Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; “Üzülme… Allah bizimle…” diyoruz da…
15.11.2017
3089 Okunma, 1 Yorum

 

“Üzülme… Allah bizimle…” diyoruz da…

Mehmet Tekelioğlu

mtekeli35@gmail.com

Size de zaman zaman farklı kişi ve gruplardan telefon mesajları geliyor mu? Bayramlarda ve diğer bazı muayyen günlerde gelen bu iletilerdeki çeşitliliğe şaşmamak mümkün mü? İnsanlar ne kadar orijinal ifadeler buluyorlar, bayılıyorum.

Bu mesajlardan biri de “üzülme… Allah bizimle…” mealindeki bir ayet… Allah kendi rızasına muvafık iş yapan bir kimsenin ya da topluluğun yardımcısıdır elbette. Hz Peygamberin, Medine yolundaki mağarada Hz. Ebubekir’i kaygıdan kurtarmak için söylediği bu güzel ifadeyi bana gönderenler, hem kendilerini hem beni Allah’ın sevgili kulları yerine koymuş oluyorlar. Gönderenleri bilemem, ama ben bu sıfatı hak edenler zümresine dâhil olmak için ne yaptım diye kendimi hesaba çekince işimin bir hayli zor olduğunu görüyorum. Eğer mesajı gönderen kişi kendisini ve beni kastederek ‘Allah bizimle’ diyorsa durum budur. Yok, eğer bir topluluğu kastederek gönderiyorsa o topluluğun “Allah bizimle…” demeye hakkı olması için bazı şartların yerine gelmesi gerekmez mi? “Allah bizimle…” desek bile işin hakikatini araştırıp ‘acaba gerçekten biz Allah yolunda kimseler miyiz’ diye bir muhasebe içinde olmamız icap etmez mi?

Bu güzel sözün muhatabı olan toplulukların bazı kriterlere göre değerlendirilmesi gerekir. Kriterleri tayin etmek kolay değil. Aklıma gelen bazı hususlar var yine de. Bunlardan biri İslam’ın önemli bulduğu beş prensip: Canın muhafazası, malın muhafazası, dinin muhafazası, aklın muhafazası, neslin muhafazası.

Bunların hepsini ele almak mümkün değil. Burada özgürlüklerle ilişkisi olduğu için dinin korunması üzerinde durabiliriz. Eğer dinin korunmasını genel olarak özgürlüklerin korunması olarak ele alacak olursak karnemizin ne kadar zayıf olduğunu söylemek zorunda kalırız. Osmanlılar parlak dönemlerinde bir başka ülke ile harbe girmeden önce “i’lâ-yı kelimetullaha mâni bir hal var mı?” diye bakarlarmış. Yani ‘özgürlüklerde bir kısıtlama var mı yok mu’ sorusuna cevap ararlarmış önce. Şeyhülislamın bu yönde fetvası varsa harp meşru, değilse gayr-ı meşru addedilirmiş. Biz özgürlükleri böyle yorumlamayı hiç düşünmedik, başkaları bu haklardan yararlanmaya kalkınca yasaklar soktuk devreye… Hala Türkiye’de her şeyin serbestçe tartışılabileceği bir atmosferi temin etmiş değiliz. Tartışmadıkça gelişmenin olmayacağını kavrayamadık. Tartışmanın tehlikelerle dolu bir yola girmek olduğunu düşünenler varsa istediğiniz iklimi yaratmak mümkün olmaz elbette. Bugün entelektüellerin ve üniversitelerin suskunluğunda, tembellik kadar özgür bir ortam yaratamamanın da etkisini göz ardı edemeyiz. . ‘AB ilkelerine ihtiyacımız var’ demek zorunda kalan bir Müslüman toplumun İslam’ın hayatın her şubesini düzenleyen prensipler etrafında bir kaygısı olduğunu söyleyebilir miyiz?  Allah bizimle diyebilmek için bu konuları daha çok çalışmamız gerekmez mi?

