DEPREM(3): Birinci sorun bilgisizliktir
Reşat Nuri EROL
“Türkiye’deki binaların yarısının yeniden inşa edilmesi gerekiyor.” Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Van Depremi’nde 63 öğretmenimiz öldü ama Milli Eğitim Bakanımıza göre okullarımız iyi sınav verdi!..
HAZIRLANAN ‘DEPREM ÖN TESPİT RAPORU’ ACI GERÇEĞİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ / Türkiye İnşaat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapora göre, Van’da yıkılan binaların tamamında kalitesiz ve yanlış malzeme kullanıldı. Çöken binaların ikisi hariç hiçbirinde hazır beton ve burgulu demir kullanılmamış...
Mehmet Altan, “Sırf İstanbul’da iki milyon kaçak konut var...” diyor (Star, 28 Ekim 2011) ve yazısını şöyle bitiriyor: “İki milyonu İstanbul’daki dokuz milyon kaçak binayı ve gecekonduyu yıkıp yeniden yapabilecek miyiz? Van’daki asıl katil olan ‘hırsız müteahhit-siyasetçi-bürokrat’ üçlemesini deşifre ederek yargılayabilecek miyiz? Binaları yıkıp, masum insanları öldüren ‘hırsız sistemi’ ortadan kaldırabilecek miyiz? Büyük acılara neden olan deprem bizleri sarsalayarak kendimize getirip, yapısal ve temel sorunları çözmemize yardımcı olur ise bu yaşanan trajedinin bize bir lütfu olacak...”
***
İki gündür, iki yazıdır yazdıklarımı aslında “lafı eveleyip geveleme” sayıyorum ama bütün diğer köşe yazarları gibi benim de az da olsa bunu yapmam gerekiyor! Sebebi malum!
Nitekim bugünkü yazımda da “başbakan-bakan-mühendis-yazar” gevelemeleri alıntıladım. Umarım var olan vahim durumu yeterince kavramamıza ve “sistem, düzen değişikliğine, yeniden yapılanma gereğine” yani “Adil (Ekonomik) Düzen”e bir saniye bile geciktirmeden geçmemiz gerektiğine yeterli delil ve uyarı vesilesi olmuştur.
Bu gevelemelerden sonra, hazırsanız, sadede gelelim, “çare ve çözümleri” yazalım.
***
Bugün teknolojideki gelişmeler sayesinde depreme dayanıklı binalar inşa edilmekte... Ülkemizde ise -gevelemelerden de anlaşıldığı üzere- bu teknolojiden yararlanılmamakta...
Bunun sebeplerini dört madde ile sayabiliriz.
1- BİRİNCİ SORUN BİLGİSİZLİKTİR.
Teknolojiden yararlanmak için teknolojiyi bilmek gerekir. Bunun için de ilmî çalışmaya ihtiyaç vardır. Batı’nın kitaplarını okuyacağız ama orada yazılanlara inanmayacağız, kendimizin denemeler yapması gerekir. Denedikten ve onların söylediklerini doğruladıktan sonra onlardan yararlanmalıyız. “Ondan” demiyorum, “onlardan” diyorum; çünkü yalnız bir yeri değil, dünyadaki tüm uygulamaları öğrenmemiz ve anlamamız gerekir. Fransa, İngiltere, Almanya, ABD, Rusya, Japonya gibi ileri gitmiş ülkelerin ne yapmakta olduklarını öğrenmemiz gerekir. Yalnız oralara profesörleri göndermemiz gerekir, oralardan profesörleri getirmemiz gerekir. Oraya öğrencileri göndermememiz gerekir. Çünkü orada mühendis ve profesör olan Türkçeyi bile bilmez, bizim elemanımız olmaz, onların elemanı olur. Biz ne yapıyoruz? Yalnız İngilizce öğretiyoruz ve orada lisans öğrencileri okutuyoruz!..
Türkiye’nin yeri, konumu ve imkanları başkadır, Türkiye’ye göre çözümler üretmeliyiz. Nasıl tarladan yiyecekler toplarsınız ama onu kana karıştırmazsınız, önce mutfakta pişirir sonra midenizde sindirdikten sonra kana karıştırırsanız; aynı şekilde bilgileri de kendi beynimizde sindirdikten sonra o teknolojiyi kullanmalıyız.
Kandilli 6.6 şiddetinde zelzeleyi tesbit ediyor. ABD 7.2 diyor. Biraz sonra vazgeçiyor. Ama onu beyan edenler orada oturuyorlar. Depremin şiddetini bile tesbitten aciz bir rasathaneyi hemen kapatmak gerekir. Yalnız Kandilli Rasathanesi’ni değil, başörtüsü sorunu gibi büyük bir sorunu çöz/e/memekle meşgul üniversitelerimizi de kapatmak gerekir. Ya on yıldır bu sorunları çözemeyen sözde iktidarı ne yapmalı?!.
Bugünlük yerim bu kadar. Gelecek yazıda “ÜLKEMİZDEKİ EKONOMİ, HUKUK VE SİVİL SAVUNMA SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ” üzerinde duralım, inşaallah…