KRİZ!(5): Batı’da kriz, Afrika’da TUFAN!
Reşat Nuri EROL
Sıkıldım, hem de çok sıkıldım…
Üzüldüm, hem de çok derinden üzüldüm…
Utandım, hem de çok utandım; insanlığımdan utandım…
AB, ABD, Batı, banka, bütçe, para, faiz, kriz, komünizm, kapitalizm vs demekten; ya da en yakınımızda olması/anlaması gerekenlere “fecr-i kazib” ile “fecr-i sadık” arasındaki farkı veya “ak” ile “kara”, “doğru” ile “yanlış”, “hak” ile “bâtıl”, “adalet” ile “zulüm” arasındaki uçurumları izah ederken onların “kör-sağır-dilsiz” davranışlarından sıkıldım…
Kırk yıldan beri “zalim dünya düzeni” dedikten sonra, -özellikle Millî Görüş Lideri Necmeddin Erbakan’ın önderliğinde ve rehberliğinde- bütün beşeriyete, ‘üzülmeyin bir de “ADİL DÜNYA DÜZENİ” vardır’ dedikten sonra; bütün çalışmalarımıza ve çabalarımıza rağmen, işte tam da bu konuda “bir şeyler” veya “çok şeyler” anlatmaya ve yazmaya çalışıp da, bir türlü anlaşıl/a/mamaktan ve bu halleri sürekli yaşamaktan hep üzüldüm…
Bir Bosnalı, bir Kosovalı olmama ve Avrupa/Batı’nın ortasında veya hemen yanı başındaki memleketlerimde o vahşetleri yaşıyorken, “tek dişi kalmış ‘medeniyet’ denen canavar” o vahşetleri yapıyorken; o zaman yapamadıklarımın acısıyla ve çaresizliğiyle insanlığımdan utanırken; şimdi de SOMALİ ve SUDAN başta olmak üzere AFRİKA’da yaşanan zulümler ve yüzbinlerce çocuk ölümleri sebebiyle insanlığımdan utanıyorum…
“SOSYAL TUFAN” diyordum ya; SOMALİ’de, SUDAN’da yüzbinlerce insan öldü, AFRİKA’da milyonlarca insan öldü, hâlen de ölmeye devam ediyor; işte orada onlar için tam bir “SOSYAL TUFAN” yok mu?!. Sadece bir ülkeden değil, koca bir kıtadan söz ediyorum; ilk insan Hazreti Adem ile Havva’nın dünyaya geldiği ve insanların oradan dünyaya yayıldığı yerden söz ediyorum; sözde “medeni” Batı dünyası ve İslâm âlemi/ülkeleri başta olmak üzere bizim kalmayan insanlığımızdan söz ediyorum…
Bütün bu yaşananlara rağmen bu feryadı duyan yok mu?!. Biz böyle değildik; neden “kör-sağır-dilsiz” olduk?!. Biz her şeyden önce insandık; şimdi ne olduk?!.
Bosna Savaşı yıllarında, Başkanımız Aliya İzzetbegoviç’in en yakın cihad arkadaşlarından ve baş yardımcılarından biri Sudanlı Fatih Hasaneyn idi ve o yıllarda ben en çok onunla çalışmıştım… Savaş sonrasında Sudan’ı ve Afrika’yı görmemi çok istedi… Sudan’a gittim, oradaki yerüstü ve yer altı zenginlikleri gördüm, halktan başlamak üzere en üst seviyedeki yöneticilerle görüştüm; izlenimlerimin en sonunda o yöneticilere sordum:
-Sadece Sudan’a (ve elbette Somali’ye de) değil, bütün Afrika’ya yetecek bu zenginlikleri neden değerlendirmiyorsunuz, neden işletmiyorsunuz?!.
-Değerlendirmek istiyoruz ama Batı ülkeleri ve özellikle ABD müsaade etmiyor!!!
ABD veya dünya sömürü sermayesi; Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın diğer yerlerindeki petrol rezervleri bittiğinde değerlendirmek üzere, Sudan’daki petrol rezervlerini ihtiyat olarak bekletiyor, Sudanlılara işlettirmiyormuş!.. Çağdaş sömürgeciler, sonunda bir milyondan fazla Sudanlının hayatına mâl olan savaşların ardından, Sudan’ı ikiye böldüler, zengin petrol bölgesini ayırdılar, şimdi de sömürmeye hazırlanıyorlar… SOMALİ sorunu ve milyonlarca insanın ölümü bu sömürü operasyonunun uzantısından başka bir şey değildir…
Tekrar Hatırlatıyorum: Bizzat araştırıp yerinde gördüm, sadece Sudan’ın tarım arazileri, Nil nehri ve her türlü yeraltı-yerüstü zenginlikleri bütün Afrika’yı doyurmaya yeterlidir ama Somali’de ve Afrika’da insanlar, özellikle de çocuklar açlıktan ölüyor!!!
Evet… Çok sıkılıyorum, derinden üzülüyorum, insanlığımdan utanıyorum…
Çünkü ABD ve Batılılar oburluktan ölüyor, Somalili çocuklar ve Afrikalılar açlıktan ölüyorken… Batasıca Batı sömürgecileri ve “zalim dünya düzeni” dünyayı sömürmek bir yana, Somali ve Sudan gibi ülkelere tam bir “SOSYAL TUFAN” yaşatıyorken…
Uyanıp “ADİL DÜNYA DÜZENİ” üzere çok şeyler yapması gerekenler, “kör-sağır-dilsiz” imişler gibi kendi “SOSYAL TUFAN” sıralarını bekliyorlar!!!