Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-40
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Bugünkü yazımızda, geçen yüzyılın sonundaki ‘Srebrenitsa Soykırımı’ ile bu yüzyılın ilk çeyreğindeki ‘Gazze Soykırımı’ açısından veya bu iki pencereden meseleye bakılım ve ‘insanlığın ya da dünya nizamının geleceği’ ile ilgili bir ‘hülasa’ yapalım…
Geçen yüzyılın sonunda ve sözde Avrupa uygarlığının göbeğindeki ‘Srebrenitsa Soykırımı’ yani 1992’de başlayıp 1999 yılında sona eren önce ‘Bosna Savaşı’ (1992-1996) sonra ‘Kosova Savaşı’ (1998-1999) süresince anlaşıldı ki; dünya sistemi çökmüştür…
- Bosna ve Kosova’daki sorunlar ‘çöken dünya düzeni’ sebebiyle devam ediyor…
- Bu ülkelerdeki sorunlar sebebiyle ‘barış’ değil daima ‘savaş’ gündemde…
- Kosova’da doğduğum şehir olan ‘Mitrovitsa’da sorun devam ediyor…
- Bosna’da da dayatılan ‘Dayton Anlaşması’ öylesine sorunlu ki…
- Çöken dünya sistemi tüm insanlığa sadece sorun üretiyor…
- Sorunlar ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde devam ediyor…
- Tek çare “Adil Düzen Nuh’un gemileri” ve…
- Tek çözüm “Adil Dünya Düzeni”dir…
Bu yüzyılın ilk çeyreğinde ve üçüncü milenyumun henüz başındaki bu dönemde, insanlığım ‘medeniyet merkezi’ mesabesindeki bölgede yani geçen yüzyılın başından beri başlayıp halen ‘soykırım’ süreci devam eden Filistin’de, özellikle de yaklaşık son bir yıldır her gün ‘canlı yayın’ yapılırcasına süren ‘Gazze Soykırımı’ süresince bütün insanlığın gözleri önünde cereyan eden ‘vahşet’ gösterdi ki; dünya sistemi, düzeni, nizamı çökmüştür…
‘Dünya sistemi, düzeni, nizamı çökmüştür’ dedik ya; bu çöküşü rakamlarla belgeleyelim. İstatistikler dünyada nüfusun %10’unun dünya servetinin %76’sına sahip olduğunu söylüyor. Dünya nüfusunun %50’si ise bu imkânın sadece %2’sine sahipmiş; o da gücü, kuvveti, silahı, sömürüyü elinde bulunduranların bunları kendi çıkarları için kullanmamalarına yani ‘savaş’ değil de ‘sözde barışı’ sürdürmelerine bağlı. Ama var olan sistem çökmüş ve sürdürülebilir olmaktan çıkmış olduğu için artık ‘sözde barış’ değil de her gün gündemde sadece ‘savaş’ var; hem de ‘üçüncü dünya savaşı’ seviyesinde bir savaş…
Sadece bu bilgiler bile, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar!” olarak vasıflandırdığı Batı batış uygarlığının sonunun başlangıcını apaçık ortaya koymaktadır. Bu durum bir bütün olarak Batı dünyasının ve onun etkisinde olan bütün insanlık âleminin hem insanî hem de ahlâkî yönden ne kadar geri, (Kur’an’ın tabiriyle) ne kadar “zalim ve barbar” (Ahzâb 33/72) olduğunu göstermektedir...
- ‘Gazze Soykırımı’ süresince ‘dünyanın ve insanlığın’ ne halde olduğu anlaşılıyor…
- ‘Gazze Soykırımı’ dünyanın var olan düzeninin ‘iflas ettiğini’ ortaya koyuyor…
- ‘Gazze Soykırımı’ insanlığın ‘yeni bir nizama’ ihtiyacını her gün haykırıyor…
- ‘Gazze Soykırımı’ için yegâne çare ve çözüm ‘Adil Dünya Düzeni’dir…
“14 Günlük Vahşet: Şifa Hastanesi Belgeseli Kayıt Altında” başlıklı ve 25.08.2024 tarihli İhsan Aktaş’ın makalesinden bir paragraf çok şey anlatıyor… “İnsanlığın en kara günü: Bu çağın en karanlık günü hangisidir diye soracak olursanız, kırk bin sivili öldüren bir soykırımcının ABD Kongresi’nde ayakta alkışlandığı gündür. Bu aşağılık pozu ABD Kongresi verdi; tarih onları yargılayacaktır. Eski Yunan’dan başlayan Batı aydınlanma felsefesiyle ortaya çıkan ve 300 yıldır devam eden Batı medeniyeti dedikleri safsatanın idam fermanı o gün imzalandı. İnsanlık yaşadıkça ne Netanyahu’nun katliamları ne de bu aşağılık fotoğraf unutulmayacaktır. Hitler’i ayakta alkışlayan bir ABD Kongresi’ni hayal edin.”
“Evet, tekrar edelim: ‘İsrail diye bir devlet yok...’ İsrail gerçekte, başta ‘Amerikan emperyalizmi’ olmak üzere bütün emperial-şeytanî güçlerin Müslüman coğrafyalarının kalbi mesabesinde olan Ortadoğu'ya sapladıkları bir ‘zehirli hançer’in adıdır.” (Selahaddin E. Çakırgil 28.08.2024 tarihli yazısını böyle sona erdirmiş; görüşüne katılıyorum.)
Ve’s-SELAM… Evet, ‘SLM/SİLM/SELAM’ yani ‘SAVAŞ’ değil ‘BARIŞ’ dünyası…