KUR’AN VE İLİM 883. hafta seminerinden
KUR’AN VE İLİM çalışma ve anlatımlarına devam; haftalık 883. seminerimizden…
İnsanlar topluluk içinde çalışmaktadırlar. Serbest arz ve talep kanunları içinde çalışmakta, emeklerinin paylarını almaktadırlar. Buradaki paylaşma eşit şekilde değildir. Kimileri çok pay almakta, kimileri az pay almaktadır. Katkıları fazla ise fazla pay almakta, katkıları azsa ona göre pay almakta, böylece üretim azami olmaktadır.
İnsan bu çalışmayı ve üretimi yapacak şekilde yaratılmıştır. İnsanlar çalışmada yarışma olsun diye yaratılmışlardır. Çalıştıklarında aldıkları pay belgesi ile mağazaya gidip istedikleri mallardan paylarını almaktadırlar. Burada serbest fiyat sayesinde dengeli bölüşme olmaktadır. Mallar öyle bölüşülür ki en çok insan alsın ve yararlansın.
Bugünkü ekonomistlerin bilmediği veya bilmek istemediği kavramı getiriyoruz: Gün/Saat. Bir saat çalışırsanız onunla kaç gün yaşarsınız? Maliyet fiyatıyla üreten kimse bir saat çalışır bir gün geçinirse, bu kendi ürettiğini kendisi tüketiyor demektir. Ama ürettiğini satıp başka malları alırsa, bu takdirde bu 10 gün/saat olur. Böylece mübadele ile en az gün/saat 10 misli artar. Aradaki onda dokuz kazanç üretici ile tüketici arasında bölüşülür. Bunun belki bir saati veya iki saati aracıya gider. Devlete vergi verilir. Genel Hizmet ve kamu görevleri bu vergi gelirleri ile sağlanır. Aracıya kâr verilir, zarar-kâr dengesi sağlanır. Tüccara verilen kâr yapacağı zarar kadardır.
Yani dengeye gelmiş bir İslâm ekonomisinde bütün tüccarların kazançları bütün tüccarların zararlarına eşittir. “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen”de bu böyledir.
KAPİTALİSTLERDE kâr zarardan fazladır ve bu kâr yani faiz sermayenindir.
SOSYALİSTLERDE artık gün devlete aittir.
İSLÂMİYET’TE ise üretici ile tüketici arasında bölüşülmektedir. Kamuya beşte bir verilmekte, kamuda çalışanların sayısı da beşte bir olmaktadır.
İşte, üretimin dengeli olması için ücretlerin farklı ve serbest olması gerekir. Tüketimin de dengede olması için fiyatların serbest olması gerekir. Aracılardan kamu payı hizmet karşılığı beşte bir olmalı, tüccarların toplamları onların toplam zararlarına eşit olmalıdır.
Bunun dışında diğer canlılarda sayıların dengesi türler arasındaki savaşlarla sağlanır. Güçlü olanlar olmayanları avlarlar veya otlarlar, sonunda her iki tarafın sayısı dengede kalır.
İnsanlar çok güçlü olduklarından onlarla baş edecek bir canlı türü yoktur. İnsanlar da kendi içlerinde çatışma ve savaşla dengelenir. Diğer canlılarda bir tür içinde evrim yoktur. İnsanlar ise sosyal evrim yapmaktadırlar. Bunun için uygarlaşmak isteyenler ile tutucular arasında sürekli olarak çatışma vardır, bu sayede uygarlaşma mümkün olmaktadır. Savaş bu sebeple sadece meşru değil aynı zamanda yararlıdır, uygarlaşmak için gereklidir.
Savaş meşru olunca mağlup olanların asimile edilmesi için kölelik müessesesi getirilmiştir. Savaşsız insanlık olmaz. Savaşın olduğu bir düzende kölelik kaldırılamaz. Ayrıca ekonomide kölelik hürlerin yapmayacağı işleri yapmak için de gereklidir. Bu işçilik sistemi ile yapılmaktadır. Bediüzzaman, esirlik kalktı ama yerine ecirlik/işçilik geldi diyor.
Bir kimse, Allah’tan, topluluktan daha fazla kazanmasını isteyebilir; istemelidir. Ama başkasına verdiği nimeti ona niye verdin de bana vermedin diyemez. Derse, bu hased olur. Sana fazla nimet verilmesi onun nimetinin azalması demek olur.
İşte, faiz ile kâr arasında bu fark vardır. Faiz, başkasından eksilenin sana geçmesidir. Kâr, Allah’ın verdiği nimetlerin bölüşülmesidir.
Hepsine veriyorsunuz ama birine fazla veriyorsunuz, kimsenin nimeti eksilmiyor.
Bir toplulukta ne kadar satılık mal varsa o toplulukta o kadar da onu satın alacak para vardır. Faiz, mal artmadan paranın artmasıdır; bunun anlamı, başkasının mallarından mal çalmadır. Kâr ise artan malın girdiler arasında serbest anlaşmalarla bölüşülmesidir.
Burada Allah’ın nimetini cahd etme anlatılıyor. Farklı şekilde rızıklanma birisini aç bırakma demek değildir. Ekonominin çalışması için mirasın tanınması ve kârın tanınmasıdır.
Bu haftaki -883. hafta- KUR’AN VE İLİM çalışmamızın 14-15. shl.’den aktardım.