Hangi lâiklik, liberallik, demokrasi, sosyallik?-4
Reşat Nuri EROL
Başlıktaki konu ile ilgili “şimdilik” yazacağım bugünkü bu son yazıya farklı bir girizgâh yapacağım. Her zamanki gibi sabah erken kalktım ve günlük okumalarıma başladım. Ekonomi ile ilgili okumalarımdan bir sonuç cümlesi: Joseph Stiglitz’in görüşlerini kısaca “Ekonomi kitapları yeniden yazılmalı.” şeklinde özetleyebiliriz… Bu bir… Mahir Kaynak, bugünkü “Ezbercilik” başlıklı yazısını, son paragraftaki şu cümlelerle sonlandırıyor: “Bugün bir şeyden şikayetçiyim. İktisadi durumumuz rakamlarla ifade ediliyor ve durumumuz bu rakamlara yüklenen anlamlarla değerlendiriliyor. Oysa izlenen politikanın cari açığı büyüteceği önceden belliydi ve bundan şikayetçiydim. Bunun çaresi olabilir ama kangren olan ayağınızın kesilmesi gibi bir çare olmamalıdır. Ayrıca var olan iktisat bilgisinin değişmez olduğu söylenemez. Geçmişte de fizik vardı ve bu tek gerçek olarak kabul ediliyordu. Sonra Quantum fiziği çıktı ve bakış açısı değişti. Benzer değişim doğruluğundan şüphe bile edilmeyen matematikte yaşandı. Önümüzdeki dönemde iktisatta önemli değişiklikler yaşanacaktır ve keşke bunu bir Türk bilim adamı gerçekleştirse.” Bu iki… Sonuç: Mahir Kaynak’ın -ve elbette herkesin- “Adil Düzen” çalışmalarından ve çalışmaları yapan “Türk bilim adamlarından” haberdar olmaması düşünülebilir mi?!. Bu üç… Bu sorum her şey gibi “lâiklik, liberallik, demokrasi, sosyallik” ve “ANAYASA” için de geçerli… Bu da dört…
Osmanlı’dan beri 300 senedir Batı dünyasını taklit ederek bugünlere geldik; Kolay kolay üç asırlık anlayış ve alışkanlıklarımızı değiştiremiyoruz, ezberlerimizi bozamıyoruz...
Ama her şeye ve herkese rağmen yavaş yavaş İslâm demokrasisine, lâikliğine, liberalizmine, sosyalliğine geçiyoruz; çünkü, dünkü yazımda da ifade ettiğim üzere, bunların gerçeği yalnız İslâm’da vardır. Şimdi insanlığın, İslâm âleminin, Türkiye’nin, yani sizin elinizde fırsat vardır “Adil (Ekonomik) Düzen”i ülkenizde kurabilir, bu sayede bir anda muasır medeniyetin fevkine çıkabilirsiniz... Sonra, size dayatılan ve ezberletilen sahtelerini değil de, işte bu gerçek düzeni Araplara ve dünyaya ihrac edersiniz…
Türkiye bunu yapabilir...
***
Muasır medeniyetin fevkine çıkmak için neler yapacaksınız?
1- Başkanlarınız, başbakanlarınız, bakanlarınız, yöneticileriniz İslâm düzenini, barış düzeninin yani “Adil (Ekonomik) Düzen”i kabul edecektir... Madem ki güneş doğudan doğuyor; batı dünyasında batan güneşlerin peşinden dolanmaktan vazgeçilecektir…
2- Ülke illere ve iller de bucaklara ayrılacak, her bucak kendi düzenini kendisi kuracaktır. Merkez illere, iller de taşra bucaklarına karışmayacaklardır. Müstevliler tüm ülkeyi değil bucakları ayrı ayrı batılılaştırabilirlerse batılılaştırsınlar. Bucaklardan bucaklara, illerden illere, hattâ ülkelerden ülkelere hicret etme kolaylaştırılmalıdır. Gidenlerin taşınmazlarını devletler satın almalı ve karşılığını göç edip gidenlere vermelidir...
3- Hakemlerden oluşmuş yargı sistemi kurulmalı, hakemlerin kararlarına herkes kayıtsız şartsız uymalıdır. Kaddafi’nin kötü olduğuna Batı karar vermemelidir, sömürü sermayesi karar vermemelidir; hakemlerden oluşan Libya yargısı karar vermelidir. Adil yargıda herkes muhakeme edilmelidir ama mahkum olmadan evvel kimse hapis olmamalıdır...
4- Millî ordular oluşmalıdır... Ülke bölgelere ayrılmalı, her bölgede o bölgeden olmayan askerler orduyu oluşturmalıdır... Ordu komutanlarını birileri veya başkaları değil “başkan” atamalıdır... Askerler sivillere, siviller de askerlere karışmamalıdır...
***
Sonuç olarak… Bizim yöneticilere tavsiyemiz; “Adil (Ekonomik) Düzen”e, İslâm düzenine, gerçek demokrasiye, gerçek lâikliğe, gerçek liberalliğe, gerçek sosyalliğe vs “evet” demeleri ve gerekenleri yapmalarıdır... Halka da tavsiyemiz; hakkı ve hakikati araştırıp yöneticilerin işlerini kolaylaştırmaları, onlara bu şekilde yardımcı olmalarıdır...
Ve’s-selâm…