Allah ile aramızdaki sözleşmeye ne kadar sadık kalıyoruz acaba? İnsanlar elest bezminde verdiği sözü unutur belki diyerek her gün beş kere sözleşme yenilemeye davet ediyor Yaratan bizi. Teker teker her birimiz bu sözleşmenin muhatabıyız. Ayrıca içinde yaşadığımız toplum da bu sözleşmeye taraf.

Gelelim malın korunması ile ilgili husussa. Bir toplum faiz belasıyla uğraşıyor ve tasarruf araçlarını geliştiremiyorsa ve rüşvet alabildiğine yayılmışsa mal korunmuyor demektir.  ‘Kahrolsun faiz’ demekle bir yere varılamayacağını ne zaman anlayacağız? Faiz yüksekse kötü, düşükse iyidir mi diyeceğiz? Gerçek bir faizsiz ekonomi için kaç deneme yaptık, pratikte uygulanabilir ve faizin fonksiyonunu icra edebilir bir çalışma mı koyduk ortaya? Koyanlara kulak mı verdik? Helal ve haram kavramlarını yozlaştırmadık mı? Kamu ihalelerinde çevrilen dolapları bilmeyenimiz kalmadı. Peki, bu haram helal kavramlarının lügatimizden çıkarıldığını göstermez mi? Allah bizimle diyebilmek için bu konuları daha çok çalışmamız gerekmez mi?

Müslümanlar olarak ortaya çok iyi örnekler koyup tebliğ niyetine başka toplulukları kendimize hayran mı bıraktık? Bugün dış dünyadaki Müslüman algısı bizleri memnun edecek düzeyde mi? İslam’ı terörle özdeşleştiren bir anlayış var. Hiç değilse biz de demokrasimizle, özgürlük anlayışımızla, iş ahlakımızla, hukuka verdiğimiz önemle dünyaya örnek olabilsek ya… Allah bizimle diyebilmek için bu konuları daha çok çalışmamız gerekmez mi?

‘Devlet olmadan kurumsallaşma olmaz’ anlayışı Müslümanların ta içine işlemiş. Hele son on beş yılın verdiği rehavet… Devletten bağımsız kaç tane araştırma merkezi kurduk? Bir enstitüleşme gayreti içinde mi olduk, dünya çapında kaç uzman yetiştirdik? İmrenilecek bir toplum mu yarattık? Cami ve hayır işlerine olanca gücüyle destek veren iman sahibi ve iyi niyetli kişilerin önüne, sivil araştırma merkezleri ve enstitülere de destek versinler diye projeler mi koyduk? Eğitim sisteminin mevcut karmaşasını aşabilecek yol göstericiler vardı da ben mi duymadım? Sadece şu son dönemlerde orta eğitime ve yüksek eğitime giriş meselesinde yaşanan karmaşa bile bu gibi konularda ne kadar hazırlıksız olduğumuzun en iyi göstergesi değil mi? Allah bizimle diyebilmek için bu konuları daha çok çalışmamız gerekmez mi?

Bugün şikâyet ettiğimiz dikine yapılaşmayı ve çarpık şehirleşmeyi önleyelim diyoruz ama bunu nasıl yapacağımıza dair temel prensipler üzerinde hiç kafa yormadık. Belli ki yüksek binalar yerine düşük katlı binalar yapınca işin hallolacağını sanıyoruz. Şehirleşme adına sadece bina yaptık fakat Müslümanca bir hayatın şehir boyutunu hiç hesaba katmadık. Varsa yoksa rant diyenleri toplumun makbul kişileri sınıfına koyduk.

İslami hayatı namaz ve oruç gibi ibadetlerden ibaret sandık ancak ahlak bahsi açılınca Batıdan ve Japonya’dan örnekler vermek zorunda kaldık, kalmadık mı?

Tarihimizin parlak dönemlerini anlatıp teselli bulduk, fakat o ruhu elde etmek için kılımızı kıpırdatmadık. Aşırı övgü ile aşırı sövgü arasına sıkışmış bir tarih anlayışına kucak açtık. Son örneği Cumhuriyetin kurucu kadrosu üzerinde cereyan eden tartışma. Gele gele geldiğimiz nokta yürek yakıcı değil mi?

