06.07.2011
Son iki yazımızda “yargı ve yönetim”den yani en hafif ifadeyle bu alanlardaki zaaf ve yetersizliklerden söz ediyorduk. Yargı çalışmayınca, yönetim yeterli olmayınca, daha doğrusu sistem/düzen zalim olunca ne olur; insanlar bizzat kendileri ihkak-ı hakka kalkışırlar, kendi haklarını kendileri aramaya kalkışırlar. Bunun için mafyalar kurulur; iş mafyası, senet mafyası, rüşvet mafyası ve TERÖR mafyaları oluşur; ayrıca cuntalar, çeteler...
Bu günlerde “futbol şikesi, futbol mafyası” gündemde ya, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. (Meraklısına Not: Şike, bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi/manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşmadır. Türkiye 8 milyar dolarla resmi bahis liglerinde dünyada üçüncü sıradaymış, her hafta 3,5 milyon kişi bahis oynuyormuş…) Yani hayatımızın her alanı mafyalaşmış durumda, “mafya ve şike” nerde yok ki?!. Sayalım; “şikeli futbol”, “şikeli hukuk”, “şikeli demokrasi/siyaset”, “şikeli ekonomi/borsa” (mesela, yazdığım son “borsa” yazılarına bakabilirsiniz) vs… Mafyanın bir adım ötesi olan “terör” ve terör örgütleri, çeteler ve cuntalar... Haklı olmanız yeterli olmaz, rüşvet mafyasına bir şeyler verirseniz belki hakkınızı alabilirsiniz... Böylece devlet içinde devlet oluşur ve Ergenekon olur, Balyoz olur, JİTEM olur, daha bilmem ne olur; her yeri çeşit çeşit “mafya ve terör” örgütlerinin kaplaması yetmiyormuşçasına bir de “bunlar” olur!!!
İnsanlar haklarını mahkemelerden alamayınca mafya şebekelerine, terör örgütlerine baş vururlar ve onlar devletin yapacağı ya da yapması gereken işleri güya yapmaya başlarlar. Gizli terör örgütleri oluşur. Yerli ve yabancı, gerçek ve taşeron örgütler oluşur. Devlet de bunlardan korunmak için (JİTEM gibi) gizli istihbarat teşkilat/lar/ı kurar. Böylece halk iki veya daha çok “gizli” arasında büyük huzursuzluk içinde yaşama mücadelesi verir...
Vatandaş olarak konuşurken, düşünürken, hareket ederken, hattâ en basit bir konuda bir müsvedde tutarken bile yakalanırsam ne olur ne olmaz der, ona göre hareket eder veya edemez. Gizli mafya, gizli örgüt, gizli istihbarat teşkilatı deşifre olmaz, her şeyi gizli yapar. Böylece tüm ülke halkı korku içinde ve sırlar âlemimde güya yaşar; böyle ne kadar yaşanabilirse, yaşanan bu hayata ne kadar hayat denebilirse…
Son gelişmeler ortada; güya “spor” olan “futbol” dünyasında dönen dümenler ve müsabaka sonuçlarının milyarlık bahislere konu olması gösteriyor ki, mafyalaşmayan yerimiz ve sektörümüz yok gibi; bu son gelişmeleri dikkatle takip ediniz… Baksanıza… Milli(!) Piyango’dan başlamak üzere futboldaki maç sonuçlarına kadar nice alanda, yani “kumar” ve “zina” bile kanunen devlet korumasında, devlet işletmesinde!!!
Başından sonuna, dünden bugüne bakar mısınız, gelişmeleri genişçe bir perspektiften değerlendirir misiniz... Dünkü PKK bizzat MİT tarafından kurulur, gelişir ve bugünkü PKK’ya dönüşür, dönüşür, dönüşür ve bir şekilde “parti” olup Meclis’e kadar uzanır ama Meclis’te de normal bir parti gibi hareket etmez; aynen 12 Haziran seçimleri sonrasında yaptıkları üzere… Kimin eli kimin cebinde, kim kiminle işbirliği yapıyor, kim kimden yardım alıyor kim kime yardakçılık yapıyor belli değil, hangisi yerli hangisi yabancı belli değil; yerli ve yabancı mafya ve terör örgütleri ülkemizde cirit atıyor…
En başta ne dedik; “yargı ve yönetim”in olmadığı, olanının da çalışmadığı yerdeki boşluğu “mafya ve terör örgütleri” doldurur… Bunlar oluşmuştur, vardır ve “Zalim Düzen” sona erip “Adil Düzen” kuruluncaya kadar da var olmaya devam edeceklerdir…
Peki, “Adil Düzen” bu soruna ne gibi bir çözüm getirmiştir?
“Yeni Dünya Düzeni” yani “Adil Düzen” ocak, bucak, il, ülke, insanlık olarak teşkilatlanmakta, “Yerinden Yönetim Sistemi” getirilmekte.. İlmî, dinî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları oluşturulmakta... Kişilerin meşru yollardan haklarını koruma görevi bunlara verilmekte.. “Hakimler Sistemi” yanında “Hakemler Sistemi” getirilerek yargıda çözüm üretilmekte.. Yüz dairelik siteleşme sistemiyle “işsizlik” çözümlenmekte, ayrıca “güvenlik” de temin edilmekte, çok yönlü “adil yönetim” gerçekleştirilmekte...