Zulüm düzeni, bürokrasi ve 15 yıllık bir hikâye
Bu yazı, bundan önceki (24.01.2017 tarihli) “Zulüm düzenini güçlendirmek ve bürokrasi…” başlıklı yazının devamıdır; birlikte okunmalı, bu sayede iyi anlaşılmalı ve gereği yapılmalıdır, derim…
Demesine derim; 40-50 yıldır da hepimiz diyoruz ama acaba neden anlamıyorlar?!.
Ne diyelim? Artık anlarlar, inşallah; anlarlar ve bir an önce gereğini yaparlar…
“Bürokrasİnİn değİşİme dİrenİşİ / TBMM'de 2003 yılında, AB standartlarında bir Meclis yönetimi için büyük bir değişim projesi başlatmıştık. Eski bürokrasi bunu engellemek için yapmadığını bırakmadı. Mesela beni sakız çiğniyorum, elim cebimde dolaşıyorum, ceketimin önünü iliklemiyorum diye TBMM Başkanı Bülent Arınç'a şikâyet ederlerdi. '657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na aykırı davranışlardı bunlar. / Sanırım değişim projelerinin ve yeniden yapılanma çalışmalarının en önemli ismi, Ömer Dinçer kadar bu konuda sıkıntı çeken kimse olmamıştır. Başbakan Müsteşarı olarak başlattığı, 'Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi' Türkiye'nin en büyük bürokratik değişim projesiydi. / Erdoğan Dinçer'in bu projesini çok önemsedi, bütün saldırılarda onu korudu. Buna rağmen o büyük değişim projesi hayata geçirilemedi. Bürokrasinin aklın alamadığı oyunları vardı ve İstanbul ekibi bunları bilmiyordu.
“Bürokratİk olİgarşİnİn gİzlİ zaferİ / Erdoğan, 'Bürokratİk olİgarşİ' dediği, Ankara bürokrasisine savaş açarak ve çarpışarak onları dize getirmek istedi. Büyük oranda da başardı. Devlet kademelerinde klasik bürokratların çoğu değişti, devletin işleyişi hızlandı. Ancak Erdoğan, bürokratik oligarşinin taktik değiştirdiğini, sonunda da bir zafer kazandığını fark edemedi. Zira ekip değişmiş ama sistem değişmemişti. Kurumsallaşma ise yarıda kalmıştı. / Şöyle anlatayım. Klasik bürokratın ömrünün yarısı bir üst makama gelmek için, geri kalanı da o makamda kalmak için geçer. Bu yüzden birçok ilkesinden, prensibinden vazgeçer, kişiliğini zedelemesine rağmen o koltuk için her yolu dener. Risk almaz, yenilikten hoşlanmaz, düzenin değişmesini istemez ve hep güç dengesine oynar. Kim güçlüyse ondan yana olur, haklının değil, güçlünün yanında yer alır. İşte Türkiye'nin gelişmesini engelleyen de bu anlayıştır. / Bürokratik oligarşiye karşı yapılan mücadelede hiç hesaba katılmayan şey, İstanbul ekibi ya da AK Parti bürokratlarının bir gün klasik Ankara bürokrasisine benzeyeceği ihtimalidir. Cepheden savaşı kaybeden bürokratik oligarşi, bu kez taktik değiştirmiş, karşı saftaki reformcu bürokratları kendisine benzetmişti. Zira sistem değişmemiş, kurumsallaşmalar tamamlanmamış, sadece yöneticisi değişmişti. Bu nedenle sistem yöneticiyi çalıştırmıyor, bizzat yutuyordu. / Yani Ankara bürokrasini dönüştürmek, İstanbul ekibi gibi reformcu, yenilikçi, özgürlükçü ve vizyon sahibi yapmayı amaçlanırken, klasik bürokrasi onları kendisine benzetmeyi başarmış, bunu da kimse fark etmemişti.
“Erdoğan'ın kızacağı acı gerçek / Belki Cumhurbaşkanımız Erdoğan kızacak ama bürokratİk olİgarşİ diye mücadele ettiği kesim, aslında kendisiyle yaptığı savaşı kazandı. Belki bugün bürokrasi makamlarında kendileri oturmuyor ama onların anlayışı, o tutucu, dengeci, kişisel çıkarlarını düşünen anlayış, bürokrasiye hâkim oldu. Hem de Türkiye'nin en reformcu ve yenilikçi ekibini zehirleyerek yaptı bunu. / Bunun en büyük şokunu ve sıkıntısını Ahmet Davutoğlu döneminde yaşadı Türkiye. Erdoğan ve Davutoğlu arasında bir denge kurmayı, kişisel çıkarı için, birine ikna ettiremediğini, diğerine ikna ettirmek isteyen bürokrasi, devlet çarkının neredeyse durmasına neden oldu. Bunu yapanlar, klasik Ankara bürokrasisinin zehirlediği, AK Parti'ni getirdiği ekipti maalesef...
SONUÇ: “2002-2011 yılları arasında, yani AK Parti'nin ilk iki döneminde ülkeye damgasını vuran İstanbul ekibinden artık bahseden yok. Birçoğu Ankara'yı terk etti, geride Ankara'da kalanlar da o İstanbul ruhunu öldürdü. Ankara'yı terk edenler arasında yer alan Ömer Dinçer, geçtiğimiz yıl, bu değişim hikâyesini kitaplaştırdı. “Türkiye'de değişim yapmak neden bu kadar zor” isimli eseri, aslında İstanbul ekibinin Ankara'da yaşadığı hikâyenin özetidir.” (http://www.yenisafak.com/yazarlar/kemalozturk/burokratik-oligarsinin-zaferi-2035617)