi, ''BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.'' buyururlarken, ittifak yapsaydınız, 5 vekil ile elinizi taşın altına koysaydınız. Emek, zaman ve oylar israf olmasaydı. Diye söylemeyeceğim artık. Sizin sebeplerinizi bilmiyorum fakat sonuçta Allah'ın dediği oldu, diyorum.
Musa as, Allah’tan Adem as’ı görmeyi diler. Gördüğünde, - Ey Ata sen o değil misin? Yasak meyveyi yedin, tüm insanların Cennetten çıkmasına sebep oldun? Adem as, - Allah beni yaratmazdan evvel kitapta yazmış, ve yazdığı gibi de tecelli etmiş, sen beni suçluyorsun? Peygamber efendimiz bunu anlattıktan sonra, Adem Musa’yı ilzam etti, buyurmuşlar. Yanlış anlaşılmaması için hatırlatalım Adem as bu günahına 200 sene tevbe etmiştir.
Örnekte anlatmak istediğim, hiç kimseyi günahından dolayı suçlamak doğru olmaz. Allah insanların günah işleyeceğini, tövbe edip etmeyeceğini biliyor. Bize düşen sadece tebliğ etmek ve hidayetleri için dua etmektir.
Abdurrahim Reyhan hz.lerinin yıllar önce bir sohbetinde söylediği bir cümle ile bitirmek istiyorum.
‘’Onlar bizi sevmezler. Biz onları da sevmeye, onlar için de dua etmeye mecburuz.’’