Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-13
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Kur’an’da daima bir örnek üzerinde durulmaktadır. Gelecek dünyanın temelini “ambarlar” teşkil edecektir. Kişiler ürettikleri malları ambarlara teslim edecek ve ambarlardan alacaklardır. Bu ya misliyattan olacak ya da ayniyattan olacaktır.
Köylüler köylerde mal üretir. Bunları sepetlere, kasalara, çuvallara, kaplara koyar. Üstüne etiket yapıştırır. Köy ambarına teslim eder. Bu içeriksiz kalaiddir. Bunlar hacda olduğu gibi ortak nakliyeye verilir. İlçe merkezine gider.
İlçe merkezinde herkesin bir takipçisi vardır. Takipçi o malları istediği kontrolöre götürüp kontrol ettirir. Bu sefer içerikli kalaid konur. Üreticiye içerikli belge verilir.
Üretici bu içerikli belgeyi bucak tüccarına satar.
Bucak tüccarı bu belgeyi il tüccarına satar.
İl tüccarı da ülke tüccarına satar.
Bölgedeki fabrikalarda bunlar standart hâle getirilir. Özel ambarlar ürettikten sonra bölge ambarına teslim ederler. Onlara bu sefer “misliyat belgesi” yani “hedy” verilir. Üretici bunu ülke tüccarına satar. Belgeyi alan tüccarlar bu belgelerini il tüccarlarına satarlar. Onlar da ilçe mağazalarına satarlar. Nakliyeye verir ve onlar da ürünü bölge ambarından getirip ilçe mağazalarına teslim ederler.
İşte, geleceğin “Adİl Düzen Ekonomİsİ” budur.
Buradaki en önemli husus; belgeler elden ele dolaşır, mal ise en kısa yoldan üreticiden tüketiciye ulaşır. Mekke’de kurulacak bir pazar yeri sayesinde böylece tanımlanmış olarak bize bu hususta gerekli örnek gösterilmelidir. “Hedy” ve “kalaid”i biz sadece hac kurbanları için düşünüyoruz; oysa bu âm yani genel bir lafızdır. Canlı cansız Mekke pazarına gidecek mallar için düşünebiliriz. Aynî ve mislî teslimi düşünürüz. Yalnız Mekke’ye ait değil; tüm dünyada tüm semtlerden bölge merkezlerine, oradan bölgeler arası alışverişlerde ve ürünlerin tekrar semt bakkallarına inmesi için düşünebiliriz.
***
“Ve lâ âmmiyne el-beyte’l-harame / Ve haram beyte âmmîn olanları da ihlal etmeyin.” (Maide 2) İsm-i faildir. “EMM”den gelir. Öne alma, tâbi olma demektir. Haram beyte gelenlere dokunmayın demektir. Mekke’de pazar yerleri kuruluyor. Meş’ari Haram demek pazar yeri demektir. Her bucakta veya ilçede böyle pazar yeri olacaktır. Her bölgede pazar yeri olacaktır. İnsanlar oraya geleceklerdir. Haram beytine yönelmiş, buraya gelen kimseleri de ihlal etmeyiniz. Burada anlatılan Mekke’ye giden yolculardır.
Burada şunu öğreniyoruz ki Kur’an üzerinde düşündükçe değişik manalar verebiliriz. İşte içtihat budur. Hikmete göre uygulama yaparız. Allah “şunu yapın”dan çok “ne yapacağınız üzerinde düşünün” emrini vermektedir.
Bu bize başka görev de vermektedir.
Mekke’de pazar yeri kuracağız.
Ayrıca Mekke’ye sevk edeceğimiz mallar için bir bakkaliye müessesesini kuracağız.
Bir de Mekke’ye gelenleri barındırmamız gerekir. Bunun için kapalı alanlar yapılır. Gelenler kendi çarşaflarını ve kılıflarını kendileri getirirler. Terliklerini kendileri getirirler. İstirahat etmek için uzanacak yerleri olur. Orada uzanırlar ve istirahat ederler. Kadınlar için ayrı erkekler için ayrı yer olmuş olur. Hacda cinsi ilişkilerin yasak olmasının bir sebebi de bu ayrılığın kolayca sağlanmasıdır.
Bunu yalnız hacda yani sadece Mekke’de değil de diğer merkezlerde de yaparız. Her topluluğun kendi bölge merkezleri olacaktır. Buraya mallarını gönderip satabilmeli, kendileri de gidebilmelidirler. Bir taraftan tüccar aracılığı ile ticaret yapılırken, mağazalar ve bakkallar faaliyette iken, bir taraftan da pazarlar serbest olmalıdır. Yani insanlar mallarını götürüp pazarda doğrudan satmalıdırlar.
(Devamı var; Bu pazar nerede kurulur?)