Dünya “Adil Ekonomik Düzen” Baharı…
Son yazımın başlığı neydi? “Amerikan ‘Adil Ekonomik Düzen’ Baharı…” Başlığın sonundaki “üç noktayı” bu baharın devamı olacağı ve örnek alınıp dünyaya yayılacağı için koydum... Aradan iki gün geçmeden “Amerikan Baharı” “Dünya ‘Adil Ekonomik Düzen’ Baharı…”na dönüşüverdi… Bahar ABD’den dünya ülkelerine yayılıverdi… Bugünkü yazımın sonuna da “üç nokta” koydum, sebebini de önceki yazımın en sonunda yazdım: Maazallah; “Adil Ekonomik Düzen” söylemi bir de Avrupa ülkelerine sirayet ederse!!! Olacak şey değil ama hele “AB Kriterleri” bir de “Adil Düzen Kriterleri” diye Türkiye’ye dayatılırsa!!! Aman Allah’ım; ülkemizdeki her türlü görüş sahipleri, yani sağcı-solcu, sosyalist-kapitalist ve de “muhafazakar demokrat” olanlar ne yapar?!. NE YAPAR?!.
Bu ülkeler arasında en çok İngiltere yani Büyük Britanya’yı önemsiyorum… Neden?.. İngiltere’yi “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” yani “Büyük Britanya” yapan, maddi ve askeri gücünü destekleyen devlet yapılanması, “devlet düzeni” idi... Şimdi o “devlet düzeni”, İngiltere dahil diğer bütün Avrupa ve Batı ülkelerinde -bu arada Türkiye gibi o devlet düzenini taklit eden ülkelerde de- çöktü ki, halk isyanlarda… Böylece, ABD’de başlayıp devam eden Wall Street protestolarına ilk destek, ‘15 Ekim Küresel Eylem Günü’ kapsamında, onbinlerce Londra’lı küresel sömürü sermayesi karşıtlarından gelmiş…
İngiltere’deki eylemcilerin taşıdığı pankartlar ve attıkları sloganlar her şeyi anlatıyor: “Şirketlerin aç gözlülüğüne karşı nüfusun yüzde 99’unu oluşturan bizler yeter diyeceğiz”, “Onların krizinin faturasını biz ödemeyeceğiz”, “Başbakan Cameron gitmeli”, “Gerçek global demokrasi istiyoruz”, “Bankalara değil insanlara yardım edin”, “Kazanmak için beraber greve”, “İş, ev, hizmet istiyoruz”, “Kimliksiz Birleşik Krallık”…
Londra’da yaşayan Türkler de eyleme destek vermiş, katedral önündeki büstün önüne Türkçe yazılı “Batsın bu dünya” yazılı afiş bırakmış... Eylemler 6 kıta, 82 ülke, 1400 şehirde yapılmış… Kanada, Meksika, Yeni Zelanda, Avustralya, İtalya, Almanya, İsviçre, İspanya, Avustralya, Japonya, Tayvan, İngiltere, İsrail, Bosna ve Yunanistan’a kadar yayılmış… Tüm dünyaya yayılan eylemlerin en şiddetlisi Roma’da yaşanmış...
Amerika’daki eylemciler diyor ki: -Evlerimize orjinal mortgage düzenlemesinde olmayan yasadışı ipotek prosedürleri ile el koydular. -Vergi veren vatandaştan mâli yardım adı altında ek ödemeler aldılar, üst düzey yöneticilere aşırı miktarda bonuslar vermeye devam ettiler. -İş yerinde yaşa, ırka, cinsiyete, kökene bağlı olarak yapılan eşitsizliği ve ayrımcılığı olağan hâle getirdiler. -Öğrencileri, eğitim için binlerce dolar borca mahkum ettiler. -Medya üzerindeki kontrollerini kullanarak halkı bilgisiz ve korkusuz tuttular. -Alternatif enerji kaynaklarını engelleyerek bizi petrole bağımlı kıldılar. -Gizliliğimizi bir mal gibi sattılar. -Politikacıların iş dünyasını denetlemesi gerekirken, patronlar politikacılara milyonlarca dolarlık bağışlar yaptı. -Kitle imha silahlarının üretimine devam ediliyor. -Yurt içinde ve dışında sömürgeciliği hakim kıldılar. -Yurtdışında masum insanlara işkence yapıldı. -Krizi finans kesimi (faizli finans ekonomisi sistemi) yarattı. Kriz sonunda insanlar evlerini, işlerini kaybetti. Emeklilik paraları, birikimleri yok oldu. Halk fatura ödemeye devam ediyor… -Krizden sonra hükümet, krize neden olan finans kesimine oluk gibi para akıttı. Bu paralar krizden zarar gören halkın cebinden çıkıyor, çıkacak. Buna karşılık krizin suçlusu finans kesimi hiçbir ceza görmedi, eskisinden daha iyi durumda. Finans kesimi kârlarına kâr katıyor. Krize yol açan işlemleri yapan yöneticiler yüksek ücretlerle, yüksek primlerle yaşamlarını sürdürüyor... -Biz 99’uz (nüfusun yüzde 99’u). Halbuki 1’ler (nüfusun yüzde 1’i) ekonominin kaymağını yiyor... Bu sistem, bu düzen değişmelidir... Sosyal adalet diye bir şey kalmadı... Bu ne biçim Wall Street? Bu ne biçim dünya, bu ne biçim dünya düzeni?!.
Ve önceki yazımda da yazdığım üzere, Amerika’daki; Adalet (ben “Adil Düzen” diyorum) ve Adil Ekonomik Düzen söylemi, itirazların içinde ayrı bir yer tutuyor…
Türkiye’yi güya yönetenler açısından “soru/n” şu; “Amerikan Baharı… Avrupa Baharı… Dünya ‘Adil Ekonomik Düzen’ Baharı…” ya ülkemize de gelirse?!.