Acemi Doktor
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Bu konuda çokça yazılar ve videolar ortaya çıktığından kafalar çok karışık; onun için yaklaşık beş bilgi anekdotu, her anekdotta da yaklaşık beşer bendi özet olarak yazacağız: Ki hem kendimizi hem muhatabımızı hem de toplumu düşünce anarşizminden kurtaralım.
A) Mustafa Hocanın Kişiliği Ve Düşünce Yapısı
1- Mustafa Hoca, kendi deyimi ile ben heterodoksum diyor. Yani ana akım İslam düşüncesinden farklı düşünüyorum. Çünkü İslam dünyası birçok yönden hastadır. Birilerinin onu ameliyat etmesi lazımdır. Ben yirmi yaşımdan beri kendimi buna adadım, diye söylüyor. Ama gerçekten inanç, bilim ve düşünce sahasında hasta olan İslam dünyasına ve kültürüne neşter vuracağına satırla sırtından vuruyor. Hem de Müslümanlara değil de, her şeyi ile mucize olan Kur’an’a neşteri sallıyor.
2- Mustafa Hoca kendini, hem Arapçada hem fen ilimlerinde tam yetkin görüyor. Ama kitaplarından özellikle en son yazdığı Müslümanların Karın Ağrısı Kadın Konusu kitabından öyle olmadığını net olarak görüyoruz. Mesela dilin Hermenötik yapısını bilmiyor. Dinlerde erillik dişilik neyi temsil ettiğini anlamamış. Psikoloji disiplinini bilmiyor. Yoksa kadın ve erkeği her yönden eşit görmezdi. Evet, hukukta, imanda ve kişilikte eşittirler, fakat ontolojik olarak aynı değiller. Onları bir yapmak yani kadını erkekleştirmek veya Batıda olduğu gibi erkeği kadınlaştırmak, doğaya, aileye, ahlaka büyük saldırıdır.
3- Mustafa Hoca, kendi ismi gibi inançta seçkin ve samimi biridir. İslam’dan artık çık diye gelen birçok teklifi geri çevirdiğini biliyorum. Müslümanların sandığı gibi asla dinden ve İslam’dan çıkmamıştır. Fakat gerek bilgilerinin yetersizliğinden ve gerek Tarihselcilik tezinde aşırı gittiğinden ve Müslümanlara bu konuda çok sert saldırdığından; ayrıca her zaman tepkisel yaklaşımlarından dolayı dinlerden, Kur’an’dan ve İslamiyet’ten elinde sadece ahlak ve azıcık kutsallık kalmış. Onun için İmam-ı Gazali’nin İhyası ile İmam Nevevi’nin Riyazus-Salihin kitaplarını sadece tavsiye edebiliyor.
4- Mustafa Hoca, Kur’an’ın Ontoloji ve irfan hakkında olan 6000 ayetini görmüyor. Sadece 236 ahkâm ayetini görüyor. Onları da evrensel olarak yorumlama imkânı varken, Tarihsel veriler deyip çöpe atıyor. Ontolojik ayetleri de, varlığı, kâinatı ve hayatı okuyan birer metin değil de bir köylünün bilgisi, varlık ve Allah algısı olarak ele alıyor. Hâlbuki bu iki konuda Kur’an’a mucize dedirtecek çok zengin yorumlar ve çalışmalar var. Sırf benim beş kitabım var.
5- Değerli Mustafa Hocam ömrünün kemalinde kendini irfana ve daha önce başladığı tefsiri devam ettirmeye, bütün dünyaya meydan okuyacak bir varlık ve Allah algısına vereceğine (ki çok büyük ihtiyaç var), ona saldıran Müslümanlara karşı sürekli tepkiden dolayı gittikçe batıyor. Kafası çorba gibi. İlimde, oturaklı, belirgin bir tez sahibi olamadı. Sürekli reddiyelerle meşgul.
Şimdi gelelim İslam dünyasının hastalıklarını sıralamaya ki, Mustafa Hocanın iyi niyetli ama yanlış operasyonlarına, ışık tutsun.