“Üzülme… Allah bizimle…” diyenlerin iyi niyetinden şüphemiz olamaz. İslam’a inanan fakat İslam’ın günümüzde nasıl yaşanacağına dair hiç kafa yormayan bir topluluğuz biz. Onun için yaptığımız iyi işlerden ziyade imanımız dolayısıyla Allah’ın bizimle olmasını ummak durumundayız.

“Gayret bizden, tevfik Allahtan” sözü de “Üzülme… Allah bizimle…” ifadesiyle benzerlik arz ediyor. Sizce yeterli gayreti gösteriyor muyuz?

 

 

 


YorumcuYorum
Ahmet Yücel
16.11.2017
06:44

Allah razı olsun.

İslamı, İslam ahlakını yaşayan bireyler yetiştirecek bir eğitim sistemini getirmeliyiz ki, bu toplum faizsiz bir düzen kursun. Biz tallit olarak "Allah bizimle", derken, onlar hakikatını yaşasınlar.

Allah'ın selamı, "Allah'ın dini yeryüzüne hakim olsun, dünyaya huzur ve barış gelsin." derdini gönlünde taşıyan ve bunun için çalışan Müslümanların üzerine olsun.





Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
‘Erbakan Olsa Yumruğunu Masaya Vururdu’-8
30.07.2025 875 Okunma
1 Yorum 30.07.2025 11:02
Reşat Nuri Erol
Yine orman yangınları yine ‘çözüm önerileri’-5
6.08.2025 867 Okunma
1 Yorum 06.08.2025 05:15
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-2
10.08.2025 855 Okunma
1 Yorum 10.08.2025 08:48
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-18
26.08.2025 852 Okunma
2 Yorum 26.08.2025 08:51
Reşat Nuri Erol
Muhtarlıklarda ‘Kalkınma Kooperatifi’ olmalı - 3
27.09.2023 850 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yine orman yangınları yine ‘çözüm önerileri’-4
4.08.2025 843 Okunma
1 Yorum 04.08.2025 11:46
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-3
10.08.2025 832 Okunma
1 Yorum 10.08.2025 09:35
Reşat Nuri Erol
Sözde serbest piyasa, haksız kazanç ve emekliler
27.09.2023 828 Okunma
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; Tren penceresinden Vedalar vuslatlar
5.04.2023 827 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-13
20.08.2025 818 Okunma
1 Yorum 20.08.2025 05:15
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası sarsıntılar ve yapılması gerekenler-2
27.09.2023 796 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-8
14.08.2025 787 Okunma
1 Yorum 14.08.2025 10:57
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-6
12.08.2025 786 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-1
28.08.2025 747 Okunma
1 Yorum 28.08.2025 08:27
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-15
22.08.2025 746 Okunma
1 Yorum 22.08.2025 10:15
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-17
25.08.2025 745 Okunma
1 Yorum 25.08.2025 10:19
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-14
21.08.2025 730 Okunma
1 Yorum 21.08.2025 08:47
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim haftalık seminerlerimiz devam ediyor
24.08.2025 727 Okunma
1 Yorum 24.08.2025 10:29
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen uygulanabilir mi’ sorusuna cevap-10
16.08.2025 719 Okunma
1 Yorum 16.08.2025 08:43
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-1
31.08.2025 670 Okunma
1 Yorum 31.08.2025 07:33
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu;Filistin Direniş Akademisi bir mezun verdi
22.03.2023 670 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-2
29.08.2025 669 Okunma
1 Yorum 29.08.2025 09:20
Reşat Nuri Erol
Nebahat Koru’nun vefatı bizleri yine hüzünlendirdi
27.08.2025 664 Okunma
1 Yorum 27.08.2025 07:13
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-2
1.09.2025 620 Okunma
1 Yorum 01.09.2025 10:10
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim yani yeni medeniyet çalışmalarımız-3
30.08.2025 606 Okunma
1 Yorum 30.08.2025 10:17
Reşat Nuri Erol
Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-3
2.09.2025 540 Okunma
1 Yorum 02.09.2025 09:03


© 2025 - Akevler