Adil Düzen gelecek, Sermaye hükümranlığı bitecek
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 905’inci haftasına ve İsra Suresi çalışmamızın 11’inci haftasına, 49-54’üncü ayetlerdeki bu haftaki çalışmamızla ulaştık, elhamdülillah…
50’nci ayetin mealini tekrar hatırlayalım: “De ki; ‘ister taş olun, ister demir…’” (Kul kûnû hicâreten ev hadîden). Bu hatırlamadan sonra, kaldığımız yerden devam edelim…
“Müminler her hareketlerinde ahiret için hazırlık yaparlar. Buradan ahirete götürecekleri bir şey yoktur. Allah, insanlığa hizmet edin, ben size ahirette karşılığını vereceğim demektedir. Nesil yetiştirme, onlara işyeri ve mesken bırakma, iyi topluluk yapma karşılığında cennet istihkak edilecektir.
Bizim görevimiz Kur’an’ın manasını anlamak, diğer müminlerle birleşerek uygulamak ve insanlara Kur’an’ın mucizelerini göstererek davet etmek, asla zorlamamaktır.
“Hıcare” yani taş kesilin, söylenenleri duymaz olun.
Bu bir bedduadır, aynı zamanda hâlin tespitidir. Diğer taraftan şart cümlesi yerine geçmiş olur. Taş veya demir olsanız da ba’s olunacaksınız anlamı çıkar. Emir sigası haber sigası yerine gelmiş olabilir. Biz bu manayı veriyoruz. Diğer mana da doğrudur.
Taş ısıtmakla erimez, eğemezsiniz, ne plastiktir ne de elastiktir. Demir ise her iki özelliği de olan bir elementtir. Çeliği elastiktir, eğerseniz ve serbest bırakırsanız tekrar yerine gelir. Yumuşak demir ise plastiktir, eğersiniz, eğilmiş olarak kalır.
“Hıcare” (taş) kelimesi söyleneni duymaz işitmez anlamındadır.
“Hadid” (demir) ise işitir uyar gibi olur ama tekrar eski duruma döner demektir.
Bunlardan hangisi olursanız olun, yine de dirileceksiniz yani ahirette kimse unutulmadan herkes içtimaa gelecek.
İstediğiniz kadar zengin olun, istediğiniz kadar siyasi güce sahip olun, siz ba’s olunacaksınız. Buradaki zenginlik ve/ya büyüklük orada geçerli değildir.
Bugün tekel Sermaye oluşmaktadır. Küçük bir zenginler sınıfı ve büyük bir borçlular sınıfı doğmaktadır, fakirlerden de daha aşağı olan bir sınıf. Diğer taraftan bunlar silahlanmakta, bir de bürokrat sınıfı ortaya çıkmaktadır. Hindistan’daki kast usulü zenginlerin ve bürokratların çocukları zengin olmakta, borçluların sınıfı borçlu olmaya mahkûm olmaktadır. Böyle bir düzen kurmuş olsanız bile öleceksiniz ve dirileceksiniz. / “Semt Kooperatifleri” ile üçüncü binyılın bu sınıflardan kurtulması yollarını arıyoruz... (s.6’dan)
*
Sermaye’nin veya siyasilerin çabaları ile ileri gitmeleri ve yarışı kazanmaları hayırda yarıştır, meşrudur. Ama karşı parti veya firma kaybetsin de ben kazanayım derseniz, bu hasettir ve de yanlıştır.
1960’larda Müslümanlar siyaset meşru değildir diye siyaset yapmıyorlardı. Millî Görüş Hareketi ile bu barajı aştık. Şimdi de siyaseti hayırda yarış şeklinde değil, haset ilkesi üzerinde yapıyorlar. AK Parti veya Erdoğan, ‘Milletim kendi rızası ile bana görev verirse yapayım, vermezse de bunda herhangi bir sıkıntı duymamam gerekir’ demeli. AK Parti 2012’ye kadar bu felsefe ile çalıştı ve başarıdan başarıya gitti. Şimdi iktidarda kalma ve tahakküm etme yollarını arıyor. Olağanüstü hal silahı ile halkını eziyor, muhalifleri sindiriyor. Olağanüstü hal ile oluşturduğu baskı ile referanduma gidiyor, halkın muhalefetini kazanıyor... (s.7’den)
*
Onlara diyoruz ki:
“Adil Düzen” gelecektir, Sermaye’nin hükümranlığı bitecektir.
Önce inkâr ederler. Ama olaylar ona doğru yaklaşmaya başladığı zaman ‘kim’ derler. Cevap olarak; o düzeni önce kim getirmişse, faizli düzeni kim getirmişse O şimdi “Adil Düzen”i getirecektir. Kâinatı var eden yapacaktır bunu. Böyle diyoruz. Ondan sonra ‘ne zaman oluyor’ bu derler. 15 Temmuz olmayacaktı. Olduktan sonra da ikincisi olacak diye zulüm yapılıyor... (s.10’dan)
İstifade edilip gereğinin yapılması dua ve dileklerimizle…