KUR’AN VE İLİM 926. Hafta Seminerimizden
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız devam ediyor… Bu hafta 926. seminerimizi yaptık… Kehf Suresi çalışmamızın 8’inci haftasında, 23-26. ayetlerdeyiz… 23. ayette şöyle buyuruluyor: “Ve bunu ben yarın yapacağım demeyesin.” Pazar yazısı niyetine, istifade edeceğiniz yorumlarımızı kısmen aktarıyorum.
‘Onlardan herhangi birinden fetva isteme. İcma ettikleri hususlarda açık delilin yoksa icmalarında kuşkuya düşme. Müsbet ilmin verilerini kabul et. İçtihatlarına ise asla uyma.
Her topluluk kendi içtihat ve icmaları içinde yaşar. Müsbet ilmin verilerinden şüphe edilmeyecektir. Başkalarının içtihatlarına göre amel edilmeyecek, herkes kendi içtihatlarıyla hareket edecektir. Bilmediklerini bilenlere sorabilirsin.
Anayasa Ek Maddesi (“Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” içindir.)
Madde x) Herkesin şeriatı kendi içtihatlarıdır. İçtihatlarda çelişkiler olmamalıdır. Doğa kanunlarına aykırı olmamalıdır. İcmalara aykırı olmamalıdır. Başkalarına zararlı olmamalıdır. Aykırı ise hakemlerce iptal edilir. Kendisi içtihat yapacak durumda değilse, içtihadı ile bucağının en çok âlim olanını tespit eder ve onun içtihatlarına tabi olur. Ocakta o ocağın ilk, bucakta o bucağın orta, ilde o ilin yüksek ehliyetlilerine, ülkede o ülkenin üstün ehliyetlilerine tabi olabilir. Çift vatandaşlık yoktur.
Toplulukta iki türlü kural vardır.
-Kurallardan biri genel kural olup kişilere ve yerlere göre değişmez.
-İkincisi, yere veya zamana göre yapılacak işler vardır. Buna planlama diyoruz.
İçtihat ve icma sistemini anlattıktan sonra şimdi planlamaya geçti.
İnsan gelecek hakkında plan yapacak mıdır?
İnsan gelecekte olacakları planlar ve hayatı ona göre düzenler. Bu mesele Kur’an’da nezr müessesesi ile tanzim edilmiştir.
Mekânda planlama yapılır. Bu planlama artık ancak yargı kararı ile değiştirilebilir. Herkes planlamaya uygun olarak iş yapar. Kişi bir yerden izin almadan, kendi içtihadına göre iş yapar. Mağdur olanlar yargıya gider ve mağduriyetlerini giderirler.
Mekânda planlama önce insanlık tarafından yapılır. “Siyasi dayanışma ortaklıkları” ile “mesleki dayanışma ortaklıkları” bu planlamayı yaparlar. Ülkelere topraklar temlik edilir, ülke içi planlamaları onlar yaparlar. İl toprakları kendilerine temlik edilmiştir, oranın planlamasını onlar yapar. Bucak ve sonra da site planlaması vardır.
Planlama mekân içinde yapılır, zaman içinde yapılmaz. Zaman içinde planlamayı kişiler yaparlar, istedikleri işi istedikleri zaman plan ve projeye uygun olarak yaparlar. Zaman içinde planlama yapılır ancak zorlanmaz ve gecikme cezası konmaz. ‘Ben size bunu vereceğim’ dediğinde ‘inşallah’ dersen, günü gelince vermeyebilirsin. Sonra almak zorunda değildir.
Bugün her şey yarın ne yapacağını planlamadan geçer.
Şeriatta da planlama vardır ama cezası yoktur. Ben bunu yapacağım derse ve onu yapmazsa, sorumlu kendisi değil dayanışma ortaklığı olur.
Bununla beraber insan işleri planlar ama onu gerçekleştirmek için kendisini zorlamaz. Kararlı hareket etmek için planlar.
Bu anlattıklarımızla şu sonuca varırız. İnsanın kişiliği şey değildir. Melekler şey değildir. Zaman ve mekân içinde olanlar da şey değildir.
“Şey” karaltıdır. İnsanlar varlıkları bir karaltı şeklinde görürler. İnsanın varlıkları idrak etmesi olayı, insanın Tanrı’ya halife olma anlamındadır. Ben önce ahşap bir evi düşünüyorum. Beyinde icat ediyorum. O şey oluş oluyor. Sonra da o gerçekleşiyor.
Bir olaydan diğer olaylara geçerken sıçramalı geçişler vardır. Değişken ama sürekli geçişlerdir. Bunlar eğer zincirleme sıçramalı oluyorsa bu “Ş” harfi tarafından temsil olunur. “Y” harfi kolaylığı ifade eder. Bir varlığın “Şey” olabilmesi için beyinde düşünülmesi kolaylığına sahiptir. “Y” harfi bunu ifade eder.’ (Devam edebiliriz…)