TERÖRE TEŞHİS VE TEDAVİ; FAİZSİZ DÜZEN
Kur’an, ‘FAİZ, Allah’a ve resulüne savaş açmaktır’ diyor. (2/278-9) “Allah ve resulü” deyimi Kur’an’da “yargı” için kullanılır. Fitnenin, fesadın, her türlü karışıklığın ve de TERÖR olaylarının ana kaynağı “faİzlİ düzen” yani “karşılıksız para” ve onun her türlü sonuçlarıdır. FAİZ sebebiyle bir taraftan çalışmayan ve üretmeyen ama faizden kazanan haramzadeler, paralarını nerede harcayacaklarını bilemiyorlar; diğer taraftan çalışacak insanlar iş bulamıyorlar, bulsalar bile aldıkları ücretler karınlarını doyuracak durumda değildir...
TEŞHİS buysa; TEDAVİ, çare ve çözüm ülkeye faizsiz düzeni getirmektir.
Sayın Cumhurbaşkanımız nihayet FAİZ konusunda önemli şeyler söylüyor ve kararlı gibi görünüyor; kendisini sarmış olan çevresini aşabilirse, başarılı olacaktır...
TERÖR olaylarının sadece polisiye tedbirlerle önlenemediği ve önlenemeyeceği bütün dünyada görülmüştür. Sermaye “İkiz Kuleleri” kendisi yıkmış ama birkaç sakallı Müslümana fatura etmiştir! Sermaye’yi ekonomik olarak yıkmadıkça terör olayları bitmez, dünya karşılıksız doların esaretinden kurtulmadıkça bu sorunlar bitmez...
İlk yapılacak iş -yıllardır sadece bizim değil, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın da işaret ettiği- “Altına Dayalı Para / Altın Bono” ve “Ulusal Paralarla İhracat Sistemi” üzerinde durulacak... (Son yazılarımız ve yıllardır yazdıklarımız ilk rehber olabilir…)
İkinci olarak mikroda yapılacak iş; detaylarını defalarca yazdığımız “Semt Kooperatifleri” kurarak, “Yüz Lojmanlı İşyeri Apartmanları” yapmaktır...
Önceki yazımın sonunda da hatırlattığım üzere; sorunlar “İLİM” ile çözülür… “Ortaklık Düzeni Araştırma Üniversitesi” kurulmalı, burada “cari düzenler” ile “Kur’an Düzeni” birlikte ele alınıp incelenmeli, sorunlara İlmî çözümler bulunmalıdır...
Bugünlük bu kadarlık özet ama “öz” hatırlatmalardan sonra, bazı detaylara geçelim.
Bir ülke sanayileşmesini tamamlayamamışsa, işsizlik varsa, yabancı sermayenin gelmesi yararlıdır.
Bir ülke makineleşmiş yani sanayileşmiş ve işçi açığı varsa, o ülkeye yabancı sermayenin gelmesi zararlıdır.
a) Yabancı sermaye yeni işyerleri kurar, açık işçi olmadığı için fazla ücret verir ve başka yerlerde çalışan işçileri kendisine çeker. Bu da (ülkemizde olduğu gibi) tarım sektörünün ve “kobi”lerin (küçük ve orta ölçekli işletmelerin) iflası anlamına gelir; çok zararlıdır...
b) Borçla alınan yeni makineler yani yeni yatırımlar devreye girince, henüz amorti edilmemiş, eskiden alınmış makinalar hurdaya gider. Bu da ülke ekonomisinin zararı demektir. Bu uygulama yerli sermaye ile çalışan işletmeleri iflas ettirir...
c) Ülkede yabancı sermaye ile yatırımlar yapılınca halk üretimi bırakır, oluşturulan yeni yatırım yerlerinde çalışarak daha büyük kazanç elde eder. Yatırımlar bitince, hele bunlar (ülkemizdeki gibi) sadece mesken ve altyapı yatırımları ise; o ülkede daha sonra “büyük işsizlik” doğar. Halkın elinde ülke borcu olarak doları vardır. Bunlar ülkeyi terk eder. Yatırımlarını dışarıya kaydırır. Ülke “ekonomik krize” girer...
d) Hele hele bu yatırımlar “yap-işlet modeli” ile yapılıp devletçe garanti verilmişse, Osmanlı Devleti dönemindeki Duyunu Umumiye örneğinde olduğu gibi devleti yıkar...
Ülkemiz dünyadaki en merkezi yerdedir. Aşağıdaki tedbirler alındığı takdirde yabancı sermeyenin gelişi yararlı olmaya devam eder. a) Türkiye’de çalışacaklara vize ve çalışma izni uygulanmayacak. Türkiye’ye gelen sermaye işçisini de dışarıdan getirmelidir. b) Enflasyonu durduramazsınız. Ödemeler Türk Lirası ile yapılır. Borçlanmalar ise “Altın Bono” ile yapılır. Merkez Bankası altını değeriyle değiştirir ama kârsız alıp satar. Halk birikimini Türk Lirası üzerinden altın değeri ile saklar. c) Devlet borç ve alacaklarında “Altın Bono” esas alınır. Devlet kendi borç ve alacaklarına faiz uygulamaz. Yerli işletmeler gümrüklerle ve benzeri uygulamalarla değil, bu uygulama ile korunur. d) Yabancı devletlerle ilişkiler TL ve onların parası ile yapılır, dolar ve altın aracı yapılmaz. Kurlar, Akevler Kooperatifleri’nin yazılımını gerçekleştireceği programlardaki kasa stok seviyeleri ile belirlenir...