İnsanlığın hikâyesi, bizim hikâyemiz-2
Reşat Nuri EROL
Tekel sömürü sermayesi dünyadaki eski gücünü yitirmiş bulunmaktadır. Siyasi gücü kalmamıştır. Artık ne Rusya’ya ne ABD’ye eskisi gibi emredememektedir, sözünü geçirememektedir. Askeri ihtilaller yapamamaktadır. Doları hâlâ dünyayı karıştırabilmektedir. Çok yakında dolar da iflas edecek ve tekel sermaye yeni bir dolar da çıkaramayacaktır.
Sermaye şimdi yeni bir oyun içindedir. Şimdiye kadar ezdiği İslâm ülkelerini demokratikleştirmek, Çin’i güçlendirmek, böylece Batı’ya haddini bildirmek istemektedir.
İşte, İslâm ülkelerindeki hareketler budur, Arap ülkelerindeki sözde “bahar” ayaklanmaları budur, komşumuz Suriye’deki gelişmeler budur, Libya’daki gelişmeler budur...
Sömürü sermayesi elindeki en büyük silah olan doları kullanarak halkı diktatörlere karşı harekete geçiriyor ama diktatörleri indiremiyor.
Irak’ta Saddam’ın gitmesi kazara olmuştur, yanlışlıkla yakalanmış ve idam edilmiştir.
Aslında kendi adamları olan Usame bin Ladin de benzer bir hataya kurban gitmiştir.
Sermaye 30-40 yıl iktidarda kalan Kaddafi, Saddam, Mübarek gibi diktatörlere diyor ki; beni dinle, yerinde kal, yoksa seni indiririm. Nitekim özellikle son yıllarda Kaddafi’nin sermaye ile nasıl ilişkiler içine girdiği ve ne gibi pazarlıklar yaptığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor... Sermaye aynı şeyi Beşşar Esed’e diyecek... AKP kurulurken her hafta Batı merkezlerini ziyaret ettiklerinde yöneticilere dediklerini yarın Erdoğan’a diyecek...
Şimdilik bunları demiyor mu; yoksa diyor da bizim mi haberimiz olmuyor?!.
***
Sömürü sermayesi, önce İslâm ülkelerini, sonra diğer Hıristiyan olmayan ülkeleri emrine alıp da Hıristiyan ülkeleri akıllandırabilir miyim çalışması yapmaktadır.
O halde Suriye’deki olay budur, diğer Arap ülkelerindeki olaylar da budur.
Suriye’de iktidarı halka saldırtıyor… Sonra biri beş yaparak dünyayı ayağa kaldırıyor... Türkiye’yi müdahaleye kışkırtıyor... Başarırsa Türkiye Suriye’ye saldıracak... İran Suriye’ye arka çıkacak... O da bize saldıracak… Böylece Ortadoğu kaynayacak...
Rusya emrine girerse o hakim olacak...
Avrupa Birliği emrine girerse o hakim olacak...
Her ikisi emrine girerse o zaman Yalta’da olduğu gibi bölüştürecek...
ABD ve Çin devre dışı bırakılacak... ABD’de zenci ve Müslüman ayaklandırması ile oluşacak yeni devleti yeniden emrine alacak... Çin’de de Budist ve Müslim ayaklanması ile sosyalizme son verecek, yeni denge kuracak...
Mahir Kaynak’ın tahminlerinin aksine, bize göre; bir tarafta Rusya ve AB birleştirilecek, diğer tarafta Çin ve ABD birleştirilecek ve denge böyle kurulacak...
***
Bu durumda bizim yapacağımız nedir, uygulayacağımız siyaset nedir?
Türkiye Suriye’nin iç işlerine karışmamalıdır. Türkiye yöneticileri gelen göçleri Türk vatandaşı yapıp nüfusumuzu artırmalıdır. Böylece Suriye gittikçe zayıflar ve küçülür, Türkiye gittikçe güçlenir ve büyür. Suriye devleti yıkıldığı zaman Suriye’de biz devlet kurarız…
Kıbrıs meselesini de bu arada gerçek anlamda çözeriz...
Biz her konuda iki devletle istişarede olmalıyız. Bunlardan biri İran, diğeri Rusya’dır. Onlarsız hiçbir siyaset takip etmemeliyiz.
Birleşmiş Milletler’de de aynı şekilde hareket etmeliyiz. AB’nin ve ABD’nin bu andaki tutumları belli değildir. Sermaye bunları ne kadar oynatıyor, bilemeyiz.
Bizim dışarıdaki devletlere yapacağımız en büyük iyilik “Adil Düzen”i getirmektir.
***
Gelecek yazının başlangıcında biraz bu konu üzerinde duracağız…
“Adil Düzen” ne demektir, nasıl gerçekleşir, nasıl kurulur?
İnsanlığın serüvenini anlatmaya devam edeceğiz…