B) İslam Dünyasının Beş Temel Hastalığı:
1- Müslümanlar, Aristo mantığını ve modern mantığı bilmediklerinden ve varlığın, kâinatın mantığı olan fen bilimlerini öğrenemediklerinden, bilgilerinin çoğu safsata ve çelişkilidir. Evet, Suri Mantığı ve usul kitaplarını çokça okuyorlar. Ama ben hiçbir yerde, bunları uyguladıklarını ve pratize ettiklerini görmedim.
2- Müslümanlar, yorum ve tevil isteyen yani gerçekten mucize olup mecaz olan on bin dini metni, sokak dili ile zahir manaya göre ele aldıklarından, tamamen ilkel ve gerici oluyorlar. Çünkü bu kutsal metinleri yorumlayabilmek için, çağdaş bilimleri okuyup uygulamaları gerekir.
3- İslam’da tecdid yani gittikçe güzele doğru yenileme ve tekâmül temel bir esas olduğu halde ve Müslümanlar Zamanın değişimiyle ahkâm değişir, prensibini her usul kitabında her gün okudukları halde, hem fıkıhta, hem tefsirde hem de kelamda yüzde yüz Ortaçağ anlayışları egemendir. Bu Ortaçağ literatüründe binler farklı görüş olup, Müslümanlar hepsini belleklerine birden aldıkları için, yine düşüncede birçok çelişki ve anarşi ortaya çakıyor.
4- İslam dininde iki temel bilgi kaynağı var. Akıl ve nakil. Yani bilimler ve vahiy. Başka bir tabir ile Kur’an ve ölçülebilen fen bilimleri. Fakat maalesef çoğunlukla mezhep ve siyaset taassubunun ürünü olan ve yüzde yetmişi birbiriyle çelişen hadisler, İslam’ın bu temiz bilgi alma prensibini iptal etmiştir. Evet, hakikati ve Tarihi bilenlere bu malzeme, sağlıklı bir hayat ve varlık algısını vermiyor. Maalesef Mustafa Hoca da bu hadisleri ve Ortaçağın bu din anlayışını aynen İslam’dır diye kabul ediyor.
5- İslam dünyasında Aydınlanma olmadığından ve dinin mucizeliği görünmediğinden, başta siyaset ve devlet olmak üzere her şeyde ve her tarafta istibdat ve baskı hâkimdir. Dolayısıyla, Müslümanlarda iman ve ibadet, ahlaka dönüşmüyor. Mustafa Hoca, haklı olarak bu noktayı çok eleştiriyor. Ama bunun çaresi eleştiri değildir. Dinin mucizeliğini görüp, insanlara göstermektir.
Evet, bu gibi hastalıklara neşter vurmak gerekir. Ama kökten her şeyi silmekle değil. Eğitimle, alternatif görüşler ortaya koymakla, İslam dünyasında fenleri yaymakla olur. Yoksa dinin iki temel kitabı olan (Kasas, 48) Tevrat ve Kur’an’ı eleştirmekle olmaz. Maalesef Hoca bu noktada tamamen haksız, kendi dayanacağı yere pislik atıyor. Okuma parçalarında Hocanın bu yanlışını açıkça göreceksiniz.
C) Şimdi geldik Mustafa Hocanın Kadın Konusu kitabının temel içeriklerine:
1- Tarih boyunca kadın ikinci sınıf ve erkeğin yarısı kabul edilmiştir. Bunun da en birinci sebebi, başta Tevrat ve Yahudi kültürüdür, sonra Kur’an ve İslam kültürüdür. Nitekim İslam Yahudilikten kopyadır. Ve bu dört ayaklı devi Tarihsellik tezi ile ortalıktan kaldırmadıkça biz bu gericilikten asla kurtulamayız, diye yazmış.
2- Tevrat da hadis külliyatı da kadını, aşağı ve erkeği baştan çıkaran ayartıcı olarak gösteriyor. Hani Havva, Âdemi yoldan çıkardı ya. Bu konudaki bütün hadisler sahihtir. Modern âlimlerin bunları zayıf görmesi veya tevil etmesi, bir türlü tutturulamayan bir yama yapmaktır.
3) Kur’an, üslup, hitap biçimi ve hukuk olarak tamamen erkek ağırlıklıdır. Kadınlar eşitlik isteyince de onların haklarını, dünyada değil de ahirete bırakıyor.
4- Kur’an, öte dünyada da bu erkek ağırlıklı anlayışı devam ettiriyor. Nitekim Al-i İmran 14. ayet, kadınları altın, gümüş ve atlar gibi bir mal olarak görüyor.
