Arap Baharı isimli kalkışmalar başladığında yaptığım bir tespit de bu işin Sünni İslamın bitirilme operasyonuna dönüşeceği endişesi idi.Özellikle Suriye’nin karışması benim tespitimi güçlendiren bir argüman olmuştu.
Dünya Müslüman Kardeşlerin sahneden çekilmesiyle Şia ve Vehhabi Selefi anlayışın çatışma alanına döndü.Her kim ne derse desin İslam dininin en iyi yaşanabilir alanı Sünni İslamın rehberliğinde oluşur.Türkiye’de mevcut iktidar her ne kadar menşei olduğu hareketi ötelese de CV sinde var olan İhvan prensipleri gereği Sünni dünya ile içli dışlı olmak durumundadır.
Kuzey Afrika kalkışmalarına direk ve kerhen verilen destekler aslında sürecin tam da ortasında olma isteğinin göstergesidir.Özellikle Suriye söz konusu olduğunda Emevi camiinde namaz kılma arzusunun dillendirilmesi bu gerçeğin açığa çıkmış halidir.
Gerçek gündem adına alınan bir çok inisiyatif, yakın geçmişte yaşadıklarımız ve hali hazırda maruz kaldığımız dış etkiler nedeni ile iyice gerileme safhasına geldi.ABD’nin ve NATO’nun üzerimize kurduğu aşırı baskı karar vermekte bizi bir hayli zorluyor olmalı.AB lideri olan ve NATO içerisinde boyundan büyük alan kaplamak isteyen Almanya ile bizim ve ABD başkanı Trump’ın yaşadıkları tam olarak örtüşüyor.Bizim sahamızdan top çalmaya çalışan Almanya’ya hem biz hem de ABD haklı olarak tavır aldık.Fakat bizim bir türlü inisiyatif alamadığımız alanda Trump çok ileri gitti.
Özellikle Mısır’da General Sisi darbe yaptıktan sonra tüm faaliyetleri yasaklanan Müslüman Kardeşler çok kan kaybetti.Suriye’de silahlı örgüte dönüşen yapı, Filistin’de Hamas’ın kendisini terk etmesiyle Sünni İslam adına yer yüzünden silindi gitti.Global alanda tekrar Hasan El Benna ve Seyid Kutub çıkar mı bilinmez.Elimizde bir Ali Şeriati kaldı.O da Sünni değil.
Sünni İslamın gerçek temsilcisi Türkler ise geçmiş tercihleri olan sekülerizmin etkisi altıda yeni dindar iktidar prensipleri ile bir şey yapamaz hale getirildi.Aslında Recep Tayyip Erdoğan bir rüyanın gerçekleşmesi için çok çaba sarf etti, lakin mevcut durum buna müsaade etmedi.15 Temmuz dahil bir çok iç ve dış saldırı bu hayallerin gerçekleşmesini engelledi.
Suud ailesinin Şia korkusu ve global emperyalizmin Ortadoğu’da yeni haritalar adına yaptığı ve özellikle Büyük İsrail’in kurulabilmesi adına oluşturduğu alt yapı, Sünni İslamın temsilciliğine soyunan Suudlar ile Şia’nın temsilciliğine soyunan İran ve hinterlandında ki Şiilerin çatışmasına dönüşecek.Bu anlamda Sünni İslamın yanında yer alan Katar kuşatılıyor.Dengeli maddi kaynakları talan edilerek son kale Türkiye ile irtibatı da kesilmeye çalışılıyor.Esas oyun İran ve Irak’ın derhal Katar’ı savunma ve insani yardım desteği ile kucaklamaya kalkması.ABD ve İngiltere’nin ileri karakolu olan Katar teslim alınabilecek mi?Belki de çıkışı Türkiye ile işbirliğinde gören Katar Emiri bu baskıya ne kadar dayanır, bilinmez.Global güçler tarafından Türkiye'nin İŞİD destekçisi gibi sunulmasının yanında Katar'a yapılanlar da terörle iltisaklı ilan edilip meşrulaştırılmaya çalışılıyor.Tam bir haramilik.
Artık çatışmayı göze alan Suud ailesi yaptığı silah alış verişi ile İran’a kafa tutacağını zannediyor.Oysa ki tüm bu coğrafyanın Sünni önderi Türkiye’ye mutlak ihtiyacı var.İşin zor sorusu biz bu sorunu çözer miyiz?
Bu son yapılan Katar kuşatması siyasal İslam olarak sunulan Sünni İslamın devlet yönetme modeline vurulan son darbedir.Vehhabi ve Selefi anlayışlar ABD kontrolünde Almanya merkezli yeni bir dünya savaşında cephe açmıştır.16 Nisan referandumundan sonra gündeme gelen ve bir hayli yoğun baskısı hissettirilen Fetönün siyasal ayağı hükumetin çalışamaz olması için üretilmiştir.İktidar partisinin iç dengelerinin bozulması suretiyle hem kendisini,hem de yakın coğrafyasını yönetemez bir Türkiye modeli için bir hayli çaba sarf ediliyor.Acil eylem planı olarak Türkiye bölgede var olmak istiyorsa Katar askeri üssünü faaliyete geçirmelidir.
Bize düşen derhal darbe davalarını hızlandırıp sulandırmadan neticelenmesini sağlamak ve siyaset ile kamudaki tasfiyelerin çözüme kavuşturulup sükunetin sağlanmasıyla adaleti tesis edip iç barışa ulaşmak olacaktır.Eğer bunu beceremezsek ve bozulmasına farklı kaygılar ile müsaade edersek burnumuzun dibindeki bu gelecek savaşlarını kaybederiz.Mesuliyetimiz de Siyonist proje olan Trump eli ile Büyük İsrail’in kuruluşu olur.