05.07.2011
Tam bir yıl önce de (10.07.2010) “ADALET!?!” başlıklı yazımızda feryat etmişiz: ‘Adalet önemli, adalet her şeyin başı, adalet mülkün/yönetimin temeli…/ Peki, ülkemizde “adalet” ve “adil devlet” ya da “adil yönetim” var mı?../ Bir zamanlar “Adalet Partisi” vardı… Şimdi de adında “ADALET” kelimesi bulunan ve sekiz seneden beri -kimi zaman anayasa ekseriyeti ile- tek başına iktidar olan bir parti var ama; “adalet, adil yönetim, adil devlet düzeni” yok, yok, yok!/ ‘Hem de anayasa ekseriyeti ile- tek başına iktidar’ dedim ya; işte “ADALET” denince en önemli konu olan “anayasa meselesinde” bile yapılması gerekeni bir türlü yap(a)mayan… Son olarak yapmaya kalkıştığında da, AYM dahil diğer her türlü sözde yargı yöneticileriyle el ele verip yüzüne gözüne bulaştıran bir parti ile güya yönetiliyoruz!!!/ En tepedeki başkanlarından, ulaşabildiğim ve yakinen tanıdığım her türlü kurucu ve yöneticilerine, elbette en baştaki akıl vericilerine de yıllarca neyi anlattım: Zulüm düzeninde, zalim devlet düzeninde “adalet” olmaz, olamaz; adınızda “ADALET” kelimesi olsa da olmaz. Bu iş kelime, kavram, isim işi değil, “ilim” işidir, İLİM!/ Zulüm ile âbâd olunmayacağını, olunamayacağını hem kendilerinin, hem de kendilerine akıl veren sözde ilim adamlarının bilmesi gerek/irdi. Biz de öyle olduğunu zannediyorduk. Ama o zannımız doğru değilmiş ki; baksanıza, aradan sekiz yıl geçti, hâlâ ‘tık’ yok! Zulüm düzeninde yola devam!.. Bakalım nereye kadar, ya da nereye toslayıncaya kadar? Haydi, ilmî gerçekleri görmüyor, göremiyorlar; peki, tarih de okumuyorlar mı? Tarihteki hangi devlet zulüm ile âbâd olmuş veya sonu berbat olmamış; hangi devlet?!./ Sonuç: Adalet yok, adil devlet yok, adil devlet yönetimi yok, adil anayasa yok ama “zalim düzen” ve ona bağlı/bağımlı her türlü “zulüm” var…/ Çare ve çözüm: O da artık ayan beyan belli; sadece bu köşede yazılan gerçekler ve her türlü çözümlerden bile besbelli. Eksik olan ne? Eksik olan onu yapacak irade ve onu uygulayacak inanan insanlar, yani uygulayıcılar.../ ADALET!?!’
***
Eskiden bir bucakta yaşayanlar bir taraftan birbirlerini yakından tanır, diğer taraftan onların bütün hareketlerini takip ederlerdi, çıkan nizalar iki kişinin “hakemliğinde” çözülürdü. Bugün ise ilişkiler birbirini tanımayan kimseler arasında cereyan etmekte, nizalar “hakimler” tarafından çözülememektedir. Eskiden mevzuat çok azdı. Herkes hukuk öğrenir, ona göre hüküm neyse yeni sözleşmeler yapılır ve bunlar bilinirdi. Bugün ise yeni sözleşmeler yapılıyor ama artık bir hakimin bu sözleşmeleri bilmesi mümkün değil.. Soruşturma, bilirkişi, raporlar ve savunma çalışamamakta.. Mahkemeler on yıllarca karara bağlanamamakta.. Mahkemeler “bağımsız” değil, “tarafsız” değil, halk nezdinde “saygın” ve bütün bunlar olmayınca da “etkin” değil... Şöyle ki; kişi suç işlese bu mahkemeler ceza vermiyor, suç işlemese yine aynı mahkemeler istedikleri zaman mahkum ediyor!!!
Yargı sorununu çözmediğiniz zaman insanlar kendileri “ihkak-ı hakka” yani “kendi haklarını kendileri almaya” kalkışırlar ve ilkel döneme dönülmüş olur. Bugünkü hukuk sistemi tarım dönemi hukuk sistemidir, çağımızın sorunlarını çözmekten çok uzaktır.
“ADİL DÜZEN” bu soruna çözüm getirmiştir. Önce topluluk hakemleri eğiterek yetiştirecek ve onlara güvenceli ehliyet verecek.. İlçede, ülkede ve insanlıkta yeter sayıda “ehil hakem” olacak.. Davacı ve davalı bunlardan birerlerini hakem seçecekler, baş hakemi de hakemler seçecek.. Bunların verdiği karar kesin olacak.. Bunların kararlarına uymayanları silahlı kuvvetler yola getirecek.. Hakemlerin üstünlüğü tartışılmaz olacak.. Parlamento da cumhurbaşkanı da hakemlerin kararlarına uymak zorunda olacak.. Hakemlerin kararları bozulamayacak, infaz edilecek; herkes bilecek ki hakem kararından dönülmez.. Hakemler ölüme hükmederlerse mahkum öldürülecek.. Yönetimde ciddiyet ve adalet burada başlar.. Hakem kararlarına karşı dava açılamaz ama hakemlere karşı dava açılır.. Hakemler mahkum olurlarsa âkileleri (dayanışma kurumları) ödeme yapar.. Karar haksız da olsa kazanan bir daha kaybetmeyecek; mağdur olanın mağduriyeti ayrıca tazmin edilip giderilecek...