Zehirli Anayasa!
Reşat Nuri EROL
Önceki “Zehirli SÜT!” konuya giriş yazımızdan sonra, gelecek yazıdaki konumuzun “Zehirli Anayasa!” olacağını yazmıştık. Ayrıca, “Batı ve ABD bunu yalnız yiyecekte, giyecekte, ilaçta, silahta yapmıyor; her çeşit sosyal yenilikte, siyasette, “ANAYASA” ve yasalarda de böyle denemelere girişiyor...” demiştik. Yani, Batı, dünkü “Zehirli SÜT!” yazımızda anlattığımız bu yaptıklarını yalnız maddi alanlarda yapmıyor, “sosyal” alanlarda da yapıyor. Siz bu “sosyal” kavramını çok geniş anlayın. Mesela kanunlar çıkarılıyor, sosyal modalar üretiliyor; onları önce biz uygularız, sonuçlara göre sonra kendileri uygularlar!..
Çok partili döneme geçildiğinden yani 1950’den beri, bugüne kadar birkaç parti uzun zaman iktidarda tutuldu: DP, AP, CHP, ANAP, AKP… Acaba neden?!.
O partiler uzun iktidarlarında neler yaptılar, hâlen ne yapıyorlar? Batı istiyor diye kanunları okumadan gece yarılarında Meclis’ten geçirdiler/geçiriyorlar! Türkiye’de deneyecekleri kanunlar bitti. Ceza kanunu kadar belki binlere varan kanunlar çıktı. Deneylerle sonuçlar elde etti. Şimdi kendi ülkeleri için bunlardan aldıkları deneylerle kanun yapacaklar...
Şimdi sıra “ANAYASA”ya gelmiştir...
***
Batı’dan aktarılan yasaların tamamı zehirdir. Şimdi asıl “ana-zehir” olan “ana-yasa” geliyor; bu sözde “Yeni Anayasa” ülkeyi batırma anayasası olacak/tır... İşte buraya yazıyor ve tarihe not düşüyoruz: Gidişata bakılırsa, “Yeni Anayasa” demokrasi ve hürriyeti geliştiriyoruz şemsiyesi altında halkın sokağa çıkıp anarşi faaliyetlerini rahat yapacakları anayasa olacak/tır... Orduyu etkisiz hâle getirme anayasası olacak/tır... Mal sahiplerini bağlayıp hırsızları salıverme anayasası olacak/tır...
Hem de bunları kimlere yaptırıyorlar? Bizim sevdiğimiz, bir zamanlar aynı yollarda beraber yürüdüğümüz dostlarımıza yaptırıyorlar! O dostlar şimdi bakan oldular, meclis başkanı oldular, artık çok yükseklere çıktılar ya; bu hatırlatmalarımızı, bu uyarılarımızı, Hak ve halk adına olan bu haykırışlarımızı duyamıyorlar, yazılanları göremiyorlar, çözüm önerilerimizi gündemlerine alıp konuşamıyor ve bizi de konuşturamıyorlar…
Bu kardeşlerimiz samimidirler ama maalesef çok büyük hata ve gaflet içindedirler...
Bu söylediklerimizi duyanların, bu yazdıklarımızı okuyanların, anlattığımız bu gerçekleri görenlerin görevi; bu hatırlatmaları onlara münasip şekilde ulaştırmaktır...
***
Evet… “Yeni Anayasa” yapmalıyız… Ama lafta ve sözde değil, “-mış gibi olsun” diye değil; gerçekten ve herkese danışarak “Yeni Anayasa” yapmalıyız...
Bu köşede tam iki ay önce (12.08.2011) kendisine “Açık Mektup” yazıp da bugüne kadar cevap almadığımızdan şimdi açıkça ve isim zikrederek yazıyor ve soruyoruz:
Başta Meclis Başkanı Cemil Çiçek olmak üzere ilgili ve yetkililer ne yapıyorlar?
Üniversitelerden ve “diğer malum yerlerden” ilim adamları istiyorlar… Oysa, onlar zehirlemek istedikleri tarafından hazırlanmıştır... Kim kendi kafalarında, kendi görüşlerinde, kendi hevalarında ise sadece onlar çağırılmaktadır... Onlar Batı anayasalarından yani zehir anayasalarından başka ne okuduklar ki, onlardan başka ne biliyorlar ki?!.
Oysa, yeryüzünde inkılâp yapacak anayasa sadece “Adil Düzen Anayasası”dır, onun bir tek eczanesi vardır; Adil Düzen Çalışmaları ve Çalışanları... Bu kadroda olup “akademisyen” olanlar çeşitli oyunlarla üniversitelerden ya uzaklaştırılmış ya da susturulmuşlar; onları uzaklaştıranlar ise güya anayasa üstadı olmuşlardır!..
Cemil Çiçek ve diğer ilgili yetkililer ne yapmalıydı? Siyasi partilerden ilim adamlarını isteyip onların atadıkları ilim adamları ile istişareler yapmalıydılar...
Ama bunu yapamazlar; çünkü -en başta da yazdığım üzere- biliyorlar ki, bunu yaparlarsa o makamlarda oturamazlar... Oysa bir yerde oturmak marifet değildir; oturuyorsan oranın hakkını vermek gerekir... Ne yapalım, durum böyle; kendi düşen/ler ağlamaz...