AK Parti’nin artıları ve eksileri-2
Bu başlıktaki önceki yazımda da ifade ettiğim üzere, KUR’AN VE İLİM merkezli çalışmalarımız her gün, her akşam ve her hafta devam ediyor; 870 haftadan beri… Bu çalışmaların sonucu olarak, genel gündemden kopmadan ama gündemin esiri de olmadan, bu köşeden siz değerli okuyucularımıza ve muhatap olabilecek her kesimden ilgililere sesleniyoruz… Geçenlerde (09.05.2016) bu köşede “AK Parti dağılma sürecine girdi” başlıklı bir yazı yazdım. AK Parti’nin sadece “artılarını” gören, “eksileri” ile pek ilgilenmeyen, dolayısıyla bu bakış açılarıyla bu partiye bence çok zarar veren bazı dostlarım çok alınmışlar! Görüşebildiklerime gerekli cevapları verdim ve yazımda yazabildiklerimden daha fazlasını da anlattım. Sonuç olarak onlara ve herkese, ama özellikle bu partinin ilk kurucularından şu andaki en üst seviyedeki yöneticilerine bir kere daha hatırlatıyorum:
“Tenkit ve teşhislerimiz” ile “çare ve çözüm anlamındaki tedavi önerilerimizi” her birinizle ve en üst seviyedeki yöneticilerinizle, her türlü ortamlarda paylaşmaya hazırız…
İster yazılı ister sözlü, ister halka açık ister özel görüşme; istenen her türlü şartlarda görüşmeye ve aksi ispat edildiğinde de haksızlığımızı kabul etmeye hazırız…
Ama önceki yazımda da açıkça ifade ettiğim üzere; başta eğitim, ekonomi, kültür, dış politika olmak üzere, AK Parti’nin birçok alandaki yetersizlikleri, yanlışları, eksileri ve kötülükleri, aklı başında insaflı ‘yandaş’ denilen yazarlar tarafından da yazılmaya başlandı…
Bu da hayırlı bir gelişmedir ve bu da hiç yoktan iyi bir adımdır.
Bu adımdan daha iyilerini beklemek de elbette hakkımızdır.
Hakkımızın neye istinat ettiği ise ehlinin malumudur.
Son bir hatırlatma daha: Maksadımız ve metodumuz sadece sorunları “TEŞHİS” edip “TENKİT” etmek değil; aksine, tenkit ve teşhisten sonra mutlaka “ÇARE VE ÇÖZÜM” olan “TEDAVİ” REÇETELERİNİ sunmaktır ki; bu metot, ERBAKAN Hocamızdan öğrendiğimiz ana metotların başında gelmektedir.
Bu girizgâhtan sonra sadede gelelim ve düzeltilmesi dua ve dileklerimizle, AK Parti’nin dört önemli eksisini, yanlışını, kötülüğünü hatırlatalım…
Bir: AK PARTİ ekonomide devleti borçlandırarak halkı memnun etti. İktidar yıllarını iyi geçirdiler ama gelecek için tehlikeler ortaya çıktı. Okullar ve hastaneler çoğaldı. Okullar, çalışmadan yaşama merkezi hâline geldi; bilmeden diploma alayım, sonrasında çalışmayayım kurumları hâline geldi. Hastaneler, işyerlerinden kaçıp çalışmadan yaşama merkezleri hâline geldi.
İki: AK PARTİ halkı çalışmadan yaşama alışkanlığına kavuşturduğu için köyler boşaldı. Tarım arazisi tarlalar kırlaşmaya başladı. Köyler artık gereksiz hâle gelmiştir. Bunun anlamı buraları boştur. İnsanlık buraların boşluğundan zarar görmekte ve aç kalmaktadır. Sonuç olarak Allah buna izin vermez; Türk halkını alır, başka halk getirir. Ak Parti yaptığı bu kötülükten de habersizdir.
Üç: AK PARTİ en büyük zulmü ordumuza yapmıştır. Askerler sivil mahkemelerde, sivil kanunlara göre muhakeme edilemez. Bu yalnız mevcut askerlere bir zulüm değildir, bu aynı zamanda devleti yıkan bir unsurdur. Ak Parti hâlâ bu yanlış yolda ısrar etmektedir.
Dört: AK PARTİ yasaları düzelteceğine yasaları bozmuştur. Kırk sene süren davalar devam etmektedir. Daha Siyasi Partiler Kanunu’nu bile değiştirmemiştir. Hâlâ Odalar Birliği’nin ve sendikaların zulmü devam etmektedir. Millet polisin dayağından kurtarılmıştır ama bürokrasinin zulmünden kurtulamamıştır. Ak Parti iktidarda olduğu için zulüm yapılmıyor; ama gittiği gün, CHP zamanındaki zulmün üç-dört katı zulüm yapacak iktidarlar gelecek, AK Parti’nin hazırladığı kanunlardan onlar yararlanacaktır. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi yanıştır. Bugün bir işe yaramamıştır. Çünkü kanun değişmeseydi başkan yine Erdoğan’dı. Yarın zulmün aracı olabilir. Ordudan yüz bulsalar, bugün bile AK Parti’yi dinlemez, en büyük işkenceleri yaparlar...