İnsanlığın hikâyesi, bizim hikâyemiz-5
Reşat Nuri EROL
İnsanlığın serüvenini anlatırken amacımız neydi?
Birincisi, tarihin tekerrür etmemesi…
İkincisi, yeni bir sistem, yeni bir düzen, yeni bir medeniyet inşa etmemiz gerektiğini anlatıyoruz…
Daha doğrusu, “Bu durumdan nasıl kurtulacağız, kendimizi nasıl koruyacağız?” asıl bu sorunun cevabını anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz…
Osmanlı tecrübesi maksatlı olarak birileri tarafından zaman zaman gündeme getiriliyor ya; haydi, biz de onlara inat veya onlara nazire olurcasına o örnek üzerinden bir şeyler, daha doğrusu asıl meramımızı ve asıl meselemizi anlatmaya çalışalım...
Anadolu’da beylikler dönemi yaşanıyor, beylikler arasında çatışmalar yaşanıyor…
Aralarında hepsinden küçük gibi görünen bir aşiret, bir beylik diğerlerinden farklı hareket ediyor, komşu beylerle çatışmalara girmiyor, sadece kendi işine bakıyor, belirlediği strateji çerçevesinde kendi uygulamalarına bakıyor…
Ne dersiniz; biz de küçük Osmanlı aşireti gibi mi başlasak, öyle başlayıp da belirlediğimiz stratejiyi mi uygulasak, sistemimizi uygulayarak kendi işimize mi baksak…
Öyle yaptığımızı varsayalım…
***
Bu çağda küçük “Osmanlı Beyliği” veya “Osmanlı Aşireti” olarak yola çıktığımızı varsaydığımıza göre; biz öncelikle “yüz hanelik bir semtte kooperatifimizi” kuracağız...
Semtimizi, aşiretimizi, ocağımızı ve zamanla oluşacak olan bucağımızı işte bu kooperatifimiz sayesinde sermayenin sömürüsünden ve saldırılarından koruyacağız...
1) Bunun için bir “Semt Senedi” çıkaracağız, semt içinde tüm alışverişimizi bu “Semt Senedi” ile yapacağız. Böylece sermayenin hiçbir karşılığı olmayan doları ve onun uydusu TL’yi bizim semtte etkisiz hâle getireceğiz, sömürüden kurtulacağız...
2) Hukuk sisteminin çöktüğü, doğru dürüst bir anayasası bile olmayan ve on yıldan beri anayasa çoğunluğu ile iktidar olunmasına rağmen “yeni bir anayasa” bile yapılamayan bir ülkede yaşıyoruz ya; bu zulmü hiç olmazsa kendi içimizde, kendi aramızdaki sorunlarımızda sona erdirmek ve “adaleti tesis etmek” için kendi aramızda çıkan ihtilafları “hakemler sistemi” yoluyla çözeceğiz... Böylece biz kendi hukuk düzenimizi kendimiz kuracağız ve kendimiz yaşatacağız... Bir müddet sonra da herkese örnek olacağız…
3) Osmanlı tecrübesinden ve Osmanlı örneğinden yola çıktık ya; bu örneğin çağdaş versiyonuymuşçasına hareket ediyoruz ya; komşularımızla sıfır sorun politikaları uygulamak bir yana, varlığımızla örnek oluyor ve onların da bizimkine benzer komşu semtlerin, aşiretlerin/ocakların ve bucakların kurulmasına örnek ve yardımcı olacağız...
4) “Semt Senetleri” ile çalışıp yaşayan değişik semtlerin senetlerini bucakta kuracağımız “Bucak Kooperatifi Senetleri” ile alıp satacağız... Böylece önce kendimizi sömürü sermayesinin sömürüsünden kurtaracağız, sonra bizim gibi olanlarla işbirliği içine girerek hep beraber el ele vermiş olarak kendimizi birlikte koruyacağız...
***
İşte… İnsanlık -bugüne kadar önerdiğimiz ve bundan sonra da gerçekleşinceye kadar hep önermeye devam edeceğimiz- bu yapılanmaya, bu sisteme, bu düzene sahip çıktığı ve uygulamasına geçtiği zaman, sermayenin sömürüsü belasından kurtulmuş olacaktır…
Kurtulmak istiyorlarsa kurtulacaklardır…
İman etmekte olduğunu iddia edip de kurtulmak istemeyenlere, Maide 54. âyette Allah diyor ki: “Ey iman edenler! Sizden kim dinden/düzenden dönerse, Allah, sevdiği ve kendisini seven mü’minlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. Onlar Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lutfudur. Allah’ın lutfu ve ilmi geniştir.”