KRİZ!(7): İnsanlığın bittiği yerler, insanlık krizi
Reşat Nuri EROL
Dünya ne kadar da çabuk dönüyor, olaylar ne kadar da hızlı gelişiyor… “KRİZ” diye başlayıp kısa zamanda “çare ve çözümleri” yazacaktım ama; ülkemizde ve dünyada her gün “kriz” ana kavramı içinde ele alınması gereken öylesine gelişmeler oluyor ki, insanı ürkütüyor. Yedinci yazıya geldik, çözümlere gelemedik. Hani Türkçemizde ‘insanlığın bittiği yer’ deyimi var ya, durum aynen öyle! Beşinci yazımda ‘insanlığımdan utanıyorum’ diyordum, çok değil, iki gün sonra ‘insanlığın bittiği yer’ deme ihtiyacı duyuyorum...
‘İnsanlığın bittiği yer neresidir, nerelerdir, nedendir?’ diye sorabilirsiniz…
İnsanlığın bittiği yerler, geçen yüzyılda I. ve II. Dünya Savaşlarının olduğu yerlerdi. Sonrasında oluşan ve adına ‘komünizm’ veya ‘kapitalizm’ denen çağdaş zalim düzenlerle, sosyo-ekonomik sömürü sistemleriyle, dünyanın en ücra köşeleri bile ‘insanlığın bittiği yerlere’ dönüştü. Çok değil, geçen yüzyılın tam ortasında ‘komünizm’ ile yönetilen bir ülkede (Yugoslavya) doğdum. Ailecek o zalim yönetimi iliklerimize kadar yaşarken, baba ve annem memleketlerini (Kosova ve Bosna) bırakıp sığınacak bir liman aradılar. Sığınılacak liman Türkiye’ydi ama Türkiye de dünyanın pek çok yeri gibi ‘kapitalizm’ (veya ‘Kemalizm’ ile) yönetiliyordu; hâlen de faizci zalim kapitalizm düzeni ile yönetiliyor!!!
Çok değil, 20 yıl önce ya da doğuşundan 70 yıl sonra, zulümler bir yana milyonlarca insanın ölümüne sebep olan ‘komünizm’ yıkılıp gitti…
Şimdi de dünyayı ‘insan bittiği yerler’ hâline getiren ‘kapitalizm’ can çekişiyor, yıkılıp gideceği güne doğru hızla koşuyor… Bunu görmek için Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarındaki gelişmelere; bu kıtalardaki bazı ülkelerde gerçekleşen son zamanlardaki isyanlara; kapı komşumuz Yunanistan’dan başlayıp İtalya ve İspanya’nın ardından İngiltere ve Fransa’ya (bu arada Norveç’e de) yayılan çok yönlü çöküşlere; Tunus ve Mısır’dan başlayıp, Yemen ve Körfez ülkelerine kadar uzanan, son olarak Libya ve Suriye’de farklı bir şekle bürünen isyanlara; Somali ve Sudan’dan başlayıp diğer Afrika ülkelerine de yayılan açlıktan ölmelere; bunlara benzer daha nice örneklere bakmak yeterli olacaktır. Son olarak Somali’de on binlerce çocuk öldü, hâlen de ölmeye devam ediyor!!!
***
İnsanlığın en büyük kuruluşu Birleşmiş Milletler’in tesbitlerine göre;
-“Dünyada her gün 24 bin kişi açlıktan ölüyormuş…”
-“Dünyada açlık sorunu yaşayan 800 milyon kişiden 300 milyonu çocukmuş…”
İnsanlığın bittiği yere dönüşen yeryüzünde, insanlığın en büyük kuruluşu Birleşmiş Milletler (BM) sadece “tesbit” yapabiliyor, “tedavi, çare, çözüm” yok, yok, yok!!! Peki…
-Çare ve çözüm nerede ve kimde, dünyayı ve insanlığı kim nasıl kurtaracak?!.
-Komünizm yıkılıp gitti, kapitalizm can çekişiyor; bunların yerini ne alacak?!.
-Siz kendinizi kurtarmak için çalışmıyorsunuz; sizi kim gelip de kurtaracak?!.
***
İnsanlar! Yukarıda açıkladığım ölümlerin en çok olduğu ülkelerde yaşayan ve “İslâm” gibi hayatı, hürriyeti, yaşamayı, yaşatmayı, güvenliği, adaleti, -adı üstünde- “savaşı” değil “barışı” esas alan dinin mensubu Müslümanlar! “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış olur” diyen Kur’an’a inananlar!
-İnsanlık için tek, biricik, alternatifsiz, yegane çare ve çözümün Müslümanların yani İslâm’ın ve Kur’an’ın olduğunu duymuyor, görmüyor, anlamıyor musunuz???
Yani İslâm/barış düzeni ve Kur’an nizamı; bu nizamın çağımızdaki medeniyeti…
Batı uygarlığı “komünizm” ve “kapitalizmi” ile birlikte battı, batıyor…
İnsanlık yeni bir “kurucu ve kurtarıcı medeniyet” bekliyor…
Bu köşenin dikkatli ve aklı selim sahibi müdavimlerine soruyorum:
‘Adil (Ekonomik) Düzen’ ve ‘Adil Düzen Medeniyeti’ tek çare ve çözüm değil mi?
‘Evet!’ diyorsanız; ‘Bismillah’ deyip haydi kendinizi ve insanlığı kurtarmaya…