15 Temmuz: Yenikapı’dan “ADİL DÜZEN”e…
Başlık şöyle de olabilir: “Yenikapı’dan giriş yapıp ‘Yeni Bir Dünya ve ADİL DÜZEN’e ulaşmak mümkün…” Bu başlık uzun olacağı için “Yenikapı’dan ADİL DÜZEN’e…” diyelim ama meseleyi uzun başlıktaki boyutları ile kavrayalım derim... Neden?
15 Temmuz’dan beri anlatmaya çalışıyor ve diyorum ki; 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan geceden itibaren olanlar yani bu “MUSİBET”, bizim yarım yüzyıldır anlatmaya çabaladığımız “BİNLERCE NASİHATLERİN” anılıp anlaşılmasına vesile olmalı…
BU BİR.
15 Temmuz sadece TÜRKİYE’nin Yenikapı’dan girip “Yeni Bir Kurtuluş/Kuruluş ve ADİL DÜZEN”e ulaşması mümkün olmakla birlikte; DÜNYA için de “Yeni Bir Dünya ve ADİL DÜZEN”e giden yolda, “SOSYAL TUFAN”dan kurtulup sahil-i selâmet ve saadete ulaşılması mümkündür ve bütün beşeriyet de bunu beklemektedir…
BU İKİ.
15 Temmuz öncesinde ve sonrasında olanları iyi okuyup anlamaz, iyi değerlendirip gereğini yapmazsak, kıyamete kadar olumsuz anlamda anılırız...
Ama bu hatırlattığımın tam tersini yaparak 15 Temmuz ve 7 Ağustos’u yani Yenikapı Mitingi’ni iyi okuyup anlar ve gerektiği gibi değerlendirip gerekenleri de hiç geciktirmeden yaparsak, ulu’l-azm (azimet sahibi) peygamberlerden sonra, kıyamete kadar biz de olumlu anlamda anılırız...
15 TEMMUZ SONRASINDA… B. Arınç’ın içinde “ahmak” kelimesini barındıran pişmanlığını işittik… R. T. Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” ile başlayıp en sonunda “Rabbimden af diliyorum, milletimden özür diliyorum” ile sona eren nedametini duyduk… Son olarak F. Gülen de; “Başımıza gelen bela ve musibetleri kendimize ait bir kısım hata ve kusurların neticesi olarak görmemiz, yüzümüzü Cenab-ı Hakk'a döndürmemizi sağlar, istiğfar ve tövbeye yönelmemize vesile olur ve içimizde şu duyguyu tetikler: Biz ettik, sen etme. Ne olur ya Rab, ne olur ya Rab. Biz ettik, sen etme…” diyerek konuşmuş!!!
Ve YENİKAPI MİTİNGİ’nde;
Genelkurmay Başkanı da dâhil olmak üzere, siyasi parti genel başkanlarının birliktelikleri, aslında daima olması gereken manzarayı İLK DEFA gerçekleştirdi…
Bu tövbe ve istiğfar, bu birlik ve beraberlik devam etmez; onun da ötesinde, bundan sonraki adımlar atılmazsa; ne Allah, ne insanlık, ne gelecek nesiller, ne de tarih, bugün yaşamakta olan ve bu olanlara sebebiyet veren SORUMLULARI affetmeyecektir…
BU ÜÇ.
15 Temmuz musibetini yaşadık ve bin nasihat mesabesinde nasihatimizi aldık…
15 Temmuz’dan beri gece-gündüz bayrak sallayıp demokrasi nöbetlerini tuttuk…
15 Temmuz’u İstanbul/ülke/dünya çapındaki Yenikapı Mitingi ile taçlandırdık…
Bunların hepsine eyvallah, eyvallah, eyvallah ve tamam, tamam, tamamdır derim…
Ama zinhar ve sakın ola ki; sadece bunları yaptık diye görevimiz bitti, musibetimizi yaşayıp nasihatimizi aldık, bayraklarımızı sallayıp en büyük mitingimizi de yaptık ve evlerimize kapandık demeyesiniz… Sadece son üç yazımın başlıklarını hatırlatıyor ve içeriklerine bir daha bakıp, bundan sonra yapılması gerekenleri oralardan okuyup acilen yapmamız gerektiğini bir kere daha hatırlatıyorum: Devletimizi sıfırdan yeniden kurarken… Su uyur DÜŞMAN/BATI uyumaz… Câe-l-HAKKU ve zeheka’l-BÂTILU…
Dikkat; ayetteki sıraya ve vurguya dikkat: HAK GELDİ BÂTIL ZÂİL OLDU…
HAK gelmeden BÂTIL zâil/yok olmaz… “ADİL DÜZEN” gelmeden “zalim düzen” zâil/yok olmaz… Zalim düzen var olduğu sürece de bu musibetler devam eder…
SONUÇ olarak; ömrü boyunca “YENİ BİR DÜNYA VE ADİL DÜZEN” diyen ERBAKAN Hocamızı bu vesilelerle bir kere daha hatırlayıp analım ve -BÂTIL BATI yani AB, ABD, NATO, SİYONİST SERMAYE yollarında değil de- O’nun bizlere yol haritası olarak çizdiği “MİLLÎ GÖRÜŞ VE ADİL DÜZEN” yolunda yürüyelim… BU DA DÖRT.