ORUÇ VE RAMAZAN ayındayız…
Evet, ORUÇ VE RAMAZAN ayındayız ve ömrümüzü bereketlendiren Allah’ımıza sonsuz hamd-ü senalar olsun ki, bir kere daha bu mübarek günlere ulaştık…
Ulaştıysak, Allah’ın inayeti ve rahmeti ile ulaştırıldıysak; bunun idrak ve şuurunda olup gereğini yapmak yani şükrünü ve vecibelerini yerine getirerek idrak etmek gerekiyor…
Gerekenleri yapabilmenin yol haritası KİTAP VE SÜNNET ile en iyi şekilde çizilmiş; KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızla, hasbelkader o yolda yürümeye gayret ediyoruz…
Bu hafta da nasibimize iki yazı, iki çalışma, hem de iki önemli çalışma düştü…
Birincisi: ORUÇ VE RAMAZAN’IN HİKMETLERİ…
İkincisi: FIKIH VE İBADETLER…
Bu yazı: bu hafta ve her hafta bu çalışmalara odaklanan bu kardeşinizin, biraz da bu haftaki bu çalışmaların etkisiyle zihninde terennüm ettiği düşüncelerin etkisiyle yazılmıştır.
Defalarca hatırlattığım üzere, Ramazan’ın bereketiyle bir kere daha hatırlatıyorum:
Bu çalışmalarımızın detaylarına ulaşmak isteyen meraklı okuyucularımız, yayın sitemizin derinliklerine dalarak, her an bu hazinelere ulaşıp istifade edebilmekte…
Bu girizgâh, ilk girizgâhımız olsun ve ikinci bir girizgâh ile devam edelim…
***
Evet… Madem oruç ayındayız… Madem bir Ramazan’a daha eriştik… Madem bu dünyaya gelmekten ana gaye kulluk… Madem kulluktan murad her şeyi ibadet şuuruyla yapmak… Madem bu mertebeye ulaşmak için her türlü esbaba tevessül etmek gerekiyor…
Madem ana hedefimiz, ana gayemiz bu yani KULLUK;
O halde bu gaye için ORUCU FIRSAT, RAMAZAN’I GANİMET EYLEMELİ...
Bu vesileyle kulluk ayetini bir kere daha hatırlamalı…
“Ve mâ halaktu’l-cinne ve’l-inse illâ li ya'budûni / Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 56. ayet)
Bir ayet ile başladık, bir hadis ile devam edelim…
“İnancının gereği olarak ve Allah rızası için Ramazan ayını oruç tutarak geçiren kulun Allah, geçmiş günahlarını bağışlar.” (Hadis, sahih kaynaklarda yer bulmuştur.)
Arife tarif gerekmez derler; o halde bir ayet ve bir hadis ile iktifa etmiş olayım.
Gerisi, sözünü ettiğim bu haftaki çalışmamızdan minik alıntılar olacak.
***
… Kişilere ilmî, dinî, meslekî veya siyasî ehliyetler tevcih edilir. Bu ehliyetler bucak halkına Ramazan ayında duyurulmuş olur. Ondan sonra toplulukta o kişi o rütbeyi iktisap etmiş olur. Demek ki imtihanların zamanı Ramazan ayıdır. İmtihan Kur’an’dan yapılır. Bu sebepledir ki RAMAZAN AYI KUR’AN ÇALIŞMALARININ YOĞUNLAŞTIĞI AYDIR. Herkes Ramazan ayında Kur’an’ın tefsirinden imtihana girer, ona göre ilmî derecesi artırılır. Hâsılı, kişi kendi özgürlüğünü koruyarak toplulukla ilişkilerini Ramazan’da öğrenir...
Kur’an’da, oruç tutmanız sizin için hayırlıdır denmiştir. Hazreti Peygamber, oruç tutunuz sağlıklı olunuz buyuruyor. İnsanlar periyodik olarak yaşarlar. İnsanların günlük periyotları olduğu gibi yıllık periyotları da vardır. Periyodik olaylarda rezonans meydana gelir ve vücut parçalanır. Tekniğin en zor problemi öz titreşimi yenmektir. Ramazan’ın aylara göre dolaşması, gerek ekonomik, gerekse biyolojik rezonansı önler. Her mevsimin hastalığına şifa olur. Her mevsimin ekonomik krizlerine şifa olur. 33 senede bir ekonomik krizler olur. Sebebi, zekât müessesesinin olmaması ve bazı işlerin Ay takvimine göre düzenlenmemesidir. ORUÇ VE RAMAZAN bize bunları da öğretir.
Demek ki FIKHIN İLLETLERİ olduğu gibi HİKMETLERİ de vardır. ÜÇÜNCÜ BİNYIL FIKHI illetlere dayanacak ama insanlara hikmetleri de anlatılacaktır. Ne yazık ki halk ve devlet, orduya harcadığı kadar dini eğitime harcamıyor. Biz bunları “İSLÂM Devlet ve Dünya DÜZENİ” kitabımızda anlattık ama… (Not: Tamamına sitemizden ulaşabilirsiniz.)
Bu vesileyle RAMAZAN-I ŞERİF MÜBAREK OLSUN…