Yeni yıl yeni yüzyıl yeni binyıl düzeni nasıl olacak-3
Anadolu'nun tabii coğrafyası vardır, bunlar kelimelerle ifade edilmez. Bir de Anadolu'nun siyasi coğrafyası vardır, bunlar kelimelerle ifade edilir. Biz insanlar beynimizdeki kavramlarla kâinatı tanırız ve o kavramlarla kâinatı kullanırız. Bizim beynimizde oluşan kâinat üzerinde düşünür, projeler hazırlar ve uygularız.
Önce proje yapılır, sonra proje uygulanır. Önce yapılır, sonra projesi çıkarılır. Önce kâinat mı var edildi yoksa önce kelimeler mi yani projeler mi yapıldı? “Bir şeyi murad ettiğimizde ona ‘ol’ deriz o da olur” diyor, Allah. Demek ki önce kelimeler var, proje var.
Biz şimdi Adil Düzen projesini yapıyoruz. Bununla Ar-Ge çalışmasını yapıyoruz.
‘Adil Düzen sadece okuyanları’ için demiyorum ama ‘Adil Düzen çalışanları’ bilsinler ki günü gelince hepsi olacaktır; bize düşen sabırla çalışmaktan ibarettir.
Her Adil Düzen çalışanı Hazreti Muhammed Peygamber gibi görevlidir. O’na Cebrail geldi, bildirdi. Buna da çevredekiler söyletiyor, onun aklına getiriyor ve içtihatla bildiriyor. O’nun görevi ne idiyse, bizim görevimiz de odur. O sorumlu olduğu gibi biz de sorumluyuz. Tüm insanlara söylemekle mükellefiz. Biz sizden bize tabi olmanızı, emrimize girmenizi istemiyoruz. Biz sadece Allah'ın kulları ile bildirdiğini biz de bir kul olarak size bildiriyoruz. Siz de bizim çalışmalarımıza katılabilir, söyleyeceklerinizi söyleyebilirsiniz...
Bakara Suresi’nin ilk ayetlerinde Kur’an iman eden kimseleri ikiye ayırmaktadır. Biri akılları ile iman edenler, diğeri de ilahi kitaplara iman edenlerdir. Her ikisi de ittika ediyor, akılları ile iman edenler Rableri tarafından hidayet üzerindedirler...
Kur’an lafzı ile nazil olmuştur ve kendisine inzal olunan ilk kişi Abdullah oğlu Muhammed'dir. Bize onun ravileri tarafından nazil olmuştur. Kur’an'ın manası vahiy olunmuştur ve bu vahiy kıyamete kadar devam edecektir. Hepimiz ‘bana vahyolundu’ diyeceğiz; eğer içinde söylenenleri tasdik ediyor ve uygulamak istiyorsak. ‘Ben tasdik ediyorum ve dolayısıyla söylüyorum, ben de bir beşerim ve bana da vahyolundu’ diyorum. İçtihat, hata ihtimali olan vahiydir. İman ise hata ihtimali olmayan vahiydir.
Daha önce cennetten ve salihatı amel etmekten bahsetti, topluluğun ‘Dayanışma Ortaklıkları’ ile ‘Genel Hizmet Ortaklığı’ kurmasını beyan etti. Şimdi kişi seviyesinde onun ne yapması gerektiğini söylemektedir. Düzen kurulacak, düzen içinde farklar var olacaktır. İmandan bahsetmedi çünkü dayanışma ortaklıkları vardır. Tek başına yapılacak bir şey yoktur...
“Ve Rabbine ibadata ahaden işrak etmesin” yani “Ve Rabbine kimseyi ortak etmesin.” (Kehf Suresi, 110. ayet) Bu ayet bu surenin son cümlesidir. Herkes plan ve projeye göre salih amel işleyecektir ve kimse kimsenin kişisel heva ve heveslerine uymayacaktır. Bunlar Rablerine likayı reca etmektedirler. Dolara tapanlar, liderlerine tapanlar, mallarına tapanlar, şeyhlerine tapanlar şirk etmiş olurlar.
“İbadet” kelimesini net olarak ifade ediyor. İbadet amele benzer. Bir elektrikçi evin yanan kablosunu tamir ederse bu ameldir. Başkasının işini görüyorsun ve yaptığın işe karşılık ücretini alıyorsun. Ücret sana değil yaptığın işe verilmektedir.
“İbadet” ise işe karşılık değildir. Diyorsun ki; ‘Sen bana ne dersen onu yapacağım, senin işlerinden başka kimsenin işini yapmayacağım. Sen istersen o işi başkasına yaparım ama benim bütün ihtiyaçlarımı gidermek de sana aittir. Başka hiç kimseden bir şey istemeyeceğim. Çalıştığım işyerinde ücret alırsam senin adına alırım, sen ne için harcamamı söylersen ben ona harcarım.’ İşte bu şekilde çalışıp yaşamak ibadettir.
Allah kimseye ibadet edilmeyeceğini, yalnız Allah’a ibadet edileceğini emretmektedir ve başkalarına ibadet etmeyi şirk kabul etmektedir.
Bizim kooperatif sözleşmesinde bir madde vardır: “Belirlenen sınırlar içinde olmak şartı ile kim verirse kooperatife vermiştir, ne alırsa da kooperatif adına almış olur. Kişiler temsilcidirler. Sonra kooperatif onlara verileni onlardan almış olur.”
Fatiha’da her gün en az 20 defa “yalnız sana ibadet eder, yalnız senden istiane ederiz / iyyâke na’budu ve iyyake nesteğîn” diyoruz... Ve’s-SELÂM mea’d-DUA…