28.06.2011
Haberi biliyorsunuz. Türkçe Olimpiyatları kapsamında Türkiye’de bulunan öğrenciler, Saadet Partisi Genel Merkezi’nde Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ı ziyaret etmişler.. Prof. Dr. Mustafa Kamalak, aynı zamanda ilim adamı olduğundan, merhum Bediüzzaman ve merhum Necmettin Erbakan adlarına üniversitelerin kurulması gerektiğini dile getirmiş.. Aynen katılıyorum… Muhterem Erbakan’ın hemen vefatından sonra bu konuyu ilk yazanlardan oldum ama bu üniversitelerin mevcut klasik üniversiteler olmaması gerektiğini de hatırlatmayı ihmal etmedim.. Hatırlattığım detayları merak edenler o yazılarıma ve özellikle Mart 2011 başında yazdığım yedi yazıya bakabilirler…
Mevcut üniversitelerimizde yeterince ilim yok, hattâ “pek çok açıdan hiç ilim yok” ayrıca “var olan ilimler de asıl mecrasından tamamen sapmıştır” diyoruz; akademisyenler ile siyasiler dahil bu önemli konuyu herkesle çok yönlü olarak tartışmaya hazırız… Zaten zaman zaman bunun böyle olduğunu yeri geldikçe yazılarımda hatırlatıyorum… Bütün dünya üniversiteleri de dahil olmak üzere üniversitelerimiz, çağımız dünyasının sorunlarına çare ve çözümler üretebiliyor olsalardı, o zaman “üniversitelerde ilim var” diyebilirdik…
Soruyorum…
Mevcut üniversiteler çağdaş sorunlara çare ve çözüm üretebiliyorlar mı?..
Sekiz ana sorunumuzu bu vesileyle tekrar hatırlayalım: 1- İşsizlik, 2- Borçlar, 3- Çöken Tarım (ve Hayvancılık), 4- Karşılıksız Kağıt Para, 5- Çöken Yargı, Hukuk, Anayasa (ve Yönetim), 6- Terör (PKK ve Kürt Sorunu), 7- Millî Olmayan Medya, 8- Ve Askeri Müdahaleler (1960, 1971, 1980 ve 1997 müdahaleleri ve diğerleri).
Ayrıca bu sorunlara bağlı ve bağımlı sorunlar… (Meraklılarına Not: “100 SORUN-100 ÇÖZÜM” çalışmamızda bu sorunların isimleri, detayları ve çözümleri var.)
Söze “üniversite” ile başladık, kaldığımız yerden devam edelim… Merhum Bediüzzaman’ın hayalini kurduğu ve “Medresetü’z-Zehra” olarak isimlendirdiği bir üniversite projesi var; din ve fen ilimlerini beraber okutarak akla ve vicdana, kalbe ve kafaya beraber hitap etmek.. ihtisas alanları açarak akademik eğitim vermek, fen ilimlerini okuyan mektepliler ile din eğitimi alan medrese mensuplarını aynı amaç ve hedef etrafında birleştirmek… “Bediüzzaman Üniversitesi Medresetü’z-Zehra” isimli bir kitap da var...
Bize göre neleri bileceğiz, nasıl bileceğiz ve çağımızın sorunlarını çözmek üzere kurmamız gereken çağdaş üniversitelerimizi hangi ana esaslara dayandıracağız?
Çağımızın sorunlarını Kur’an’a göre çözmek için “Klasik Arapça” öğreneceğiz, böylece Kur’an’ın manâlarını doğru şekilde anlamaya çalışacağız. “KLASİK ARAPÇA” nedir? 1) TECVİT, 2) LUGAT, 3) SARF, 4) NAHİV, 5) MEANİ, 6) BEYAN ve 7) BEDİ’ ilimleridir, 8) USULÜ FIKIHTIR; ulumu semaniyedir yani “sekiz ilim”dir. Bu ilimler ve daha fazlası “Ruhu’l-Kur’an” ismiyle bilgisayar yazılımı haline getirilmiştir, küçük bir örneğine www.akevler.org sitemizden ulaşabilirsiniz, tamamı bitmek üzeredir.
Kur’an’ı anlayabilmemiz için bu dil ilimlerini bilmemiz yetmeyecektir, ayrıca mevcut fen ilimlerini de bilmemiz gerekir. Bunlar da MATEMATİK ilimleridir; 1) BİRİMLER, 2) SAYILAR, 3) İŞLEMLER VE 4) DENKLEMLERdir; sonra 5) ANALİZ, 6) TRİGONOMETRİ, 7) İHTİMALİYAT ve 8) BİLGİSAYAR ilimleridir.
Bir taraftan bunları “beşikten mezara kadar tahsil etmemiz gerekirken” diğer taraftan da “bu ilimlerin uygulamasını Kur’an ve Fıkıh üzerinden yapmalıyız”…
“Sekiz sorun”dan söz ettim, isimlerini tek tek hatırlattım.. Ayrıca “sekizer ilim”den de söz ettim, isimlerini tek tek yazdım… Yeni bir seçimden çıktık, yeni hükümet kurulacak… “Seçim bitti, hiçbir şey bitmedi” yazımda (17.06.2011) hatırlattığım üzere, “yine sorunlarımızla baş başa kaldık” ya; ilgililere ve yetkililere bir kere daha hatırlatmak üzere, “sekiz sorun” ile ilgili “tesbit ve teşhislerimiz” ile “bu sorunların çare ve çözümleri”ni, her biri müstakil birer yazı yani “sekiz yazı” olarak ayrıca yazacağım, inşaallah…