VE LEALLEKÜM TEŞKÜRÛN…
“Ve huvellezî sehhara’l-bahra li te’kulû minhu lahmen tariyyen ve testahricû minhu hilyeten telbesûnehâ, ve terâ’l-fulke mevâhira fîhi ve li tebtegû min fadlihî VE LEALLEKUM TEŞKURÛN / Ve O, taze et yemeniz ve takacağınız süs eşyası çıkarmanız için DENİZİ sizin hizmetinize verendir ve gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün ve bütün bunlar O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir.” (Nahl Suresi, 14. ayet)
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmamızdan bir bölüm ile başlamıştık, devam edelim…
Bu surede, özellikle de bu ayette, DENİZ HAYATINI anlatmaktadır. Sonra denizler ile karalar arasındaki uyum bildirilmektedir. Daha sonra insanların Güneş sisteminde hareket etmeleri için yıldızlardan nasıl yararlandıklarını anlatmaktadır...
KARADENİZ ORMANLARINA girdiğiniz zaman, içinde belki binlere varan değişik cins ot ve ağaçlar iç içe yaşamaktadır. Bunları gelişigüzel, düzensiz ve tesadüflerle oluşmuş gibi görürsünüz. Oysa ormanlıklar da kendine göre bir denge ve uyum içindedir. Değişik bitkiler birbirlerine dayanışarak birlikte yaşarlar...
İNSAN vücudundaki dokular da böyledir; deri, kan, sinir ve et hücreleri karmakarışık bir şekildeler ama onlarda da bir uyum vardır ve her hücrenin görevi ile birlikte diğer hücrelerle muntazam ilişkileri vardır...
KUR’AN da konuları iç içe düzensiz bir şekilde anlatır gibi görünür. Ama her kelimenin, her cümlenin, diğer cümle ve kelimelerle, duvarın kenetlenmiş taşları gibi aralarında kenetlenme vardır. Kur’an ırmakları ve yolları yan yana zikreder. İlişki vardır. Çünkü ırmakların da yolları vardır. Kan damarları nasıl yollar iseler, sinir sistemleri nasıl yollar iseler, nehirler de suların yollarıdır. Kara, deniz, hava ve demir yolları da yollardır, insanlara has yollardır...
Demek ki TEFSİR metotlarından biri de konu ve kelimelerin sırasındaki hikmetleri araştırıp bulmaktır. Harficerler, harfi atıflar, her biri birer doktora çalışmasını gerektirir. İki kelime alırsınız, Kur’an’da birlikte zikredilen yerlerini tesbit eder, aralarındaki ilişkileri bulursunuz. İşte bu bir yorum olur. 5000 kelime varsa, 25 milyon konu ortaya çıkar. Bunların muzari ve mazi kullanışları da ele alınırsa, milyonlar milyarlara, trilyonlara ulaşır...
***
Ayetin sonunda “LEALLEKÜM TEŞKÜRÛN” denmektedir. ŞÜKRETMEK demek, devenin aldığı yem ile semirmesi demektir. Yani imkânları değerlendirme şükürdür.
MÜBADELE sayesinde yeryüzünün imkânları ile daha çok insanın yaşamasına imkân sağlama şükretmedir. Yani insanlığın şükrü demek, yeryüzü nüfusunun artması demektir.
İnsanlar önce MEYE TOPLAYICILIĞI ile geçindiler.
AVCILIĞA geçince yaşanacak yerler çoğaldı.
ÇOBANLIKLA bu çoğalma daha da arttı.
ÇİFTÇİLİKTE ise daha çok alanlardan yararlanıldı.
Bundan sonra MÜBADELE DÖNEMİ başladı; PAZAR MÜBADELESİ, TÜCCAR MÜBADELESİ, İŞÇİLİK VE ORTAKLIK DÖNEMLERİ geldi, bunlarda büyük fazl ortaya çıktı. Daha çok insan yaşamaya başladı. Böylece insanlık büyüdü...
İNSANLAR ŞÜKRETTİLER yani varlıklarını genişlettiler...
Böylece bu ayet aynı zamanda insanlığın gayesini de bildirmektedir.
***
Bu yazının başlığı ARAPÇA...
Ayetin de önce ARAPÇA okunuşunu okudunuz…
KUR’AN ARAPÇASI kastedilmektedir, bütün çalışmalarımızda…
Neden?
Çünkü KUR’AN’IN KENDİ ARAPÇASI vardır. Kendi kendini bize öğretmektedir. Dolayısıyla Kur’an Arapçasının günlük Arapça ile ilgisi, Türkçe ile ilgisinden biraz fazladır...
Ve’s-SELÂM mea’d-DUA…