Türkiye neler yapmalı?
Bir tarafta AB, ABD, IMF, BM, Dünya Bankası, NATO ve diğer kurumlarıyla “vahşi kapitalizm” denilen zalimler… Diğer tarafta SSCB ve Varşova Paktı ile temsil edilen “katil komünizm” veya “sosyalizm” denilen diğer zalimler… 20’inci yüzyıl -Erbakan Hocamızın tesbit ve teşbihiyle- timsahın iki çenesi mesabesindeki bu zalimlerin “ZALİM DÜZEN” zulmüyle geçti… Birinci ile İkici Dünya Savaşları boyunca, bunların öncesinde ve sonrasında yaşanan süreçlerde onlarca milyon insan öldürüldü… 20’inci yüzyıl sona ermeden “katil komünizm” yani Sovyetler Birliği sistemi yıkılıp gitti… Ama 21’inci yüzyılın 11’inci yılında can çekişmekte olan “vahşi kapitalizm” hâlâ ayakta kalabilme çabasında…
Timsahın bir çenesi “katil komünizm” parçalandı ve çöküp gitti…
Timsahın diğer çenesi de gidecek ama “Hak” gelmeden “bâtıl” gitmiyor…
“ADİL (Ekonomik) DÜZEN” gelmeden “ZALİM (kapitalist) DÜZEN” gitmiyor…
“HAK GELDİ BÂTIL ZÂİL OLDU”nun anlam ve hikmeti budur; “Adil (Ekonomik) Düzen” gelmeden “Zalim Kapitalist Düzen” zâil olmaz, ortadan kalkmaz...
“Faizci, tekelci, sömürücü vahşi kapitalim” sistemine karşı olanlar çareyi “din, aile, mülkiyet, ticaret vs düşmanı komünizm” yani “sosyalizm”de aramışlar, insanlığın bir yüzyılı bu arayışla geçmiş… Komünizm/sosyalizm de sorunları çözmemiş, çözememiş; daha da içinden çıkılmaz çetrefil bir hâle getirmiş… Kapitalizm krizlerle ve sömürüyle ayakta…
İslâmcı dünya görüşünü yani bir zamanlar ülkemizdeki “Millî Görüş”ü bizimle birlikte savunanlar, bizimle aynı yollarda yürüyenler; ya “yeni bir ekonomi teorisi” oluşturmak ya da oluşturulan “Adil (Ekonomik) Düzen” teorisini benimsemek yerine…
“Faizci vahşi kapitalist” düşünce ve uygulamaları savunmuş, -‘faiz dünya gerçeğidir’ anlayışını benimseyerek, Millî Görüş gömleği yerine bu gömleği giyerek,- iktidar olur olmaz bunu uygulamaya başlamış, ‘çare ve çözümü’ bu sistemde bulmuşlardır!.. Yani; geçmişte kendileri için erişilmez sayılan “faizci kapitalist sistem” düzeyine ve düzenine kavuşur kavuşmaz, bunu yegane çözüm saymışlardır!.. SONUÇ olarak “faizci-tekelci-zalim-sömürücü vs ekonomik ve siyasi sistem” muhafazakarı ve uygulayıcısı kesilmişler; eski inançlarıyla değiştiremedikleri “zalim düzene” teslim olmuşlardır!..
Oysa…
- Bizim inancımızdan, kitabımızdan, kültürümüzden, medeniyetimizden ve diğer değerlerimizden kaynaklanan ve çağımız dünyasında var olan “katil komünizm” veya “vahşi kapitalizm” sistemlerine alternatif olacak bilimsel bir model üretmek mümkündür...
- “Adil (Ekonomik) Düzen” çalışanları, İslâm sistemini çağın gereklerine göre yeniden yorumlamış, tekelsiz ve sömürüsüz (faizsiz ticarete dayalı) ekonomi sistemini ortaya koymuşlar ve Millî Görüş Lideri Erbakan Hoca’nın önderliğinde dünyaya duyurmuşlardır... Sistem sadedir; mübadeleyi tekelsiz sermaye yapar, kredileşmeyi ise devlet faizsiz sistemle sağlar, verdiği hizmetler karşılığında vergisini alır...
- Çağımız dünyasında fiilen ABD, AB, Rusya, Çin ve Hint olmak üzere beş süper güç vardır; Güney Amerika ve Afrika ile İslâm ülkeleri de potansiyel güçlerdir...
- Türkiye bu süper güçlere katılmadan İslâm âlemini, Afrika’yı ve Güney Amerika’yı arkasına alarak dengeyi korumalı; sadece bir veya daha fazla süper gücün dünya hakimiyeti ve tekel oluşturması önlenmelidir...
- Türkiye kendi sınırları içine hapsolmuş ve sadece kendi çıkarlarını gözeten bir ideolojiye sahip olamaz. Çok kimlikli ve çok kültürlü ama geleceğe yönelik beklentileri uyum içinde olan uluslara önderlik etmelidir. Birlikte olacağımız ülkeler kendilerini güven içinde hissetmeli ve bizi bir sömürgeci olarak görmemelidir. Kültür ve medeniyetimiz buna uygundur ama eskisi (Osmanlı) tekrarlanamaz; çağdaş yeni bir düzen üretmek zorundayız…
- Türkiye, “Hakkı Üstün Tutan Peygamberler Uygarlığı Sistemi” ile “müsbet ilimlerle insanlığı sanayide uygarlaştıran filozoflar uygarlığı sisteminin” SENTEZİ olan ‘yeni bir düzeni’ kendi ülkesinde uygulamalı ve insanlığa ‘örnek’ ve ‘önder’ olmalıdır…