Son günlerde ülke mevcudunun tamamı iç olayları izah edebilmek kısmen de kendilerini temize çıkarmak için dış düşman ve tehdit derdine düşmüş selin önünde ki kütük gibi kafasını sağa sola vuruyor.
Bu telaş ne için, bir türlü anlam veremiyorum.
En basit anlatım ifadesi seçeneğini söyleyecek olursak,son darbe dahil tüm darbeleri dış ordular mı yaptılar?
Yahut iç çatışmalarımızda, ki buna silahlısı da dahil memleketin evladından ekseri kimler var, sayın bakalım.
Herkes ne eder kendine eder düsturunca ektiklerimizin hasadını yaptığımızın ne vakit farkına varacağız?
Bizim ait olduğumuz coğrafyada hakim idarenin zayıflaması neticesi oluşan boşlukta kendine alan bulan her bölgenin yerli güçleri imkanları elde etme adına bir diğerini helak ettiği için ecnebilere alan açtı sömürge oldu, durumu idare etmek ve eldekini kaybetmemek için geri kalanı dış güçlerin düşmanlığına sevk ederek yeni bir kaosun kapısını açtı.
Artık bu hal idare edilemez görünüyor.
Biz millet olarak Çanakkale Harbinde olduğu gibi sembol direnişler neticesinde ayakta kalabildiğimizi unutmuşa benziyoruz.
Bu gün içine düşülen hal ,tam zıddı.
90 yıllık seküler denemeler bir diğerini öteleyince dış düşmana ihtiyaç vardı.
Şimdi aynı yanlış tekrarlanıyor.
Biz ne vakit iç uzlaşmayı sağlarız? Büyük bilinmeyen bu olsa gerek.
Daha anlaşılır bir örnek verecek olursak, metal yorgunluk bahsi ile teşkilatlarını yenilemek arzusunda olan iktidar partisinin yaptığı delege seçimlerini gördünüz mü?
Onaltı yıllık iktidar sürecindeki metaller yeniden sahnede.
Yorulan kim?
Tamda başından beri bahsettiğim bunlar.
Bakın bazı örnekler verecek olursak,bir takım kamu kurumu idarecileri bir şeyler yapmak için çırpındıkları halde her icraatları, bu mevcut ve yakın gelecekte mevcut olacağı anlaşılan metallerce ya eleştirilip yada engellendiği gibi , bir başka kurumda ki idareci monşerler kamu imkanlarını sonuna kadar kullanmak da hiç sakınca görmezken takdir edilebiliyorlar.
İşin ilginci dış tehdit yada düşman tam bu hallerde lazım oluyor demek ki.