5- Kur’an, kadının şahitliğini ve miras payını yarım olarak kabul ediyor. Onu hiçbir savaşa sokmuyor; dolayısıyla ganimetlerden ona hiç pay vermiyor.
D) Bu ve benzeri iddialara karşı beş madde olarak cevap vereceğiz. Sonra işin tafsilatını okuma parçalarına bırakacağız. Şöyle ki:
1- Eskiden, Ontoloji (Varlık Bilim) disiplini felsefenin bir alt dalı kabul edilirdi. Fakat çağımızda varlığı fenler incelediğinden, Ontoloji artık fenler kadar kesin bir disiplin oldu. Çok ilginçtir semavi dinler, son yirmi yılda dahi ancak anlaşılan şu ontolojik prensibi 7000 senedir insanlığa öğretiyorlar.
“Madde dişildir ve ikinci derecede bir varlıktır. Asıl ve eril varlık, ruh ve bilgidir. Madde ruhtan oluyor. Ama maddeden asla ruh olmaz.” “Âdem, ruh ve soyut değerler demektir. Havva ise madde ve beden demektir.”
İşte bu temel bilgi üzerine, değer açısından dişil madde çokça eleştirilmiştir. Maalesef Yahudi ve Hristiyan din âlimleri, bu prensibi kadına uyguladılar. Hâlbuki ekte (linkte) okuyacağınız gibi: Her kadın ruhu, kişiliği ve imanı olarak erildir, Âdem'dir, her erkek de bedeni ve maddesi itibarı ile dişildir, doğurgandır, kırılan bir kaburgadır, Havva’dır. Yoksa Tarihin başında yedibin sene önce yaşayan bir Âdem ve Havva yoktur. Hz. İsa’nın Havarileri içinde bir kadın vardı. İsa onunla çok ilgilendi. Havariler, kadın melekûta giremez, ne diye ilgileniyorsun, deyince; İsa, biz onu Âdem yaptık, diye buyurdu.
Mustafa Hoca, bu gibi temel Ontoloji prensiplerini bilmediğinden ve başta bu yorum olmak üzere bütün yorumlara karşı olduğundan, din konusunda elinde sadece zayıf bir kutsallık kalıyor ve kendisi cahil bir sokak insanı seviyesine düşüyor. Türkiye’de kadın ölümlerinin, dinden değil de cehaletten kaynaklandığını anlamıyor ve görmüyor.
2- Kur’an, kişilikte ve hukukta, iman ve kan bedeli olarak kadını, erkekle tamamen eşit görüyor. Şahitlikte ikiye bir kabul etmesinin sebebi, kadının yükünü hafifletmek içindir. Çünkü şahitlik o zaman bir nevi kefalet kabul ediliyordu. Mirasta da ikiye bir kabul edilmesinin sebebi, ailenin geçiminin tamamı erkeğin boynunda olduğundandır. Şu ayete iyice bakın: “Erkekler kadınlar üzerinde idarecidir. İki sebepten dolayı: a) Fizik olarak erkek daha güçlüdür. b) Kadının bütün giderleri erkeğe aittir.” (4/34) Nitekim bu sebepten dolayı, mirasta ikiye bir alıyor. Ayrıca kadın, annelik, ev işleri gibi çok üretime katılıyordu. Kur’an, herkes çalıştığının karşılığını bu dünyada dahi alır, Allah'tan fazl (zenginlik) isteyin, dedi. (Nisa, 32) Nitekim İslam, bir kadın öldürülünce, kadın öldürüldü, demiyor. 'Adam öldürme' den katile ceza verildi diyor.
3- Al-i İmran 14. ayet, kadın mal gibidir demiyor. Şehvet çeker, diyor. Evet, kadınların yüzde doksanı sevmek yerine sevilmek ister. Erkeklerin de yüzde doksanı sever; eşinden sevgi yerine saygı bekler. Nitekim kadın sevilmeyi çok sevdiği için sürekli süslenir. Süslenmeyeni de kadın alamet-i farikası olsun diye bir gerdanlık takar. Hatta halk arasında bile: Erkek sever, kadın sayar, saygı duyar, ifadesi var. Evet, kadın sevilmediği zaman gözü hep dışarıda olur, dindar da olsa ailesini yıkmaya çalışır. (Nisa, 34)
Bu, Psikoloji biliminde bilinen temel bir gerçekliktir. Fakat Mustafa Hoca'da Psikoloji ne gezer. Mustafa Bey'e iş bırakılsa bütün kadınları erkekleştirir. Bütün erkekleri de kadınlaştırır. Hiç düşünmedi mi daima kadınlar kendini teşhir eder, çok nadir olarak erkekler kendi bedenini gösterir.
