Saadet, M. Kamalak ve fecr-i sadık; Adil Düzen-3
Reşat Nuri EROL
1.8.2011
Millî Görüş’ün 2. hedefi tüm insanlık için bir “ADİL DÜZEN” kurmaktır...
Ancak “Adil Düzen”i kurabilmek için, öncelikle İslâm Birliği’ni kurmak gerekiyor.
İslâm (Barış) Birliği’nin temelini 15 Haziran 1997’de kurulan D-8’ler oluşturuyor...
Bugün, nüfusu iki milyarı bulan İslâm Âlemi darmadağınıktır. Müslüman halklar arasında tam bir gönül birliği vardır. Fakat yazık ki hükümetler arasında ciddi bir işbirliği yoktur. Dünya barışını sağlayabilmek için D-8’leri hem geliştirmek hem de genişletmek (üye devlet sayasını artırmak) gerekiyor. Bilindiği gibi D-8’ler, toplam nüfusları bir milyarı bulan 8 devleti kapsamaktadır. Bunlar; 1. Türkiye, 2. Pakistan, 3. Bangladeş, 4. İran, 5. Mısır, 6. Malezya, 7. Endonezya, 8. Nijerya. Bilindiği gibi D-8’lerin bayrağında 6 yıldız vardır. Bu 6 yıldız, 6 temel prensibi ifade etmektedir. Bunlar; 1. Savaş değil, Barış, 2. Çatışma değil, Diyalog, 3. Çifte standart değil, Adalet, 4. Sömürü değil, İşbirliği, 5. Tekebbür değil, Eşitlik, 6. İnsan Hakları. / Yeryüzünde bu temel ilkelerin hâkim olması için, nasıl kalkınmış ülkeler G-7 teşkilatı içinde aralarında işbirliği yapıyorlarsa, 6 milyar nüfusu içinde toplayan 150 kalkınmakta olan ülkenin G-7’lerle beraber “barış ve adalete dayalı yeni bir dünya”yı kurabilmek için, sadece kendileri için değil, bütün dünya için aralarında bir “Dayanışma İşbirliği Teşkilatı” kurmalarında büyük faydalar vardır. Böylesine bir dünya kurulması için toplam nüfusları bir milyara ulaşan 8 Müslüman ülkeden müteşekkil bir D-8 çekirdeğinin kurulması 15 Haziran 1997’de İstanbul Çırağın Sarayı’nda bu ülkelerin Devlet Başkanlarıyla imzalanan anlaşmayla tesis edilmiştir. Bu çekirdek bir yandan bütün Müslüman ülkeleri kurtarmayı, diğer yandan da Rusya, Hindistan, Brezilya gibi kalkınmakta olan diğer ülkeleri de bu işbirliği teşkilatı içinde toplamayı amaçlamaktadır. Bu tarihi adımın önemi bugün herkes tarafından çok daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır…
İnsanlık Batı’ya teslim edilemez. Çünkü “Batı Felsefesi” rekabete dayanır. Rekabet ise “KUVVET”i esas alır. Kuvvet çatışmayı doğurur. Çatışmanın sonu savaştır. Tıpkı 1.ve 2. Dünya Savaşları gibi. Buna karşılık “Doğu Felsefesi” Fazileti esas alır. Faziletin temelinde “HAK” vardır. Hak, uzlaşmayı gerektirir. Uzlaşmanın sonu, barıştır, dostluktur, kardeşliktir.
Kısacası, dünya barışı için İslâm Birliği’nin kurulması şarttır. İslâm Birliği’nin kurulmasında, tarihi misyonu gereği Türkiye, İslâm ülkelerine öncülük etmelidir. İslâm Birliği’nden hiç kimse, özellikle de Batılı dostlarımız korkmasın. Çünkü İslâm Birliği’nin amacı Evrensel Barış’ı sağlanmaktadır. İslâm Ülkeleri, hem kendi gelecekleri, hem de Evrensel Barış için vakit geçirmeden; kendi aralarında, 1) Bir İslâm Barış Gücü kurmalıdır. 2) Ortak Para Birimine geçmelidirler. İslâm ülkeleri, İslâm Birliği’ni kurduktan sonra, Batılı Devletlerle 2.Yalta Konferansı için bir araya gelmelidir. Amaç; Evrensel Barışı sağlamaktır.
Netice itibariyle, yeryüzünde savaş, katliam, kan ve gözyaşı eksik olmuyor. İşte Irak, işte Filistin, İşte Bosna-Hersek! İşte bu yüzden, Barışı, Hak ve Adaleti esas alan 2. YALTA KONFERANSI’nı düzenlemeye, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nı yeniden tanzim etmeye, yani “ADİL DÜZEN”i tüm insanlığa sunmaya mecburuz. Adaleti sağlamak için buna mecburuz. Mazlumların haklarını korumak için buna mecburuz. Tüm insanlığın huzur ve saadeti için buna mecburuz. Çünkü bütün insanlık ADİL DÜZEN’E muhtaçtır...
Ey Millî Görüşçüler!
Sizlerin gayreti ve Allah’ın yardımı ile “ADİL DÜZEN” mutlaka kurulacaktır. Millî Görüş’ü, İslâm Birliği’ni ve Adil Düzen’i engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
“Asla unutmayınız” diyor ve Mustafa Kamalak son sözü bir şaire bırakıyor:
“Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakk’ın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa,
Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır.”
(Bu konu yani “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” bitmez ama -şimdilik- bu kadar!)