Erdoğan BM’de ‘Adil Bir Dünya Düzeni’ önermeli
Cumhurbaşkanı Erdoğan beş günlük ABD ve BM gezisinde… Biz de geçen haftaki KUR’AN VE İLİM çalışmamızın yorum kısmında iki adet BM değerlendirmesi yaptık, Pazar gününden beri çalışmalarımızın yayımlandığı sitemizde yayında… Başlıkları şöyle:
1) Erdoğan BM’e Öneri İle Gitmeli
2) Birleşmiş Milletler’e Öneri
Bize göre ‘Birleşmiş Milletler’ Sermaye tarafından kurulmuş, küçük küçük devletler söz sahibi yapılmış, sömürü sermayesi karşılıksız parası ile onları yanına almıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği beş büyükleri de, iktidarını onlarla paylaşıp birlikte sömürüye devam etmek üzere ayarlamıştır. BM birtakım iyi işler de üretmektedir ama Birleşmiş Milletler olmasa da Sermaye onları zaten kendisi için yapmaktadır.
Günümüzde işte bu çarpık dünya düzeni bozulmuştur. Sermaye ile devletlerin arası açılınca küçük devletler bağımsız hale gelmiş, Katar bile kafa tutmaya başlamıştır. Yani Sermaye bugün Birleşmiş Milletler’e hâkim olmadığı gibi ABD de hâkim değildir. Bunun iyi bir şey olduğu zannedilmemelidir, fitnelerin sebebidir. “Fitne katilden eşeddir” (Kur’an ayeti). Düzen savaşla ve kanla da olsa kurulabiliyorsa, düzensizlikten daima iyidir.
Bundan dolayı bugün insanlık çıkmazlar içindedir, çareler aramaktadır. Kimler çareyi bulurlar ve ortaya çıkarırlarsa, halk onların etrafında toplanır ve ‘Yeni Dünya Düzeni’ oluşur. Eğer ‘Adil Bir Dünya Düzeni’ kurulmazsa, halk zalim bir düzenin etrafında toplanmaya başlar. Çünkü düzensizlik, zalim bir düzenden bile daha kötüdür.
O halde bugün insanlığa ‘Adil Bir Dünya Düzeni’ sunacak bir yere ihtiyaç vardır.
Sadece bu sayede insanlık zalim düzenin batağında olmaz.
Türklerde bir söz vardır, ‘gelen gideni aratır’.
Sosyalizmi beğenmiyoruz, kapitalizmi beğenmiyoruz, faşizmi beğenmiyoruz, karma düzeni beğenmiyoruz; bu gidişle yarın bunları bile arayabiliriz.
Bu sebepledir ki Birleşmiş Milletler’in ‘geçici çözümler’ yerine ‘kalıcı çözümler’ araması gerekir. Özellikle ve de acilen üçüncü dünya savaşını önleme yolları aranmalıdır.
‘Adil Bir Dünya Düzeni’ kurulması neden zaruri ve zorunlu olmaktadır?
a) Her şeyden önce, tarım döneminden (halk tabiriyle Nuh Nebi’den) kalma hukuk düzeni bugünkü (sanayi dönemindeki) sorunları çözmüyor. Hiçbir iş hukuk düzeni içinde çözülmüyor. Her yerde yazılanlar başka, yapılanlar başkadır. O kadar çok kanun vardır ki, uygulamak bir yana, onları okumaya bile bir insanın ömrü yetmez. Çelişkilerle dolu bol kanunlar yok hükmündedir. Dolaysıyla bugün insanlık ‘kanunsuz cahiliye dönemini’ yaşamaktadır yani yaşanmakta olan hukuksuz dönem, ‘kişi yönetimi’ dönemidir.
b) Sanayi dönemine geçmeden önce insanların okuma düzeyleri yeterli olmadığı gibi, kişiler sadece yakın çevrelerini biliyor, orada tanıdıkları kimselerle ilişki kuruyorlar, düzen böyle sağlanabiliyordu. Oysa bugün insanların hem ilgileri artmış hem de ulaşım ve haberleşme imkânları sayesinde dünya bir köy haline gelmiştir. Bunun yanında ilişki kurulan kimseler de çoğalmıştır. Artık ‘kişi yönetimi’ yetmemekte, ‘kurallarla yönetim’ gerekmektedir. Oysa bugün kurallar yoktur; çünkü kurallar o kadar çoktur ki, bunların öğrenilmesi bile mümkün değildir. Öğrenilse bile, ‘ekseriyet sistemi’ ile oluşan kanun ve kurallar çelişkilerle doludur.
c) Devletleri yöneticiler yönetirken, demokrasi sayesinde şimdi halk söz sahibi olmaya başlamıştır. Yöneticiler artık halka hâkim değildir. Eskiden merkez yani ABD Sermayesi tüm yöneticilere hükmedebiliyordu. Masonluk teşkilatı ile insanlık tek devlet olarak yönetiliyordu. Bugün devletler sermayeyi dinlemez oldular, çünkü halk onlara hükmetmeye başlamıştır.
d) Faizli sistemin önemli bir hastalığı vardır. Faizli sistemde ekonomik krizler olur. Krizleri aşmak için savaşlar çıkarılır, silahlar satılır, kentler harabeye dönüşür, Sermaye yeniden faaliyete geçer. Erbakan, Humeyni, Gorbaçov ve Obama savaşları önlediler, şimdi savaş çıkmıyor ama düzen de kurulamıyor. (Bir yazı ile daha devam edebiliriz…)
Bu vesileyle Erbakan Hocamızı ve onun bu konulardaki önerilerini de hatırlayalım…