4- Uhud Savaşında Kur’an, kadınları savaşa sokmadı, onlara ganimet vermedi, diye Kur’an’ı suçluyor. Hâlbuki Uhud Savaşında hiç ganimet olmadı. Diğer savaşlarda da ganimet, sadece erkeklere değil de ailelere veriliyordu. Hocanın iddia ettiği gibi kadınların Hz. Muhammed’e itirazları, ganimet konusu değil idi, Kur’an’ın eril üslubu idi.
Bu da Hz. Muhammed’in bir kusuru değildi, Sami dillerinin yapısı öyleydi. Ama kadın-erkek herkes, o sözlere eşit olarak muhatap oluyordu. Hoca dünyaya hiç bakmıyor mu? Dünya devletlerinin orduları yüzde doksan beş erkeklerden oluşuyor.
5- İslam, kadını bir anne, bir eş, bir kardeş olarak görüyor. Onu el üstünde tutuyor. Sağlam bir aile yapısı kuruyor. Her zaman, her konuda erkeğin kadınlaşmasını yasak ettiği gibi kadınların da erkekleşmesini yasaklıyor. İnsanlığı doğallığa (Allah’ın yarattığı tarza) davet ediyor. Evet, kadın feminen olmalı. Erkeğin de aktif ve maskülen olması beklenir.
Modernite, kadınları erkekleştirmekle ne kazanıyor. Kadını mal gibi görme ve metalaştırma, İslam’da değil de asıl bu modern dünyada var. Acaba bir biyolojik araştırma yapılsa, modern dünyada kaç kişi kendi öz babasının evladı çıkar. Mustafa Hoca'nın, eski bir İslamcı olarak bunları görmesi lazımdı. Fakat galiba, tepkisellikten, sağlıklı düşünceye vakit bulamıyor. Evet, Mustafa Hoca en azından şu iki gerçeği görmeli idi:
a) Ortaçağın din adamları, madde ve dişilik hakkındaki metinleri boşuna kadına yüklemişler. Nitekim böyle bir kusur, Kur’an’da asla yoktur.
b) Eşitlik ayrıdır, aynileştirme yani erkeği kadınlaştırmak, kadını erkekleştirmek ayrıdır. Evet, kadın asla kendini kaybetmemeli, asla erkeklere özenmemeli. Erkek de asla kadınlaşmamalı. Yoksa dünyada LGBT Partisi yüzde doksan kazanır. Hiç kimse çocuk yapmaz; psikolojik ve sosyolojik bir kıyamet kopar. Evet, çok iyi anlıyorum: Bütün bunlar, Hocanın bütüncül ve derin düşünmemesinden kaynaklanıyor. Yoksa ilmi altyapısı, araştırmak için fazlasıyla yeterlidir.
E) Okuma parçaları olarak bu konuda yazdığım Beş Makale Linkleri:
1- Âdem ve Havva Hakikati - https://bit.ly/adem-ve-havva
2- İslam Hukukunda Miras - https://bit.ly/islam-hukukunda-miras
3- Kitab-ı Mukaddes’te Hikmet Kavramı - https://bit.ly/kitab-i-mukaddeste-hikmet-kavrami-1
4- Huri, Sanat ve Saptırmalar - https://bit.ly/huri-sanat-ve-saptirmalar
5- Yusuf’un Rüyası - https://bit.ly/YusufunRuyasi
Bu son yazının belki konu ile alakası görünmeyebilir. Ama Mustafa Hoca, Kadın kitabında Kur’an’ı çok aşağılamış. Dolayısıyla, Kur’an mucizeliği ve güzelliği ile beraber Yusuf’un ve İslam’ın da güzelliği görünmeli. Bu yazı da tam bunu gösteriyor.
13.10.2024
Bahaeddin Sağlam