KRİZ!(6): Balık ver ama balık tutmasını da öğret
Reşat Nuri EROL
Dünkü yazımda “SOMALİ” derken aynı zamanda “SUDAN” deme ihtiyacı duymuştum ya; bunun pek çok sebebi var: Birincisi bu ülkedeki dostlarım, bu ülkede bizzat görerek bildiklerim, yetkililerden duyduklarım ve genel olarak Afrika’daki durumu yansıtan büyük bir Afrika ülkesi olmasıdır... İkinci sebebi anlamanız için aşağıdaki habere bakalım:
Kimse Yok mu Derneği’yle birlikte Sudan’a giden sanatçı Reyhan Karaca, çocukları açlıktan ölen bir annenin feryadını unutamıyor: “Bebeğini, ‘al kurtar’ diyerek bana uzattı!” Reyhan Karaca iç savaş, yoksulluk, açlık ve ölümün kol gezdiği Sudan’ı gördükten sonra “Bir kırk yıl daha yaşamış gibiyim.” demiş. (Sudan’ı ilk gördüğümde ben de öyle olmuştum. RNE) Çocukları açlıktan ölen bir anne kucağındaki bebeği sanatçıya uzatarak, “Al, kurtar çocuğumu!” diye feryat etmiş. “Bir anne evladını verecek kadar kötü bir durumda ise bunun üzerine söyleyecek hiçbir şey yok…/ Çocuk bu lafı duyduktan sonra inanılmaz şekilde ağladı, onun psikolojisi beni çok etkiledi…/ Sudan’da iç savaş nedeniyle çok fazla yetim çocuk var. Manzara gerçekten çok kötü. Çocukların birçoğu aç. Adını bile bilmediğimiz yemeklerle karınlarını doyuruyorlar. Anne karnında kötü beslendiği için hasta olan çocuklar var. Hava şartları da kötü. Çocuklar çamurun içinde yalınayak yürüyor, yatıyor.../ Yardımları alan çocuklarda bir utangaçlık, bir mutluluk vardı...”
Yeterince yazdım, bu habere “yorum” yazmayacağım, “Afrika’daki kardeşlerimize yardım gönderin” de demeyeceğim; sadece Türkiye’ye, Türk milletine, İslâm âlemine ve dünyada kaç “insan” kaldıysa onların şahsında bütün insanlığa bir Çin şiiri ile sesleniyorum:
Bir yıl sonrayı düşünüyorsan : Tohum ek,
Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın...
Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini,
Halkı eğit o zaman!
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın,
Bir kez ağaç ekersen, on kez ürün alırsın,
Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen milleti!
Birisine bir balık verirsen, doyar 'bir defalık',
Balık tutmasını öğret, doysun 'ömür boyunca'!
Başbakan, bakanlar ve diğerleri “kör-sağır-dilsiz” olmuşçasına, “BİZİM ‘teşhis’ ve ‘tedavi’ reçetemizi” duymuyor, görmüyor, konuşmuyor! Ya ne yapıyor/lar? Batılı dostlarına kulak veriyor, onları dinliyor, onların peşinden gidiyor/lar!.. O halde onlara BATI kaynaklı minik bir haberi hatırlatalım: “Erdoğan’ı tehdit eden tek şey ekonomi… “Türkiye’deki en güçlü adam” başlıklı Reuters değerlendirmesinde, olası bir KRİZ sonucu ekonomide bozulmanın seçmenin Erdoğan’ı terk etmesine yol açabileceği belirtildi. Başbakan Erdoğan’a en büyük tehdidin ekonomik kriz olduğu belirtilen yazıda, olası bir kriz sonucu ekonomide bozulmanın seçmenin Erdoğan’ı terk etmesine yol açabileceği, ancak böyle bir krize kadar kimin patron olduğuna dair hiçbir şüphe bulunmadığı belirtildi...”
Türkiye ve dünyada gündemin başında olan, en çok konuşulan konu EKONOMİ…
Türkiye ve KRİZ… Ekonomi ve KRİZLER… Artık kanıksanmış KRİZLER…
1929 Ekonomi Krizi ile mukayese edildiğinde, ondan daha büyük bir KRİZ…
O halde her biri ayrı bir yazı konusu olabilecek minik bir “TESBİT-TEŞHİS-TEDAVİ/ÇÖZÜM kronoloji ve reçetesi” sunalım: Tarım Dönemi.. Sanayi Dönemi.. Sanayi Sonrası Dönem.. ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” Dönemi… / Sosyalizm.. Komünizm.. Kapitalizm.. ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”… / Yeni Anayasa.. Yeni Hukuk.. Yeni Dünya Düzeni.. Yeni Medeniyet.. ve “ADİL DÜZEN MEDENİYETİ”… / Krizler.. Çöküşler.. Tufanlar.. ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”… / Karl Marx (1818-1883).. John Maynard Keynes (1883-1946).. Milton Friedman (1912-2006).. ve Necmettin Erbakan (1926-2011); “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN, ADİL DÜZEN MEDENİYETİ”…