Ve yekûlûne metâ hüve, kul asâ en yekûne karîben
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 905’inci haftasına ve İsra Suresi çalışmamızın 11’inci haftasına, 49-54’üncü ayetlerdeki bu haftaki çalışmamızla ulaştık, elhamdülillah…
51’nci ayetin son kısmına bakalım: (… Fe se yugıdûne ileyke ruûsehum ve yekûlûne metâ hüve, kul asâ en yekûne karîben) / “… Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayarak ve ‘Ne zamanmış o?’ diyecekler. De ki: ‘Yakın olsa gerek!’”
‘Allah burada bize yine ‘Qul/Sen söyle’ deniyor. Zaman ver demiyor. Yakında diyor.
Biz eğer bir zaman söylersek yanlıştır. Zamanını Allah kendisi takdir etmektedir.
Yazılarımda zaman olarak bu hataları yapıyorum. İçimden bir zaman geliyor, yazıyorum. Olay oluyor ama o tarihte olmuyor. Sayılar ve zaman üzerindeki sözlerimiz hep çok az muhtemel sayılardır. Olaylarda ise hata çok azdır. / Şimdi de diyorum ki: AK Parti intihar ediyor. Eğer tövbe etmez de inadına devam ederse, halkımıza Allah ilham eder ve referandumda ‘Hayır’ verirler. AK Parti dersini alır ve diğerlerinden vazgeçtiği gibi bunlardan da vazgeçer. Örnek olarak, komşuların iç işlerine karışmaktan vazgeçti. Askerleri hapishanelerden çıkardı. Ama ordu ile hâlâ uğraşmaktadır. Bugünkü Anayasa referandumu ısrarından vazgeçmelidir, yoksa intiharı karibdir diyorum...’ (s.10’dan bir bölüm)
*
İsra Suresi 53’üncü ayet meali: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır.” (Diyanet meali)
‘Yeryüzünde iki cephe vardır; şeytanın cephesi ve Allah’ın cephesi, şeytanın hizbi ve Allah’ın hizbi. Bu iki cephe savaştadır ve daima şeytanın cephesi sonunda yenilmektedir ama bu arada şeytanın cephesine katılanlar bulunmaktadır. “İbadıma söyle” diyor. Yani bu cephede olanlara söyle denmektedir. Ahseni söyleyecekler. Birbirimize hakkı tavsiye edeceğiz, karşı tarafı şaşırtan yanıltan hileli sözler söylemeyeceğiz. Birbirimizi düşman edecek sözler değil, birbirimizi teskin edecek sözler söylemeliyiz... / Tüm Adil Düzen çalışanları böyle olmalı, uzlaştırıcı olup Kur’an’ın emirlerini tebliğ etmelidirler...’
*
‘Bu şeytan Sermaye şeytanıdır. Bugün karşılıksız dolarları kullanarak devletleri birbirine düşüren, halkı silahlandırıp meşru yönetimlere saldırtan, suçluları gizleyerek suçsuzları hapse doldurtmayı başaran Sermaye’dir.
Bu şeytanın işidir, insanları birbirine düşürüp onların aralarındaki kavgadan yararlanarak sömürüsüne devam etmektir. / Savaşlar çıkararak yeryüzünü harabe hâline çevirmek, sonra da faizli kredi vererek oraları yeniden imar ettirmek. Böylece sermayesine faiz bulma imkânını sağlamaktır.
Şimdi de iki-üç ay halk oylaması havası ile halkımız meşgul edilecek, partilerin birbirlerine olan saldırıları artacak. Sonunda gerginlik içinde, düşmanlık içinde oylama yapılacak, asıl büyük kavga ise ondan sonra başlatılacak...’
*
‘Burada “Ve” harfi getirmeden “şeytan” sözünü tekrar etti. Bu şeytan başka şeytandır. İblisin töremesidir. Sermaye şeytan ile işbirliği halinde olduğu için “Ve” harfi getirilmemiştir. Yukarıda ifade edilen nezği Sermaye’nin kendisi yapmaktadır.
İnsan yaratıldığında iki takım oluşturuldu. Biri Allah’ın asıl muhatabı olan insanlar, O’nun ibadı olan insanlar. Bir de karşı hizipte olan ve ibadet etmeyen gruptur. Oraya isteyen insanlar geçmektedir. Onların başında şeytan vardır. Beri tarafın başında ise Kur’an ve ona inanan âlimler vardır. Şeytan tüm insanları denetlemek üzere görevlendirilmiş olan bir varlıktır. Karşı takımı oluşturmaktadır. İsteyenler onun cephesine geçmektedirler.
Eğer karşı karşıya olanlar kişilerse, buna “harb” diyoruz, karşılıklı sosyal gruplar oluşmuşsa harbin içinde “kıtal” diyoruz. Mübin olması, bazı düşmanlar kendilerini gizlerler, bazıları ise alenen karşı cephede olurlar.
Şeytan ilk görev aldığı günden beri karşı cephededir.’ (s.13 ve 14’ten bölümler)